Türkiye'nin dış politika gündemi aynı anda çok sayıda konu ile ilgilenmeyi zorunlu kılıyor.
Dış politika yapıcılarımızın sadece kriz konularına odaklanmak gibi bir lüksü yok.
OrtadoÄŸu'nun yanı sıra Avrupa, Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya, orta ve uzun vadeli iÅŸbirliÄŸi planları için masada olmak zorunda.
Ä°ÅŸte bu yüzden, CumhurbaÅŸkanlığı seçimlerinin, Ä°srail'in Gazze'yi bombalamasının ve IŞİD'in Irak ve Suriye'de ilerlemesinin tartışıldığı bir dönemde DışiÅŸleri Bakanı Ahmet DavutoÄŸlu ile TaÅŸkent'teyiz.
13 yıldan sonra ilk defa dışiÅŸleri bakanı düzeyinde Özbekistan'a ziyaret gerçekleÅŸtiriliyor.
Ziyaretin amacı durgunlaşan ikili ilişkileri ilerletmek ve işbirliği zeminini genişletmek.
Türkiye, Ukrayna'nın istikrarsızlaÅŸması ile Avrasya'da oluÅŸan bölgesel boÅŸlukta Orta Asya'nın yeniden önem kazanacağının farkında.
28 milyonluk nüfusuyla Özbekistan ekonomi, kültür ve ulaşım açısından Orta Asya'da merkezi bir konuma sahip.
Bölgesel bir güç olma iddiasındaki Özbekistan'ı ise ABD'nin Afganistan'dan çekilmesiyle oluÅŸabilecek güvenlik boÅŸluÄŸu endiÅŸelendiriyor.
Türkiye ve Özbekistan arasındaki yakınlaÅŸma BaÅŸbakan ErdoÄŸan'ın 2014'te Soçi Kış Olimpiyat Oyunları'nın açılış töreni sırasında Özbekistan CumhurbaÅŸkanı Ä°slam Kerimov'un koluna girmesiyle baÅŸlamıştı.
Mayıs ayında Åžanghay'da DavutoÄŸlu'nun Kerimov ile görüÅŸmesinden sonra iki ülke arasında dışiÅŸleri bakanları ve liderler seviyesinde ziyaretler planlandı.
Bu planlama çerçevesinde yapılan resmi ziyaret için TaÅŸkent'e gelen DavutoÄŸlu ile Türkiye'nin dış politika vizyonu, OrtadoÄŸu politikası ve iç siyaset üzerine sohbet etme fırsatı bulduk.
"TARAF OLMAMAK MÜMKÜN DEĞİL"
CumhurbaÅŸkanlığı seçim kampanyaları sırasında muhalefetin öne çıkardığı konulardan birisi dış politikada taraf olmama ihtiyacı.
Ä°hsanoÄŸlu da Filistin konusunda Türkiye'nin tarafsız olması gerektiÄŸini söyledi.
Bununla da yetinmedi; Suriye'li mültecilere kapıları açmanın yanlışlığından bahsetti.
Ä°hsanoÄŸlu'nun eleÅŸtirisine cevaben DavutoÄŸlu, "Hiçbir vicdan sahibi Antep'linin Suriye'lilere kapıları açmamalıydık" ÅŸeklinde düÅŸünmediÄŸinin altını çizdi.
DavutoÄŸlu'na göre, "OrtadoÄŸu'da tarafsız olmaktan bahsedenler Türkiye'yi oyun dışında tutmak isteyen bir zihniyete" sahipler...
Bölgenin meselelerine karışmayalım tavrının yanlışlığını 1990'lardaki güç boÅŸluÄŸunda PKK'nın Kuzey Irak'a yerleÅŸmesini örnek göstererek anlatan DavutoÄŸlu, Türkiye'nin 2003'e kadar Irak'taki hiçbir Sünni ya da Åžii aÅŸiretle baÄŸlantısının olmadığını hatırlattı.
Bugün ise Kuzey Irak Kürt Yönetimi ile iyi iliÅŸkilerin yanı sıra, Irak'ta Sünni Arapları siyasal denkleme dahil etmede Türkiye'nin kritik bir öneme sahip olduÄŸunu belirtti.
ARAP BAHARININ GETİRDİĞİ REKABET VE "30 MART'IN ANLAMI"
OrtadoÄŸu'da yaÅŸanan sorunların temelindeki ÅŸey, ABD'nin bölgeye aktif ilgisinin azalması ile bölgesel güçler arasındaki rekabetin ÅŸiddetlenmesi.
Bush Yönetiminin bölgeye müdahalelerinin olumsuz sonuçlarından fazla "ders çıkaran" Obama Yönetimi bu defa baÅŸka bir hata içinde...
ABD baÅŸladığı iÅŸi yarım bıraktı ve sonuçlar ortada...
Irak'ta devlet inÅŸa sürecinin baÅŸarısızlığı ülkeyi üçe bölünmenin eÅŸiÄŸine getirdi.
Arap Baharının getirdiÄŸi deÄŸiÅŸim dalgasının durdurulması Suriye'de iç savaşı ve Mısır'da darbeyi getirdi.
Arap baharı sonrası OrtadoÄŸu'da derinleÅŸen kaotik ortamda üç vizyon rekabet halinde...
Ä°lki, Türkiye'nin temsil ettiÄŸi, halkların iradesine dayalı demokratik dönüÅŸüm...
Ä°kincisi, Suudi Arabistan'ın hamisi olduÄŸu, statükoyu koruyan ve Mısır'dan Libya'ya demokratikleÅŸmeyi engelleyen karşı-devrimci pozisyon...
Üçüncüsü ise mezhep çatışmaları üzerinden güç devÅŸiren ve milli menfaatlerini tahkim eden Ä°ran'ın perspektifi...
Bölgesel güçlerin OrtadoÄŸu'da kendi aralarında uzlaÅŸarak istikrar ve düzen kuramamalarının getirdiÄŸi üzüntüyü sohbet sırasında DavutoÄŸlu'nun yüzünde okuyorum.
DavutoÄŸlu, "17 Aralık sürecinin Türkiye'nin bölgeye ilham olan demokratikleÅŸme perspektifine yönelik bir darbe" olduÄŸuna ve bunun için paralel yapının kullanıldığına iÅŸaret etti.
"30 Mart'ta bir türbülans olsaydı bölgedeki demokratikleÅŸme trendi sahipsiz kalacaktı."
Bu sebeple 17 Aralık sürecinde BaÅŸbakan ErdoÄŸan, MÄ°T MüsteÅŸarı Hakan Fidan ve kendisine saldırıldığını söyleyen DavutoÄŸlu ÅŸöyle devam etti: "Amaç, 31 Aralık'a kadar hükümeti düÅŸürerek olaÄŸanüstü dönem yaratmak ve Mısır'da olduÄŸu gibi seçimlere gitmekti. Türkiye'nin yaÅŸadığı büyük dönüÅŸümün konsolide olmasını istemeyenler, bölgedeki demokratikleÅŸme trendini durdurmak isteyenler aslında ÅŸahıslarımızdan öte zihniyetimizi hedef alıyorlar.
BaÅŸbakan ErdoÄŸan bu zihniyeti temsil ettiÄŸi için hedef oluyor; boyun eÄŸmiyoruz.
Sürekli Türkiye'nin alanını geniÅŸletiyoruz ve bunu Türkiye adına yapıyoruz.
Dış politikada aktif olduğunuz alan ne kadar genişse elinizdekileri o kadar kolay korursunuz."
"AK PARTÄ° Ä°ÇERÄ°SÄ°NDE Ä°KÄ°LÄ°K ÇIKARMAK Ä°STEYEN ÇEVRELER VAR"
DavutoÄŸlu, içte ve dışta AK Partiye yönelik otoriterlik suçlamalarının altında da Türkiye'nin artan özgüveninden ve kendi adına aktör olmasından duyulan rahatsızlığın bulunduÄŸu kanaatinde.
Bunun başlangıcının tarihini de 2009 Davos olarak tespit ediyor.
DavutoÄŸlu devamla, AK Parti Hükümetinin gücünden ve aktif OrtadoÄŸu politikasından rahatsız olan çevrelerin ÅŸimdilerde AK Parti içerisinde bir "ikilik çıkarmaya" çalıştıklarına iÅŸaret etti: "2010 öncesinde AK Parti'nin politikalarını daha geniÅŸ bir koalisyonla gerçekleÅŸtiren demokrat ve reformcu bir kanat ile 2010 sonrasında demokrasiyi gerileten bir kanat... kurucular ve gençler ÅŸeklinde bir ikilik varmış gibi yansıtmak istiyorlar."
Bunun amacı 2015 genel seçimleri öncesinde AK Parti içerisinde türbülans yaratmak...
Ve böylece Türkiye'de olaÄŸanüstü ÅŸartlar yaratarak dış politikayı yeni bir izolasyon dönemine sokmak...
Anlaşılan o ki, dış politikada "tarafsızlığı" tartışmak bir seçim dönemi malzemesi olmaktan öte anlamlar taşıyor.
Nasıl bir Türkiye ve OrtadoÄŸu tahayyül ettiÄŸimizi seçeceÄŸiz...