Günümüzde her sektörde, her iş kolunda adı sıkça duyulan “büyük veri” (big data) bildiğimiz veri boyutlarından daha büyük ve daha kompleks veri kümelerini ifade etmek üzere kullanılır.1 Teknolojik imkanlara ulaşılabilirliğin kolaylaşmasıyla her bireyin her yaptığı faaliyet dijital dünyada bir veri izi bırakmaktadır. Sosyal medya platformlarından internette yayımlanan ve kişiler arası gönderilen videolara, cep telefonu konum bilgilerinden akıllı bilekliklerin sensör verilerine kadar birçok veri yığını bu bağlamda düşünülebilir. Veri analiz yöntemlerindeki ilerlemelerle algoritmalar bir fotoğraftaki/videodaki kişilerin kimler olduğunu tanımlayabilir hale gelmiştir.2 Teknolojinin gelişmesi ve bilgisayarların işlem kapasitesindeki olumlu gelişmeler büyük boyutlardaki verilerin işlenmesini ve analiz edilmesini mümkün kılmıştır.
Küresel ve ulusal salgın hastalıklar ile mücadelede büyük veri hastalığın yayılmasını izleme, zapt etme ve hatta durdurma potansiyeline sahip sistem ve teknolojiyi sağlayabilecek noktaya gelmiştir. Efektif bir şekilde kullanıldığında büyük verinin birçok hayat kurtarabileceği düşünülmektedir. 3 Geçmişe nazaran bugünün hesaplama kapasitesiyle –büyük veri ve modelleme imkanları göz önüne alındığında– mücadeleyi destekleyici birçok araç geliştirebilmek mümkündür.4 Son yirmi yılda yaşanan SARS, MERS ve Ebola salgınlarından sonra salgınla mücadele etmek, bir sonraki salgının nerede çıkacağını ve nasıl yayılacağını tahmin etmek hayati öneme sahip olmuştur. Bu noktada birçok devlet, kuruluş, platform ve bilim insanı dünyayı bir sonraki salgına hazırlamak üzere çalışmalara başlamıştır. 2014’te IBM’in Sierra Leone’deki Ebola salgınını takip etmek üzere kurduğu uyarı ve lokasyon bazlı sistem5 bu bağlamda hayata geçirilmiş bir örnektir. Bu sayede insanların karşılaştıkları vakaları ve problemleri anında bildirebileceği, hükümet yetkililerin ise bilgiye hızla erişip müdahale edebilecekleri bir sistem geliştirilmiştir..