Türkmen Dağı ve çevresinde Bayır Bucak Türkmenlerinin yoğun yaşadığı bölgelerdeki çatışmalar, Türkiye’de gündeme oturdu. Esed katliamlarına karşı Türkiye’de gündem oluşması olumlu bir gelişme. Yine de çatışma noktasında sadece Türkmenlerin bulunmadığını ve bu bölgeye yardım için diğer muhalif gruplardan da destek gittiğini not etmek gerekir. Türkmenler Suriye’de başından beri devrimin bir parçası ve Arap ve diğer kökenli Suriyeli muhalefet de Türkmenleri kendilerinden gayri görmüyor.
Mezkur bölgeyi Rusya uçaklarla havadan, roketlerle de denizden vururken Esed rejimi ve beraberindeki yabancı teröristler de karadan saldırıyor. Ağır bombardıman karşısında muhalifler karşı tarafa zayiat verdirmesine rağmen oldukça zorlanıyor. Bu yoğunluktaki hava saldırılarına ve askeri yığınağa dayanabilmeleri de zor görünüyor. Mevcut trendin değişmesi için yapısal adımlar atılmadığı müddetçe muhaliflerin Türkmen Dağı ve çevresinde Rusya’ya, İran’a, Suriye Esed Cumhuriyeti’ne, Hizbullah’a ve yabancı terörist savaşçılara karşı direnmesi oldukça zor.
Bu gelişmeler bizi son günlerdeki gelişmelerle tekrar gündeme gelen bir soruya getiriyor: Türkiye Türkmenlere yardım ediyor mu? Bu sorunun tek ve tartışmasız bir cevabı var, o da evet; bu soruya ‘hayır’ cevabı veren iyi niyetli değildir. Türkiye Türkmenlere başından beri yardım ediyor. Fakat iki grup bu yardımları ısrarlı bir şekilde yapılmamış gibi göstermeye çalışıyor. Birincisi Türkmen hassasiyetini siyaseten sömürmeye çalışanlar ki bu tutarsızların bir kısmı MİT tır'ları durdurulduğunda paralel yapının sözcülüğünü yapmışlardı. İkincisi ise Türkiye’nin Suriye politikasını yardımlar ‘yetersiz kaldığı için’ eleştirenler ki bunların bazıları da Türkiye’nin Türkmenlere yaptığı yardımı inatla buharlaştırmaya veya küçümsemeye devam ediyorlar.
Asıl tartışmaya geçmeden bir noktayı not ederek devam edelim. Suriye Türkmenleri yekpare bir yapı değil. Siyaseten de askeri olarak da parçalı bir yapıları var. Büyük fedakârlıkla mücadeleyi sürdüren çoğunluğun yanında diğer muhaliflerde de olduğu gibi sadece konuşan ve paye toplamaya çalışan bir azınlık da var. Gruplar arası rekabetin de yaşandığı Türkmenler için Türkiye’den gelen yardımlar aynı zamanda bir rekabet meselesi. Bu sebepten kısmen bu rekabetin sonucu olarak kısmen de taktik icabı Türkiye’den gelen yardımlar açık edilmiyor.
Türkiye’nin Türkmenlere yardımının niceliği konusunda sorun yok. Aslında karşı karşıya olduğumuz yapısal bir sorun var ve bu sorun sadece Türkmenlere değil tüm Suriyeli muhaliflere de yapılan yardımın niteliğiyle alakalı. Niteliğin değiştirilmesi kararı sadece Türkiye’nin alacağı bir karar da değil.
Karada gayet efektif çatışan muhaliflerin Türkmen Dağı’nda olduğu gibi elini kolunu bağlayan ve kara muharebesindeki başarılarını sonuçsuz bırakan Rus ve Esed rejiminin uçak, helikopter ve gemilerden yağdırdıkları bombalar. Şimdiye kadar uçuşa yasak bölge kurulmadığı gibi muhaliflere de hava saldırılarına karşı kendilerini koruyacak nitelikte silah verilmedi. Türkiye veya herhangi bir ülke Türkmenlere istediği yardımı yaparsa yapsın; Rus ve Esed uçaklarına, helikopterlerine ve gemilerine karşı bir çözüm yolu bulunmadığı müddetçe Türkmen Dağı’ndan, Kürt Dağı’ndan, Halep’ten, Hama’dan vs. acı haberler gelmeye devam edecek.
Bu sebepten Türkiye’nin ve diğer müttefik ülkelerin Suriye’ye yardımının niceliğini değil niteliğini konuşmalıyız ve cevap aradığımız asıl sorunun ‘Türkmenlere (ve diğer muhaliflere) Esed ve müttefiklerinin hava hakimiyetini kıracak nitelikte yardım yapılmalı mı?’ olduğunu bilmeliyiz. Bence yapılmalı, sizce?
[Akşam, 23 Kasım 2015]