SETA > Yorum |
Davutoğlu Nasıl Lider Olur

Davutoğlu Nasıl Lider Olur?

Dünyada hiçbir siyasi parti liderine nasip olmayacak şekilde, meydanlarda milyonlarca kişi Erdoğan için toplandı. Bu hal onu siyaseten hem güçlü hem de meşru kıldı.

Lider ile halk arasındaki psikolojik iliÅŸkinin üç tanımlayıcısı var: algı, baÄŸlanma ve takipçilik. Lider olabilmek için, halkın zihin dünyasında olumlu algılanmak, duygusal açıdan baÄŸlanılmak ve takip edilmek gerekli. Bu sebeple, Ahmet DavutoÄŸlu'nun halk tarafından nasıl algılanacağı, ona baÄŸlanmanın oluÅŸup oluÅŸmayacağı, konuÅŸmalarında meydanların dolup dolmayacağı önündeki en önemli meselelerdendir.

Siyasal bir partinin lideri seçilmek, o partiye aidiyet duyan kiÅŸiler tarafından otomatik olarak olumlu algılanmak, ona duygusal baÄŸlanma geliÅŸtirmek veya onunla birlikte harekete geçmek anlamına gelmez. Hatta tüm bunlar çok az parti lideri için gerçekleÅŸir. ÖrneÄŸin, KılıçdaroÄŸlu ve Bahçeli için olmadı ama ErdoÄŸan için oldu.

CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan en az halkın yüzde 50'siyle algı, baÄŸlanma ve takipçilik açısından olumlu bir baÄŸ kurabildi. ErdoÄŸan toplumun yarıdan fazlası tarafından güçlü, sahici ve güvenilir bir lider olarak algılandı. GeniÅŸ kitleler ona duygusal baÄŸlanma yaÅŸadı, o konuÅŸurken aÄŸladı, seçim zaferleriyle gururlandı, ErdoÄŸan'la ilgili ÅŸarkıya içtenlikle eÅŸlik etti. Dünyada hiçbir siyasi parti liderine nasip olmayacak ÅŸekilde, meydanlarda milyonlarca kiÅŸi ErdoÄŸan için toplandı. Bu hal onu siyaseten hem güçlü hem de meÅŸru kıldı.

O zaman sorumuz tam da ÅŸu: Neden bazı liderler ile halk arasında olumlu algı, baÄŸlanma ve takipçilik oluÅŸurken, diÄŸer liderler için bu durum oluÅŸmuyor?

Sosyal psikoloji de uzun yıllardır üzerine çalışılan konulardan biri de "çekicilik" meselesidir. Uzun yıllar süren çalışmalar sonunda ulaşılan sonuç ÅŸu: ÇekiciliÄŸi belirleyen bir dizi faktör var. Bunlar; fiziksel beÄŸeni, bizimle benzer olması, tanıdık olması, fiziksel mesafe yakınlığı, bize karşılık vermesi gibi.

Nasıl her gördüÄŸümüz kiÅŸiyi çekici bulmuyor, baÄŸlanmıyor ve peÅŸinden gitmiyorsak, hatta bunu çok nadir kiÅŸiler için yapıyorsak, aynı durum liderler için de geçerli. Lider pozisyonuna gelen her kiÅŸiye, sırf lider seçildi diye baÄŸlanmıyoruz. Bazı liderleri beÄŸenip, güçlü duygular hissedip, onun çaÄŸrısıyla harekete geçiyorken; bazılarını beÄŸenmeyip, duygusal bir ÅŸey hissetmeyip, çaÄŸrısına da kayıtsız kalıyoruz.

Siyaset psikolojisi alanında uzun süredir tartışılan ikilemlerden biri ÅŸu: Ä°nsan rasyonel, akılcı bir karar verici mi? Yoksa, duygularıyla harekete geçen psikolojik bir varlık mı? En son ve geçerli cevap her ikisi de. Ama özellikle seçmen davranışında duygular bir adım önde. Kime oy vereceÄŸimize, buzdolabı alırken yaptığımız gibi karşılaÅŸtırma yaparak karar vermiyoruz. Kestirme yollarla liderle ilgili algılara ulaşıyor, duygularımız eÅŸliÄŸinde oy veriyoruz. Liderlik muhataplarında güçlü olumlu duygular oluÅŸturabilmeyi gerektiriyor.

Siyasal parti liderinin geniÅŸ halk kitleleri tarafından güçlü bir ÅŸekilde benimsenmesi çok sayıda faktörün birbiriyle dinamik bir ÅŸekilde etkileÅŸmesi sonucunda oluÅŸuyor. Kesin formül yok ama bir dizi üzerine etki edebileceÄŸimiz faktörün listesini çıkarabiliriz:

Ä°lk kural benzerlik. Lider yaÅŸam biçimi, dindarlığı, deÄŸerleri açısından ne kadar toplumun geneliyle uyumlu ise o kadar kolay kabul görüyor.

Lider olmak isteyen bu toplumun tarihsel, kültürel kodlarıyla ayrık olmayıp, uyumlu kalması ve bu kültürel ve dini kodları gündelik hayatta temsil etmesi gerekiyor.

Ä°kinci kural aÅŸinalık. Liderlik ister yüz yüze, ister medya üzerinden olumlu izlenimler verecek ÅŸekilde göze aÅŸina kalmayı gerektiriyor. Gözden ırak olan, gönülden de ırak oluyor. Gözlerimiz, kulaklarımız ve zihnimiz o kiÅŸiye ne kadar sık maruz kalırsa, o kiÅŸiyi dünyamıza o kadar fazla alıyoruz. Üçüncü kural fiziksel yakınlık. Sıktığınız el sayısı liderliÄŸinizin kabulü ile iliÅŸkili. Siyasal parti liderliÄŸi halk ile iç içe olmayı, el sıkmayı, evlere konuk olmayı, hal hatır sormayı gerektiriyor. Elit tutumlar, siyasal liderlik ile ters.

Dördüncü kural karşılıklılık. Beni seveni seviyoruz. Beni dert edeni, dert ediyoruz. Kaderini bize baÄŸlayana, kaderimizi baÄŸlıyoruz.

Bizim ekmeÄŸimiz, iÅŸimiz, saÄŸlığımız, evimiz için çalışan için çalışıyoruz. EÄŸer o liderin bize hizmet etmek için canhıraÅŸ çalıştığına inanıyorsak onun için miting meydanlarına gidip saatlerce bekliyoruz.

BeÅŸinci kural sahicilik. Ä°nsanlar kandırılmamayı öÄŸrenme içgüdüsüne sahip. Pazardan çürük mal ile eve döndüÄŸümüzde, bir daha çürük mal almamanın yollarını bulmaya çalışırız. Kurmaca olan ile gerçek olanı ayırt etmek isteriz. Liderin gerçek olanı ile algı ve imaj çalışmaları sonucunda imal edilmiÅŸ olanı ayırt etme eÄŸilimimiz olur. Lider aÄŸlıyorsa, kızıyorsa bunu sahiden mi yapıp yapmadığını bilmek isteriz.

Ahmet DavutoÄŸlu, lider kumaşına sahip biri. Bakalım hem AK Parti teÅŸkilatı hem de geniÅŸ halk kitleleri tarafından olumlu algılanacak mı? Ä°nsanlar ona duygusal olarak baÄŸlanacak mı? Onun tepkilerine karşı kendiliklerinden harekete geçecekler mi? Ben olabileceÄŸini düÅŸünüyorum.

[Sabah Perspektif, 20 Eylül 2014]