SETA > Yorum |
Yeni CHP'nin 6 Açmazı

Yeni CHP'nin 6 Açmazı

CHP, AK Parti'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 tarihinden bu yana, AK Parti'nin sınırlarını çizdiği sahada top koşturuyor. Sahanın dışına çıkamıyor, kendisine yeni bir saha inşa etmeyi tasavvur dahi edemiyor.

OlaÄŸanüstü bir kurultayı daha geride bıraktı CHP. Kemal KılıçdaroÄŸlu yeniden genel baÅŸkan seçildi. Seçildi seçilmesine de, hepimiz biliyoruz ki bu durum CHP içindeki tartışmaları sonlandırmayacak. KılıçdaroÄŸlu, 2015 genel seçimlerine kadar süre kazanmış oldu. Genel seçimlerden hemen sonra CHP içinde yeni bir genel baÅŸkanlık kavgasının baÅŸ göstermesi hiç kimse için sürpriz olmayacak.

CHP, bir süredir tam anlamıyla bir “deÄŸiÅŸim sancısı” yaşıyor. Bir siyasi aktörün deÄŸiÅŸim sancısı yaÅŸaması, her ÅŸeyden önce kendisini yeni durum ve süreçler karşısında yenileme ihtiyacı duyması ile ilgili olabilir. Bu, her zaman iradi bir biçimde de cereyan etmeyebilir. DeÄŸiÅŸime zorlandığını düÅŸünür ve bu bir sancı yaratır. Fakat, bir baÅŸka deÄŸiÅŸim sancısı daha vardır ki, o da deÄŸiÅŸime karşı direnmek ÅŸeklinde tezahür eder. Bu yönüyle CHP, hem deÄŸiÅŸmesi gerektiÄŸini biliyor, hem de deÄŸiÅŸime direnmek istiyor. Bu da sancısını kat be kat artırıyor. CHP siyasetinin son yıllardaki en temel açmazı bu.

Bir siyasi partinin varlığını anlamlı kılan baÅŸlıca husus, sahip olduÄŸu siyasal önerileri, toplum, ekonomi, kültür, eÄŸitim vb. alanlarında geliÅŸtirdiÄŸi çözüm teklifleridir. Bu baÄŸlamda en temel mesele, bir partinin toplum önüne hangi vaatlerle çıktığıdır. Bununla birlikte söz konusu partinin “vaatler”iyle “yetkinlikler”i, “öneri”leriyle “tarihsel pratikler”i arasındaki mesafenin kısa olması gerekir. CHP söz konusu olduÄŸunda partinin hem yetkinlikleri ve vaatleri arasındaki, hem de önerileri ve tarihsel pratikleri arasındaki mesafenin bir hayli uzun olduÄŸu tespiti yapılabilir. CHP siyasetinin son yıllardaki bir diÄŸer açmazı da budur.

CHP siyasetinin bir baÅŸka açmazı ise AK Parti siyasetine olan bağımlılığıdır. Bir siyasi partinin kendisine bir öteki yaratması ve kendi söylemlerini ona karşıt bir biçimde ÅŸekillendirmesi mümkündür. Hatta bir strateji olarak kullanılabilir, hatta ona dinamizm bile saÄŸlayabilir. ÇaÄŸdaÅŸ dünyada bunun pek çok farklı örneÄŸine rastlamamız mümkün. Fakat CHP söz konusu olduÄŸunda karşımızda daha farklı bir manzara var. CHP, AK Parti’nin iktidara geldiÄŸi 3 Kasım 2002 tarihinden bu yana, AK Parti’nin sınırlarını çizdiÄŸi sahada top koÅŸturuyor. Sahanın dışına çıkamıyor, kendisine yeni bir saha inÅŸa etmeyi tasavvur dahi edemiyor.

CHP’nin diÄŸer bir açmazı tam da bu noktada karşımıza çıkıyor. CHP, AK Parti’nin sınırlarını çizdiÄŸi o oyun sahasında iki formayla birden top koÅŸturmaya çalışıyor. CHP, hem “ana muhalefet partisi” formasını, hem de “hakem” formasını üstüne geçirip koÅŸturmaya çalışıyor. BaÅŸarısını, AK Parti’nin sahadaki hareket kabiliyetini sınırlamaya endeksliyor. Bu nedenle 2007’de başında Deniz Baykal varken de, 2014’te başında Kemal KılıçdaroÄŸlu varken de “R. Tayyip ErdoÄŸan’ın CumhurbaÅŸkanı seçilmemesi”ni temin etmek baÅŸlıca amaç olarak tesis edilebiliyor.

CHP’nin zikredilmesi gereken bir baÅŸka önemli açmazı, partinin kitleselleÅŸme çabasında karşımıza çıkıyor. Açıkçası ben 2009’dan itibaren karşımıza çıkan “yeni CHP” söylemlerini, partinin kitleselleÅŸme çabasının ürünü olduÄŸunu düÅŸünüyorum. CHP, AK Parti’nin iktidara geldiÄŸi günden itibaren giderek tırmandırdığı ve 2007 Cumhuriyet Mitingleriyle zirveye çıkan sert ve dışlayıcı ideolojik tutumun ne denli ağır bir siyasi maliyet ürettiÄŸini gördü. Bununla birlikte, ulusalcı elitlerin desteÄŸini ve enerjisini kaybetmeyi de göze alamadı. ÇeliÅŸkili söylem ve politikalara imza attı. Semboller düzeyinde birtakım yenilikler ortaya koysa da, bunlar ne zihniyet, ne de örgütlenme düzeyinde bir karşılık bulabildi. Bu da ciddi bir inandırıcılık sorunu yarattı. CHP’nin kitleselleÅŸme projesini geçmiÅŸiyle yüzleÅŸme cesareti göstermeden hayata geçirmeye çalışması söz konusu inandırıcılık sorununu derinleÅŸtirdi. CHP’nin tek parti mirasını sahiplenmesi, askeri darbe ve müdahaleler karşısındaki tutumundan piÅŸmanlık duymaması, 6 Ok’ta belirginleÅŸen Kemalist dogmatizmi savunmaya devam etmesi onu katı, sert bir ideolojik kabuÄŸa hapsetti.

Bu da bir baÅŸka açmazı beraberinde getirdi. Söz konusu sert ideolojik kabuk CHP’yi dar bir toplumsal tabana mahkum etti. Cumhuriyet kurulduÄŸunda BatılılaÅŸmış bürokratlara ve kasabalı eÅŸrafa dayanarak varlık bulan CHP, bugün endiÅŸeli modernlerin ve Kemalist Alevilerin partisine dönüÅŸmüÅŸ durumda. CHP, “yaÅŸam tarzına müdahale” söylemiyle oluÅŸumuna katkıda bulunduÄŸu korku siyasetinin yardımıyla bugüne dek bu kesimlerin desteÄŸini alabildi. Hakim parti kodlarını içselleÅŸtirerek hareket edecek bir AK Parti’nin önümüzdeki dönemde ortaya koyacağı performansı da hesaba kattığımızda CHP’nin bu açmazının daha da derinleÅŸeceÄŸini öne sürebiliriz.

Kemal KılıçdaroÄŸlu, eÄŸer yeni bir CHP vaadiyle ortaya çıkıyorsa, önce bu 6 açmazla ne yapacağını sorgulamalı.

[AkÅŸam, 07 Eylül 2014]