Yunanistan son dönemde agresif bir silahlanma peşinde. Rafale jetleri, Belharra firkateynleri ve korvetlerden sonra F-35 uçakları almaya çalışıyor. Atina, 2021'de silahlanmaya ayırdığı miktarı (2.5 milyar euro) önceki yıla kıyasla beş kat artırdı. Önümüzdeki yıl için ise yedi katına çıkardı. Yunanistan'ın, yeni uçak ve savaş gemileri almasının arkasında kuşkusuz Ege ve Doğu Akdeniz'de Türkiye lehine değişen dengeyi tersine çevirme çabası var.
Ayrıca Yunanistan, Fransa ve ABD ile askeri işbirliği anlaşmaları imzalıyor. Dünkü The Wall Street Journal, Yunanistan'ın ABD için "yeni bir parlak nokta" haline geldiğini yazdı. Gazetede, Başbakan Miçotakis döneminde Yunanistan'ın Rusya ve Çin'den uzaklaşarak ABD ile daha yakın ilişkiler kurduğu vurgulandı. Sıvılaştırılmış doğalgaz ticaretinin büyümesinin yanı sıra Kongre'nin ABD'nin Yunanistan'ın askeri modernizasyonuna ve Doğu Akdeniz'deki güvenlik rolüne verdiği desteği artırmak için iki partili yasayı onaylamasına dikkat çekildi. Yine, Dedeağaç'taki üssün, Balkan ve Karadeniz bölgelerindeki Amerikan askeri varlığı için önemli hale geldiği ifade edildi.
Ankara'nın Tepkisi
Yunanistan'ın bu şekilde aşırı silahlanmasının Türkiye'nin hoşuna gitmesi mümkün değil. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir süre önce Yunanistan'ın tamamının "bir Amerikan üssü haline" geldiğinden bahsetmişti. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve Savunma Bakanı Akar da sıklıkla Atina'ya Türkiye'nin Ege ve Doğu Akdeniz'deki çıkarlarını korumadaki kararlılığını hatırlatıyor.
En son dün Akar, Yunanistan'ın uluslararası antlaşmalara aykırı olarak adaları silahlandırdığına dikkat çekip "silahlanma gösterisini" eleştirdi: "Birtakım ülkelerin teşvik ve tahrikleriyle kendilerince silahlanmak suretiyle Türkiye'ye üstünlük sağlamaya çalışıyorlar. Bu beyhude bir gayrettir. Ayrıca NATO içinde müttefik olmakla beraber yeni ittifaklarla bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Bunların hepsinin yapay olduğunu söylüyoruz."
Akar, "güven artırıcı önlemler çerçevesinde dördüncü toplantının yapılması için" Yunan yetkilileri Ankara'ya beklediklerini söyleyerek "iki ülkenin halklarının mevcut zenginliklerden yararlanmak suretiyle güven ve refah içinde yaşamlarını sürdürmesini istediklerini" hatırlattı. Bütün bunlardan neden bahsediyorum? Son dönemde gerçekleştirdiği işbirliklerine güvenerek Atina, Ege'de karasularını 12 mile çıkarma meselesini daha sık dillendirmeye başladı.
Yeni Bir Hamle Gelir mi?
Başbakan Miçotakis önce 20 Ocak 2021'de İyonya denizinde karasularını 6 milden 12 mile çıkarma kararı sırasında "Bu doğu sınırlarımız için de bir mesaj niteliği taşıyor" ifadesini kullandı. Dört gün önce de Miçotakis, Bulgaristan Başbakanı Petkov ile basın toplantısı sırasında Türkiye ile ilişkilerde normalleşme için "Türkiye'nin, halen devam eden 'casus belli' tehdidi dahil, tahrikçi eylemlerine son vermesi" gerektiğini öne sürdü. Uzmanlar, daha önce Yunan Dışişleri Bakanı Dendias'ın gündeme getirdiği bu fikrin şimdilerde Atina'da bir cesaret gösterisine dönüşme ihtimalini tartışıyor. Yani, Yunanistan'ın ABD, Fransa, Mısır, İsrail ve Körfez ülkeleri ile kurduğu ilişkilerin ışığında hatalı bir güç hesaplaması yapıp Ege'de karasularını tek taraflı olarak 12 mile çıkarma ihtimalinden bahsediyorlar. Böylesi bir karar iki ülke arasındaki normalleşme sürecine aykırı bir durum olmakla kalmayacağı ve bambaşka bir ortamın kapısını açacağı için Atina'nın böylesi bir çılgınlık yapacağını sanmıyorum. Ankara diyalogdan yana ancak bu tür oldubittilere göz yummaz.
Batı medyasında Yunanistan'ın Türkiye'ye "alternatif" haline geldiği yorumlarını yapanlar, ne değişen dünyanın dengelerini ne de iki komşunun uzun vadeli birbirine duyduğu ihtiyacı doğru değerlendirebiliyor. Türkiye, büyük güçler rekabetinin yoğunlaştığı dünyada önemli bölgesel ve küresel roller üstlenmeye devam edecek. Atina'nın Ankara'dan gelen dost uyarılarına kulak vermesinde fayda var.
[Sabah, 25 Aralık 2021].