SETA > Yorum |
Bu Hallere Neden mi Düştünüz

Bu Hallere Neden mi Düştünüz?

Kendinizi ayrıştırdınız, Müslümanların arasına karışmadınız. İçinden konuştuğunuzu iddia ettiğiniz Sünni İslam'ın kodlarıyla oynadınız. Kendinizi "seçilmiş" gördünüz. Siyaset oyununa dâhil olmadınız, siyaseti emrinize amade kılmaya çalıştınız.

Bu hallere düÅŸtünüz çünkü, ÅŸeytanın en sevdiÄŸi günahı iÅŸlediniz. Kibre saplandınız. Kendinizi, üstün gördünüz. Böbürlendiniz. Sizin dışınızdakileri ayıplı, kusurlu saydınız. Kendinizi ayrıştırdınız, Müslümanların arasına karışmadınız. Ä°çinden konuÅŸtuÄŸunuzu iddia ettiÄŸiniz Sünni Ä°slam'ın kodlarıyla oynadınız. Kendinizi "seçilmiÅŸ" gördünüz.

Bütün bunları "grup aidiyeti", "cemaat bilinci" vb. süslü kavramlar eÅŸliÄŸinde geçiÅŸtirebilirdik. Sosyoloji çalışmalarının nesnesi olarak kalabilirdiniz. Çok sevilmezdiniz belki. Ama emin olun, kimse size iliÅŸmezdi. Devletin dini grupları baskılamadığı, radikal laiklik politikalarını bir kenara bıraktığı bir ülkede nasıl olursa öyle olurdu. Ama siz bir oyun baÅŸlattınız. Bir iktidar oyunu. Bu oyunu, açık ve meÅŸru kanallar aracılığıyla da oynamadınız.

Siyaset oyununa dahil olmadınız, siyaseti emrinize amade kılmaya çalıştınız. Belki yıllarca siyaseti ÅŸeytan iÅŸi diye küçümsediÄŸinizden. Belki risk almak istemediÄŸinizden. Ama iktidar oyununu bu memlekette tankla tüfekle oynayanların bile beceremediÄŸi bir iÅŸi becermeye kalktınız. Kestirmeden muktedir olmaya çalıştınız. Olmadı. Sorumluluk üstlenmeden, kendi çözüm önerilerinizi mevcut hükümet uygulasın istediniz.

Adamlarınızı en tepe noktalara getirmek için türlü dolaplar çevirdiniz. Kendinizi dev aynasında gördünüz. Tedbiri de koyverdiniz. Oysa evlerinizden birer birer, beÅŸer dakika arayla çıktığınız günler çok da uzak deÄŸildi. Demirel'den, Özal'dan randevu almak için aylarca beklediÄŸiniz günler. 1000 dolar bağışlayan himmetçinin baÅŸtacı edildiÄŸi günler.

Evet, bir oyuna kalkıştınız. Bir kalkışma baÅŸlattınız. Ne adına yaptınız peki? "Ä°slam adına", deÄŸil mi? Bu kalkışma esnasında insanları Kuran ayetleriyle motive ettiniz. "Allah, hükmünü yerine getirecek ve yine Kur'ân'ın dediÄŸi olacaktır: 'Âkıbet, müttakîlerindir. Âkıbet, takvânındır.'" Suriyeli Türkmenlere giden yardım TIR'larını Müslümanlar adına mı durdurdunuz? Türkiye'yi el-Kaide'yle baÄŸlantılı göstererek Batı kamuoyuna ÅŸikâyet etme gerekçeniz neydi peki? DışiÅŸleri Bakanlığı'ndaki mahrem toplantıyı dinlemekteki maksadınızın ümmetin maslahatıyla iliÅŸkisi konusu hâlâ aydınlatılmayı bekliyor.

MÄ°T'i de Ä°slam Davası namına mı ele geçirmek istediniz? Hakkınızı yemeyelim, MÄ°T'i ele geçiremediniz ama 7 Åžubat 2012'den bu yana muhteÅŸem mitler ürettiniz. Türkiye siyasetinin Ä°ran tehdidi altında olduÄŸunu söylediniz. Muta nikâhı gibi saçma sapan bir mevzuyu gündem yaptınız. Sempozyumunu bile düzenlediniz! Devletin baÅŸbakanına "örgüt lideri" ithamında bulundunuz. Daha neler, neler...

Ben bu yazıyı yazıyorken takvim 17 Aralık'ı gösteriyor. Tam bir yıl önce, "yolsuzluk ve rüÅŸvet operasyonu" adı altında meÅŸru hükümete darbe yapılmaya kalkışıldı. Kendisini "dini bir camia" olarak yansıtan bir yapının bu darbeyi nasıl sahiplendiÄŸini gördük. Giderek nasıl radikalleÅŸtiklerini, hırçınlaÅŸtıklarını. Gezi'de en azından "mesele aÄŸaç deÄŸil, sen hâlâ anlamadın mı" diyebildiler. Burada bu dürüstlüÄŸü bile gösteremediler. "Mesele yolsuzluk deÄŸil, sen hâlâ anlamadın mı" cümlesini kuramadılar. Mesele, yolsuzluk deÄŸildi. Öyle olsaydı, ÅŸu anda birlikte hareket ettikleri bir Bakan'ın birçok dosyasını ayırıp kenara koymazlardı.

Bugün, birçok farklı yerde, üniversite, thinktank ve televizyonlarda toplantılar düzenlenecek, bir muhasebe yapılacak. Bu bir yılda yaÅŸananlara toplu halde bakılacak. Karşı karşıya kalınan tehdidin nemenem bir tehdit olduÄŸu çok daha net biçimde resmedilecek. Ve bir hareketin kendi sonunu nasıl hazırladığı da...

[Sabah, 18 Aralık 2014]