"Türkler kendileriyle istişare içinde olmamızı istiyor. Suriye'de ne yapmak istiyoruz? Danışmamızı istiyorlar. Sahip olduğumuz tek şey DEAŞ'a karşı savaşla ilgili genel konuşma başlıkları. Fakat sorun şu ki, artık ne yapacağımızı bilmediğimizi Türklere söylememiz imkansız. Buna kimse inanmaz. " Bunları kim söylemiş? James Jeffrey. Amerika'nın eski Ankara büyükelçisi. Ne demek istiyor? Amerika'nın belirgin bir siyaseti yok. Ne yapmaya çalıştığını Amerikalılar kendisi dahi bilmiyor. Bu kimsenin aklına yatmıyor ama durum bazen bu kadar basittir. Amerika gibi bir devletin kafası kesik tavuk gibi gezmesi de mümkündür.
DİZAYN DEĞİL Aynı iddiayı haftalardır dile getirmeye çalışıyorum. Ortadoğu'da meydana gelenlerin temel nedeni bir büyük Amerikan dizaynı değil aksine Amerika'nın siyasetsizliğinden doğan boşluktur. Öylesine bir boşluk var ki, kimse ne tarafa yaslanacağını bilemiyor. Amerika'dan medet umanların eli boş kalıyor. Amerika devreye girer zannedenler yanılıyor. Amerikan tarafından karmaşık sesler geliyor. Hangi sesin gerçek olduğunu anlamak için kimse ne yöne bakacağını bilmiyor. Pentagon, CIA, CENTCOM, Trump, Kushner, Tillerson ve diğerleri. Kendi aralarında bir ortak pozisyon belirleyemedikleri gibi kendi içlerinde de istikrarlı değiller. Normalde beklenen şey Amerikan hükümetinin bir ulusal güvenlik stratejisi belirlemesi ve her kuruma bu stratejiye uygun roller biçmesidir. Bu olmadığında kurumlar kendilerince bir noktaya kadar hedef belirleyebilir. Daha fazla yol alamaz. Veya aldıkları pozisyon bir başka kurumla uyumsuz hale gelir. Bu tür uyumsuzluklardan kaçınmak isteyen bürokrasi çok anlaşılabilir bir yol tercih ediyor. Kendine daha önce verilmiş emirler varsa onları sonuna kadar takip ediyor. Emirler bittiğindeyse ölü taklidi yapıyor. Hareketsiz kalıyor. Her zaman böyle midir? Tabii ki hayır. Her Amerikan başkanı kendine bir strateji belirler ve devlet o çerçevede işlemeye başlar. Fakat ortada bir strateji yoksa herşey suyun akışına teslim olur. Hala buna inanmayanlar, yani aslında inanamayanlar var. Halbuki son dönem bütün örnekler bunu ispat ediyor.
PLAN YOK Suriye'ye bakın. Obama döneminde belirlenen Rakka'nın temizlenmesi siyaseti çerçevesinde Amerikan devleti herşeyi göze alarak hareket etti. Ama Rakka temizlendiğinden beri ne yapacağını bilmiyor. Katar krizi başladığında da herkes bunun Amerika tarafından hazırlanmış bir kumpas olduğunu düşündü. Ama gördük ki Amerika Körfez ülkelerini Katar konusunda desteklemedi. Hepsini açığa düşürdü. Barzani bağımszılık ilan etmeye kalktığında herkes bunun emrinin Washington'dan verildiğini düşündü. Ama öyle değildi. Öyle olmadığını gördük. Kerkük operasyonu başladığında Amerikan ordusu bunun bir yanlış anlaşılmadan ibaret olduğunu zannediyordu. Veya en azından yapacak başka birşeyi olmadığından saçma bir açıklamayla konuyu geçiştirmeye çalışıyordu. Sonra herkes Trump'ın bir İran stratejisi olduğunu zannetti. O da yoktu. İran'dan nefret etmek ve ona düşmanlık etmek gerektiğine inanmak bir strateji değildir. Nükleer anlaşmayı iptal etmek istiyorum diyen Trump kararını bir 90 gün daha erteleme yolunu seçti. Çünkü planı yoktu. Hala da yok. Şimdi Suud meselesi konuşuluyor. Kimileri bunun bir Amerikan planı olduğunu zannediyor. Alakası yok. Veliaht başıboş Amerika'yı veya onun en azından parçalarından bir kaçını yanına çekmeye çalışıyor. Hepsi bu. Doğru teşhis şart Bu olayların hepsi tek bir gerçeğe işaret ediyor. Amerika plansız gidiyor. Ve biz bunu artık görmek zorundayız. Amerika'nın siyasetine dair yanlış beklentilerin nelere mal olabileceğini hepimiz defalarca gördük. Amerika Arap Baharı esnasında demokratikleşmeye sahip çıkar zannıyla hareket etmek ne kadar büyük bir hataysa Amerika'nın bugün Ortadoğu'da bir planla hareket ettiğini zannetmek aynı derece hatalıdır. Okumayı doğru yapmazsanız alacağınız pozisyon doğru olmaz. Artık bu konuda reel zeminden bakmayı öğrenmek lazım.
[Takvim, 14 Kasım 2017].