Son günlerde Cumhur İttifakı’nın geleceğine yönelik bazı tartışmalar yapılıyor. İttifakın bir sınavdan geçtiği, hatta zora girdiği söyleniyor.
Bu çıkarımları yapanlar AK Parti ve MHP arasında bazı konularda ortaya çıkan görüş farklılıklarını sıralıyorlar.
En önemli ayrışmanın “af” meselesinde yaşandığı iddia ediliyor.
“Ceza sürelerinde şartlı indirim” olarak adlandırdığı ama kamuoyu tarafından “af” olarak değerlendirilen yasa teklifi MHP tarafından TBMM’ye sunuldu.
AK Parti’nin bugüne kadar af konusunda açıklamalarının içeriğine bakıldığında bu meseleye mesafeli yaklaştığı biliniyor.
En son cumhurbaşkanı Erdoğan New York’a seyahatinden önce kendisinin ve partisinin duruşunu bir kez daha açıkladı: “Eğer bir suç devlete karşı işleniyorsa devletin bunu af yetkisi olabilir. Fakat şahıslara karşı işleniyorsa bunun af yetkisi devlette değildir.”
MHP, Meclise sunduğu teklifin 162 bin 989 kişiyi kapsadığını belirtiyor.
MHP’nin bu açıklamasına Erdoğan, “162 bin kişinin devletle alakası konusunda arkadaşlarıma sordum devlete karşı işlenmiş bu sayıda bir suç söz konusu değil dediler” diyerek özellikle teklifin “kapsamına” olumsuz yaklaştığını açıkça gösteriyor.
Ama nihayetinde “arkadaşlarımız gerekli çalışmaları yapar atılacak adım varsa üzerinde durulur” diyerek de teklifi en baştan reddetmiyor.
Af meselesine, iki parti arasında yürüyen ittifak açısından bakıldığında, MHP’nin söz konusu teklifin içeriğini, AK Parti ile müzakere etmeden ve en azından genel ilkelerde mutabık olmadan Meclise sunduğu anlaşılıyor.
Dolayısıyla, teklifin Meclis safahatında AK Parti’nin, MHP ile tüm konularda aynı görüşte olması zor görünüyor. Ancak iki parti arasında, bu konuda uzlaşmayı içerebilecek bir müzakereyi de dışlamıyor.
Burada önemli soru, af konusunda iki partinin farklı düşünmesinin, ittifakın geleceğini ne yönde etkileyeceğidir.
Bu sorunun muhtemel cevabını, iki parti arasında daha mutabakat sağlanmayan yerel seçimlerde ittifak konusuna da değinerek vermeye çalışayım.
Af teklifinin aksine, iki parti arasında yerel seçimde ittifakla ilgili daha olumlu açıklamalar yapılıyor. En baştan itibaren her iki partinin farklı aktörleri, yerel seçimde bir iş birliğinin yapılabileceğini söylediler.
Ama ittifak ya da iş birliğinin hangi düzeyde gerçekleşeceğinin iki parti arasında yapılacak müzakereler ve parti liderlerinin görüşmelerinin ardından netleşeceğini de sürekli vurguladılar.
Ancak, daha iki parti arasında yerel seçimlerde ittifak ve iş birliğinin nasıl yapılacağı ve hangi şehirlerde mümkün olacağı konuşulmadan, MHP bazı seçim çevreleri ile ilgili bağlayıcı açıklamalar yaptı.
Örneğin MHP lideri Bahçeli, Adana, Etimesgut ve Polatlı gibi yerlerin kendilerinde olması gerektiğini söyledi. İstanbul’da aday çıkarmayacaklarını ilan etti.
AK Parti’de yerel seçimlerle ilgili hem Erdoğan hem de parti sözcüsü Ömer Çelik, “AK Parti’nin her yerde seçime gireceğini, aday çıkaracağını ve herhangi bir yerde seçime girmemesinin söz konusu olmadığını” belirttiler.
Bu açıklamalar, MHP tarafından olumsuz karşılansa da, her iki partinin bu konuda görüştüğü ve ileriki tarihlerde liderlerin de buluşacağı biliniyor.
Öncelikle şunu belirtelim. Sadece bu konulardaki görüş ayrılıkları ittifakın geleceği açısından bir krizi doğurmaz. Bu görüş ayrılıkları yeni sorunlara yol açarsa, iki parti arasındaki mesafe açılabilir.
Öncelikle AK Parti ve MHP iki ayrı partidir. Geçişkenlik olsa da her iki partinin ayrışan tabanları vardır. Taban eğilimlerinde farklı beklentiler söz konusudur. Dolayısıyla her konuda iki partinin anlaşması beklenemez.
Parti teşkilatları ve tabanları açısından her iki parti, çok daha dikkatli siyaset üretmeleri gerektiğini görüyorlar.
İttifaklar koalisyon hükûmetlerinden farklıdır. Bazı konularda görüş ayrılığının olması ittifakı doğrudan sonlandırmaz.
İttifaklar aynı zamanda müzakerelerle yürütülür. Önemli olan nasıl olsa iktidarın bana ihtiyacı var diyerek diğerinin asimetrik taleplere yönelmemesidir. Tam tersi de geçerlidir.
MHP doğrudan iktidar sorumluluğunu üstlenmediği için af meselesinde olduğu gibi bazı konularda daha rahat hareket edebilir. Bu doğaldır.
Bu gibi durumlar bir dayatmaya dönüşmediği ve müzakereye açık olduğu müddetçe ittifakın geleceğine zarar vermeyecektir.
Sonuç olarak, AK Parti ve MHP arasında yürüyen ittifak, dış politika, güvenlik ve Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi gibi temel konularda krize girmediği müddetçe devam edecektir...
[Türkiye, 25 Eylül 2018].