Gündemin yoğunluğunda ikinci plana düşse de Irak büyük bir çatışmanın arifesinde. Türkiye’nin IKBY’nin bağımsızlık girişimine karşı çıkmasının hikmetlerini kısa sürede “maalesef” görmeye başladık. Duygusal ve milliyetçi argümanlarla Türkiye’nin, bağımsızlığın bölgeye ve Kürtlere barış ve huzur getireceği masallarına inanmasını bekleyenler, şu an merkezi hükümet ordusu daha da vahimi Haşd-i Şaabi’nin Kerkük’e saldırmasını bekliyor. Kaldı ki Türkiye bağımsızlığı destekleseydi bile mevcut tablo kaçınılmaz olacaktı.
Kuzey Irak halklarıyla hukukunu korumak isteyen Türkiye ne demişti? Tek taraflı bağımsızlık girişimi Irak’ı yeni ve kontrol edilmesi zor bir çatışmanın içine sürükler. Özellikle Kerkük’ün IKBY tarafından ilhak edilmesi, Irak merkezi hükümeti ve hükümete (aynı zamanda İran’a) angaje milisler tarafından kabul edilemez. Başlı başına Kerkük bile bir savaş sebebidir. Bu savaşın galibi yoktur. Irak’ta yeni bir etnik ve mezhepsel çatışma dalgası hem Irak’a hem de Türkiye’ye zarar verir. Bu durumdan en çok da terör örgütleri ve o zamanlar çokça ismi zikredilmese de İran fayda sağlar.
Peki, referandumdan itibaren neler gerçekleşti? Kerkük’te gün be gün provokatif saldırılar yapılıyor. Türkmen-Kürt çatışmasının çıkması için yoğun bir kampanya yürütülüyor. Tabii çatışma etnik temelli görünse de, bu çatışmanın ileriki safhalarda daha da fazla vurgulanacak mezhepsel tonları olacak. Kerkük’te uçaklar alçak uçuş yapıyor. İran’ın toplu katliamlardan sorumlu komutanı Kasım Süleymani, çırağı Ebu Azrail isimli savaş suçlusu katil ile birlikte sahada. Peşmerge mevzilerini birkaç km geriye çekti. 700 civarında PKK’lının Peşmerge ile yan yana çatışmak için Kerkük’e geldiği söyleniyor. Bu daha başlangıç…
Barzani’nin ve aylardır Türkiye’de bağımsızlık propagandası yapanların Türkiye’nin tüm çabalarına rağmen bir türlü görmek istemediği tam da bu tehlikeydi. Bundan sonra çatışmalar kontrolden çıkabilir veya Sistani gibi isimler müdahale ederse çatışmalar düşük yoğunlukla da seyredebilir. Fakat bu tür bir müdahale gelse dahi Kerkük’ün ve diğer çatışmalı bölgelerin kavgasız bir şekilde IKBY’ye verilmesi neredeyse imkânsız.
Barzani ve Türkiye’deki destekçileri bu girişimiyle birlikte başta Kuzey Irak Kürt halkını ucu açık bir çatışmanın tarafına çevirdi. Diğer taraftan ise Irak’ı artan (Türkiye için hiç de iyi olmayan) İran ve Haşd-i Şaabi nüfuzuyla baş başa bıraktı. Aynı zamanda PKK da Kuzey Irak’taki etkinliğini artırmak için tarihi bir fırsat yakaladı.
Bundan sonra Barzani’nin tek oyun planı İsrail ve Trump’ın yeni İran stratejisinden medet ummak olacak. ABD, IKBY’nin yok edilmesine elbette izin vermez. Ama hatırlayalım: Obama yönetiminin iyice güçlendirdiği İran’ın bölgede en güçlü olduğu ülke Irak’tır. Trump eğer İran’ı çevreleme stratejisine girişecekse Irak’ta işi hiç de kolay değil. Yani Barzani umduğunu bulamayabilir. Bu esnada ise Irak’ta yeni onulmaz yaralar açılır; ABD bir başka sonuçsuz ve kanlı çatışmaya girer; İbadi bağımsızlığı engelleyemezse Maliki gelir; bağımsızlık olmazsa Barzani’nin koltuğu sallanır; Haşd-i Şaabi’nin “Irak’ın yılmaz savunucusu” rolü pekişir; İran Irak’taki varlığını pekiştirir. Irak bir devlet olarak kaybeder. Iraklı Kürtler her halükarda mağdur olur. Bu tabloda “bağımsızlık” gelse bile ne işe ve kimin işine yarar?
[Akşam, 16 Ekim 2017].