FETÖ ile öncelikli mücadele bitince yakın tarihimizin birçok karanlık sayfasını aydınlatacak bilgilere erişeceğiz. İlk duyduğum andan beri içimi parçalamasıyla birlikte FETÖ izini aradığım merhum Muhsin Yazıcıoğlu suikastı, artık yeni bir düzlemde soruşturulacak. Reyhanlı’daki hain saldırıda Esed şebbihalarının işbirlikçilerinin kim olduğunu öğreneceğiz. İlçedeki MOBESE kameralarını kimin kapattığı veya bozduğu da ortaya çıkacak. FETÖ’nün PKK içerisine sızdırılan MİT muhbirlerinin kimliklerinin neden ifşa ettiği, Genelkurmay ve Kızılay saldırılarının içerden kim tarafından kolaylaştırıldığı gün yüzüne çıkacak. FETÖ-PKK kardeşliğinin Türkiye’deki ve Suriye’deki amacını sorgulayacağız. Darbe başarılsaydı PKK’nın özerklik talebinin hangi aşamaya geçeceğini ve ABD’ye Suriye’de bir PKK devletinin kurulması garantisinin verilip verilmediğini anlayacağız.
En önemlisi, FETÖ’nün son birkaç senedir sistematik olarak yürüttüğü Türkiye ile DAİŞ terörünü bağdaştırma çabalarının derinine indikçe FETÖ ile DAİŞ arasındaki ilişki faş olacak. Bu çaba anlaşılan FETÖ’ye taşere edilen bir görev ve bunun dört temel ayağı var. Birincisi, DAİŞ terörü ile Türkiye’yi ilişkilendirmek için propaganda yapmak. İkincisi, Türkiye’yi terbiye etmek için kullanılan DAİŞ ile Türkiye arasında ilişki kurabilmek için delil üretmek. Malum FETÖ’nün uzmanlık alanlarından birisidir delil üretmek. Üçüncüsü, DAİŞ’e karşı savaşan aktörlere Türkiye’nin verdiği desteği sekteye uğratmak suretiyle DAİŞ tehdidini canlı tutmak. Ve dördüncüsü, canlı tutulan DAİŞ tehdidinin Türkiye’de operasyonel kabiliyetini artırmak suretiyle toplumda kaos yaratmak.
FETÖ, ABD’li, BAE’li ve Mısırlı bazı çevrelerin vagonuna binip PKK ile birlikte DAİŞ iftira operasyonlarının merkezine yerleşti. Propaganda düzeyinde başlayan bu operasyon ardından delil üretme çabasına dönüştü. MİT tırlarının durdurulması bunun kilit ayaklarından birisiydi. Türkiye-Suriye sınırı boyunca hudut güvenliğini sağlamakla görevli kolluk güçlerindeki FETÖ varlığı, Türkiye’ye karşı delil üretmek için kullanılan en etkin araçlardan birisi. Araştırma için gittiğim sınır hattından her döndüğümde bir “sabotajın” yapıldığı düşüncesine kapılmam boşuna değildi. Sınır hattı boyunca FETÖ-DAİŞ ve FETÖ-PKK ilişkisi iyice sorgulanmalı.
ABD’nin Suriyeli muhaliflere karşı açık cephe almasıyla birlikte FETÖ de birden muhalif düşmanı oluverdi. DAİŞ’e karşı mücadele eden bu gruplara Türkiye’nin yardımlarını baltalamak için var gücüyle mücadele etti. FETÖ’nün Türk halkının DAİŞ üzerinden hükümete öfkesini artırmak için DAİŞ’in Türkiye’de yaptığı düşünülen fakat hiçbirisini üstlenmediği saldırılardaki rolü de incelenmeli. Ankara’daki Gar, Diyarbakır HDP mitingi, Kızılay ve Genelkurmay gibi saldırılarda boşluk çok. Muhtemelen o boşlukları şimdiye kadar üstünde durulmayan FETÖ unsuru dolduracak. Zira DAİŞ ve PKK terörünün oluşturacağı kaosun darbeye zemin olarak kullanılmaya çalışıldığı aşikar. Benzer şekilde Suriye meselesine dair sabotaj ve karanlık ilişkiler ağı da FETÖ’nün hem içerideki hem de dışarıdaki gerçek ajandasını deşifre edecek.
[Akşam, 1 Ağustos 2016]