Türkiye’nin dünya siyasetindeki yeri ve önemini anlamak isteyenler Amerikan Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun son sözlerine bakabilir. Pompeo Türkiye'nin askeri gücünü tehlikeli buluyormuş ve Avrupa ile ABD bir olup Türkiye'ye karşı hareket etmeliymiş.
Bu sözlere öfkelenebilirsiniz. Pompeo'nun Türkiye'ye haksızlık ettiğini de düşünebilirsiniz. Türkiye vatandaşı olarak bu en doğal hakkımız. Türkiye Pompeo'nun tarif ettiği gibi saldırgan bir ülke değil. Aksine kendisine yönelik kuşatma operasyonlarıyla mücadele edip kendi ulusal çıkarlarını kendi imkanlarıyla savunmak isteyen bir ülke.
Türkiye müttefikleriyle işbirliği temelinde çalışma gayretini hiç bırakmamış olsa da Amerikalılar başta olmak üzere Batılı müttefikleri Türkiye'ye defalarca ihanet etmekle kalmadı, Türkiye'yi her türlü sıkıştırma işinin içinde oldu. Türkiye için en büyük güvenlik sorunu olan PKK'ya göz göre göre destek verdi. Normalde hepimiz Amerika'nın Türkiye'ye değil de Rusya veya Çin gibi ülkelere karşı daha düşmanca tavır sergilemesini bekleriz. Ama Suriye'de yaşananlar bize açıkça gösterdi ki, Amerika Türkiye'yi Rusya'dan daha büyük bir tehdit olarak görme eğiliminde.
Dolayısıyla hepimiz Pompeo'nun Türkiye'ye büyük haksızlık yaptığının farkındayız. Fakat asıl mesele bu değil. Öyle ya da böyle Pompeo Türkiye'yi ABD ve Avrupa'nın beraber dengelemesi gereken bir ülke olarak görüyor. Türkiye'nin askeri gücünün farkında. CIA yöneticiliği de yapmış olan Pompeo neyi nasıl analiz edeceğini gayet iyi biliyor. Bu tür Amerikan yöneticileri Türkiye'yi Amerika'nın dış politikalarına bağımlı bir ülke olarak tanıdılar ve öyle kabul ettiler. Şimdi yeni bir gerçeklikle yüzleşme zamanı. Ama o gerçeği kabul etmek şöyle dursun, Türkiye'ye düşman olma yoluna giriyorlar. Halbuki Türkiye bir NATO müttefiki değil mi? Türkiye'nin güçlü ordusunun tüm NATO müttefikleri için bir avantaj olarak görülmesi gerekmez mi?
Ama işin aslı öyle değil. Türkiye güçlendikçe özgürleşiyor. Pompeo'nun ve diğer Amerikalı yetkililerin kabul edemediği işte tam bu. Türkiye'yi sürekli kontrol altında tuttukları bir ülke olarak görmek istiyorlar. Büyük Türk ordusu olsun ama Amerikan kontrolünde olsun. İyi güzel ama Türkiye eğer kendi güvenliğini savunmak için sizin desteğinize güvenemeyecekse ve kendini dört yıldır başarıyla savunuyorsa neden sizin kontrolünüzde olsun. Eski alışkanlıklarını bir kenara bırakıp şu işi samimiyetle düşünseler daha gerçekçi bir bakış açısına sahip olabilirler. Ancak insan da rasyonel bir makine değil işte. Amerikan dışişleri bakanı da olsanız küçük, bağımlı ve sadık ortağınız olarak gördüğünüz bir ülkenin kendi ayakları üzerine basmaya başladığını gördüğünüzde dengeniz bozulabiliyor. Umalım ki, Amerikalılar görmekte sıkıntı çekmedikleri yeni gerçekliğe duygusal olmayan tepkiler vermeyi de öğrensin. Bu kendileri için de daha iyi olur.
[Sabah, 19 Kasım 2020].