SETA > Köşe Yazıları |
Düzenbazların Düzeni

Düzenbazların Düzeni

Dikkatinizi çekiyor mu? Batılı müesses nizamın temsilcileri Türkiye'nin pozisyonunun tam aksi istikamette pozisyon alıyor ve terör örgütü tanımlarını ona göre yapıyor.

Bu nasıl bir düzenbazlıktır böyle? Bir yanda silahı, bombası, kiri, pasıyla vahşi terör örgütleri yer alıyor. Öte yanda şiddete bulaşmayan, sivil siyasette ısrar eden toplumsal hareketler.

Batılı müesses nizamın temsilcileri bu vahşi terör örgütlerine destek veriyor. Onları finanse ediyor. Eleman kazanma süreçlerine destek veriyor. Örgütlenmesini teşvik ediyor. Şiddetten uzak duran toplumsal hareketleri ise terör örgütü ilan etmenin derdine düşüyor. Onları etiketliyor. Finans kaynaklarını kurutmaya çalışıyor. Tecrit ediyor, siyasetin dışına itmeye çalışıyor. Onları bölmek için uğraşıyor.

Somut örnek mi istiyorsunuz? Bir yanda PKK ve FETÖ. Öte yanda HAMAS ve Müslüman Kardeşler.

PKK'ya Avrupa'da verilen destek ortada. ABD, bütün dünyanın gözleri önünde kanlı terör örgütü PKK'yı Suriye'de besleyip büyütüyor. Onu devletleştirmek için çabalıyor.

ABD'nin FETÖ ile ilişkisi hakkında bilmem konuşmaya gerek var mı? Unutmayalım, FETÖ, ABD merkezli bir terör örgütü. Lideri de, finans kaynakları da orada.

PKK da FETÖ de yıkıcı eylemlerde bulunan iki terör örgütü. Hedefinde Türkiye var. Türkiye halkı ve devleti var.

Bu iki terör örgütüne sivil toplum kuruluşu muamelesi yapanlar neden öyle olmadığı halde HAMAS'a ve Müslüman Kardeşler'e terör örgütü diyorlar?

İsrail lobisi 11 Eylül saldırılarını fırsat bilerek Bush yönetimini ikna etmiş ve HAMAS terör listesine alınmıştı. Türkiye, o günden bugüne bu yanlışa karşı durdu. HAMAS'ın Filistin sorununun çözümüne katkı sağlayacak sahici bir aktör olduğunu savundu. Bunu ideolojik bir gerekçeyle değil, son derece gerçekçi bir perspektifle yaptı.

Müslüman Kardeşler, 2010 sonrasında Arap dünyasında geniş bir toplumsal kabul görmeye ve meşru bir siyasal aktör halini almaya başladığında önü kesildi. Sadece önü kesilmedi, terör örgütü olarak tescillenmeye çalışıldı. 2013 Temmuz'unda Mısır'da gerçekleşen darbeyle birlikte yeni bir sürecin önü açıldı. Bu sürece gerçek anlamda direnen tek ülke Türkiye oldu.

Türkiye'nin bu direncinin arkasında ideolojik ve hatta dogmatik gerekçeler arayanlar fevkalade yanılıyorlar. Türkiye, HAMAS gibi Müslüman Kardeşler ‘in siyasal alandan kovulmasının büyük sakıncalar doğuracağına, önüne geçilemez bir radikalleşme, parçalanma ve istikrarsızlaşma sürecini başlatacağına inandı. Nitekim öyle de oldu.

Dikkatinizi çekiyor mu? Batılı müesses nizamın temsilcileri Türkiye'nin pozisyonunun tam aksi istikamette pozisyon alıyor ve terör örgütü tanımlarını ona göre yapıyor.

Bunu yaparken, kirli propaganda aygıtlarını ve işbirlikçilerini devreye sokup Türkiye'yi teröre destek veren ülke konumuna sokmaya çalışıyorlar. Katar krizini bu amaç için kullananlar İsrail'in çıkardığı Mescid-i Aksa krizini de aynı amaçla kullanmaya gayret ediyorlar.

Başta "bu nasıl düzenbazlıktır böyle" diye sormuştum. Bu böyle bir düzenbazlık işte!

[Sabah, 29 Temmuz 2017].


İlgili Yazılar
Hassas Bir Süreç
Yorum
Hassas Bir Süreç

Aralık 2024