Yaklaşık bir hafta önce İzmir-Aydın otoyolunda ölümlü bir trafik kazası meydana geldi. Kazada aynı aileden baba ve kızı hayatını kaybetti. Anne ise halen hastanede... Durumu kritik, Allah acil şifalar versin!
Kaza yapan aracın direksiyonunda Kenan Doğru bulunuyordu. Yan tarafta ise senarist, yazar Emrah Serbes vardı. Sürücü Kenan Doğru kazadan sonra tutuklandı. Kazanın üzerinden altı gün geçtikten sonra Emrah Serbes'ten bir itiraf geldi; kaza esnasında aracı kendisinin kullandığını, Kenan Doğru'nun kendisini çok sevdiği için kazayı üstlendiğini ancak vicdan azabından dolayı suçunu itiraf ettiğini, sosyal medya hesabından paylaştı.
İddialar muhtelif; savcının şoför koltuğundaki kan izlerinden durumu fark ettiğini söyleyenler var. Bir diğer iddia ise mağdur ailenin mobese kameralarından şoförün tespitini istediği ve Serbes'in bu nedenle altı gün sonra apar topar suçunu itiraf ettiği... İtiraf sosyal medyadan olunca dedikodu da oradan yürüyor; Serbes'in kaza anında içkili olduğu da konuşuluyor, altı gün boyunca kullanmış olduğu uyuşturucunun izlerinin vücudundan atılmasını beklediği de...
Dedikodudur, aslı ortaya çıkana kadar itibar etmemek lazım. Gelgelelim dedikoduların hepsi yalan çıksa bile ortada büyük bir imaj çalışması var. Neticede kabahati var veya yok, Serbes ölümlü bir trafik kazasına karıştı. Suçunun anlaşılacağını anlayarak veya vicdan azabına dayanamayarak suçunu itiraf etti.
Hepsi tamam, diyelim ki tüm olay Serbes'in aktardığı gibi gerçekleşti ama...
Bunu bile sosyal medyadan duyurup imaj çalışmasına dönüştürmek; acı bir olaydan PR devşirmeye çalışmak; vicdanlı, ahlaklı, erdemli pozları kesmek de ne oluyor?
TÜRKİYE NEDEN KUZEY IRAK'A ASKERİ MÜDAHALEDE BULUNMUYOR?
Kuzey Irak yönetiminin referandum tiyatrosundan ve Türkiye'nin verdiği ağır tepkiden sonra zaman zaman sorulan bir soru herkesin aklında; "Türkiye acaba yeni bir savaşa girecek mi?" Başbakan Binali Yıldırım son çare olarak bir askeri operasyon düzenlense bile bunun bir savaş şeklinde değil noktasal bir operasyon olacağını açıkladı.
Ancak meşhur Drama Köprüsü türküsündeki "Mezar taşlarını Hasan koyun mu sandın / Adam öldürmeyi Hasan oyun mu sandın" ikazına kulak asmayan bir kesim de yok değil. Harbe girmedik diye hükümete yüklenen yüklenene.
Son zamanlarda aklıselim tutumu ile öne çıkan Devlet Bahçeli bile "5000 ülkücünün hazır beklediğini" söyledi. Şüphesiz vatansever her Türk gibi, ülkücüler de gerektiğinde gözlerini kırpmadan vatan için feda-i can ederler.
Ama mesele o değil...
Mesele savaşla, kanla, gözyaşı ile dolup taşan Ortadoğu coğrafyasında adeta bir ada olan Kuzey Irak'ın istikrarsızlaşmaması.
Çünkü Kuzey Irak'ın istikrarsızlaşmasından en büyük zararı Türkiye görecek. Kuzey Irak'ta yaşanan bir çalkantı, bir iktidar boşluğu bölgede PKK'nın daha fazla güç kazanmasına neden olacak.
Tam da bu nedenle Türkiye askeri seçeneği en sonda tutuyor. Barzani'nin yaptığı hatadan geri dönmesini istiyor.
Yoksa ülkenin menfaatlerini korumak için ne asker eksiğimiz var ne de siyasi irade!
ESKİ TÜRKİYE'Yİ HATIRLATAN ZAM
Motorlu Taşıtlar Vergisi'ne yapılan % 40'lık zam duyurulduğundan beri vatandaşın yoğun tepkisini çekti. Zammın çok yüksek olduğunu söyleyenlerden, vatandaşa zam yapılacağına kamu harcamalarında kesintiye gidilmesi gerektiği söyleyenlere kadar çeşit çeşit tepkiler var.
Öte yandan tepkilere katılmayıp % 40 oranının çok yüksek olduğu da söyleniyor, araba kullanımının cazibesini kaybetmesi için daha fazla zam yapılması gerektiği de.
Ancak ortada bir hakikat var. Rakamsal karşılığı ne olursa olsun, nereye harcanacak olursa olsun bir kalemde % 40'lık bir zam, temel ihtiyaç maddelerine gün aşırı zam geldiği, enflasyonun durdurulamadığı eski Türkiye'yi hatırlatıyor.
[Takvim, 29 Eylül 2017].