- Belçika’nın genel Koronavirüs bilançosu nedir?
Tablo 1. Belçika’da Koronavirüs Vaka Sayıları
Kaynak: “Belgium”, Worldometer, https://www.worldometers.info/coronavirus/country/belgium, (Erişim tarihi: 30 Mart 2020).
Belçika genelinde Koronavirüs vaka sayılarının dağılımına bakıldığında salgının en çok Limburg Bölgesi’nde görüldüğü, hızla yayıldığı ve en çok ölüme yol açtığı dikkat çekmektedir. Bu bölgede 30 Mart itibarıyla vaka sayısı 1.487’ye ulaşmıştır. Sayının bu denli yüksek olması gerek siyasetçilerin gerekse medyanın dikkatini çekerken bu durumla ilgili bir açıklama arayışına çıkan bazı ırkçı siyasetçiler bölgede yaşayan Türk toplumunu günah keçisi olarak ilan etmiştir.Harita 1. Belçika’da Yüz Bin Kişi Başına Düşen Koronavirüs Vaka Oranı
Kaynak: Pieter Gordts, “In Kaart: Hoe Hard is uw Provincie Getroffen Door Het Coronavirus?”, De Morgen, 30 Mart 2020, https://www.demorgen.be/nieuws/in-kaart-hoe-hard-is-uw-provincie-getroffen-door-het-coronavirus~be100675, (Erişim tarihi: 30 Mart 2020).
- Türk toplumu Koronavirüs krizinde nasıl günah keçisi haline getirilmiştir?
Bunun üzerine Flaman hükümetinde Çevre, Turizm ve Adalet Bakanı olan, Türkler ve Müslümanlar hakkındaki ırkçı ve İslamofobik çıkışları ile bilinen aşırı sağcı N-VA partisi üyesi Zuhal Demir 21 Mart’ta kendi Facebook hesabından yaptığı bir paylaşımla aşırı sağcıların uzun zamandır Türk toplumunu suçlamak için kullandığı klişe iddialar ve ön yargıları dile getirerek Türk toplumuna kurallara riayet etmeleri çağrısında bulundu. Yaptığı açıklamada Koronavirüsün belli kesimlerin toplumdan bihaber yaşadığını gözler önüne serdiğini iddia eden Demir, Türk toplumunun iç içe yaşadığını, hükümetin aldığı önlemlerden sonra bile bir zihniyet değişikliğinin yaşanmadığını sözlerine ekliyordu. Ayrıca Demir’e göre Flaman yayın organları Türk toplumu tarafından yeterince takip edilmiyor ve bu yüzden de Türkler alınan önlemler konusunda bilgisiz kalıyorlardı.
Bu mesajın ardından Flaman hükümetinin Toplum ve İçişleri Bakanı Bart Somers (Open Vld/ Flaman Liberal) Twitter hesabından Türkçe olarak “Odanda kal!” mesajı paylaştı. Ayrıca Somers habere konu olan hastanedeki hastaların yarısından fazlasının Türk olduğu iddialarından dolayı da Uyum ve Toplumsal Entegrasyon Ajansı’nın internet sitelerinde çok dilli broşürler paylaştıklarını belirtti. Buna ek olarak Somers alınan önlemlerin ve salgın ile ilgili bilgilerin her kesime ulaşmasını sağlamak amacıyla toplumdaki çeşitli gruplara mensup “influencer”larla iş birliği yaptıklarını yine Twitter hesabından açıkladı. Bu her ne kadar güzel bir inisiyatif olsa da bu paylaşımların söz konusu iddialar üzerine yapılmış olması Türk toplumuna karşı bakışı yine de olumsuz etkiledi. Bunun yanında bütün bu paylaşımlar ne denli doğru oldukları araştırılmaksızın gazete sayfalarına taşındı. Hiçbir renk, ırk ve din ayırt etmeyen bir virüsün bile ırkçı siyasete malzeme yapılmış olması ile Türk toplumu Koronavirüsle ilgili kamuoyu tartışmasının odak noktası haline getirilmiş oldu.
Koronavirüs, hayvanlarda yaygın olarak görülen bir virüs türü. Virüsün 4 alt türü var. Ender olarak hayvanlardan insanlara bulaşabiliyor. Hayvanlardan insanlara bulaştığında oluşan hastalığa “zoonoz” deniyor. Koronavirüsün insandan insana bulaşabilen türünün ilk örnekleri 2003 yılında ortaya çıkan SARS ve 2012 yılında Suudi Arabistan’da ortaya çıkan MERS salgınlarında görüldü. Şu anda gündemde olan tür ise SARS ve MERS salgınlarındaki türden farklı, daha önce tanımlanmamış yeni bir tür. Yeni ortaya çıkan bu koronavirüs türüne verilen isim “2019-nCoV”. Hastalardan elde edilen numunelerdeki virüsün elektron mikroskobu ile çekilen ilk fotoğraf görüntüsü Çin Hastalıkları Kontrol ve Önleme Kurumu (CCDC) tarafından 27 Ocak 2020’de yayınladı. Fotoğrafta da görüldüğü üzere virüsün yüzeyinde onu kaplayan bir halka görülüyor. Bu kısım “taç” anlamına gelen “korona” kelimesi ile ifade ediliyor. (AA)
- Türk toplumunun hedef gösterilmesine ne tür tepkiler verildi?
Türklerin Koronavirüs krizinde hedef gösterilmesine Belçika’daki Fas kökenlilerden de tepki geldi. Fas kökenli yazar Aya Sabi de kendi sayfasından yaptığı açıklamada Korona tedavisi gören hastaların gerçekten yarısından fazlası Türk kökenli olsa bile bunun hiçbir şekilde entegrasyonla ilişkilendirilemeyeceğini belirtti. Eğer bir sebep bulunmak isteniyor ise bu durumun yıllarca kömür madenlerinde çalışan Türklerin akciğerlerinin zayıf olmasından dolayı risk grubunda olmalarına ya da hükümetin önlem almaktaki gevşekliğine, bu sebeple de düğünlerin ve diğer başka toplantıların karantina ilan edilmeden önce hala devam etmesine bağlanabileceğini ekledi. Ara tatil sırasında insanların Kuzey İtalya bölgesine kayak tatiline gitmesine ve Hollanda’da yasak olmamasını fırsat bilerek Belçika’daki yasaktan kaçmak için Hollanda’ya akın eden Belçikalılara atıfta bulunarak sorumsuzluğun bir ırk veyahut din ile ilişkilendirilemeyeceğini tekrarladı. Bunlara ek olarak çeşitli sivil toplum kuruluşları ve sivil inisiyatiflerden de tepkiler gecikmedi. Örneğin #AllemaalVanBelang (#HerkesÖnemli) isimli sivil inisiyatif platformu sosyal medyada sıklıkla paylaşılan –ve yıllar öncesine ait olduğu bilinen– cami ve camide ibadet eden insan görüntüleri paylaşılmak suretiyle Müslümanların “sosyal mesafe”yi korumaya yönelik alınan tedbirlere uymadıkları algısının yaratılmaya çalışıldığına dikkat çekti.
Görüldüğü gibi her ne kadar kaynağı belli olmayan yalan haberlerle Belçika toplumu içerisinde önemli bir konuma sahip Türk toplumu hedef gösterilmeye çalışılsa da toplumdaki sağduyulu insanlar ve sivil oluşumlar sayesinde gerçek er ya da geç ortaya çıkmaktadır.
- Sağ popülizm bu durumdan nasıl faydalanmaya çalıştı?
Türk ve Türkiye karşıtı lobinin başını çeken Demir daha önceki yıllarda, Eşit Haklar ve Yoksullukla Mücadeleden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevi sırasında Türk kökenli çocuklara verilen Türkçe derslerinin en büyük muhalifi olmuştur. Kendisi bu derslerin Türkiye tarafından Türk kökenli çocukların Flaman toplumuna entegre olmaması için desteklendiğini iddia ederek yine Türk toplumunu hedef tahtası haline getirmiştir. Bunun yanında Demir aynı tavrı okullarda genel bir başörtüsü yasağını savunurken de sergilemiştir. Kız çocuklarının aile baskısı ile başörtüsü takmaya zorlandığını iddia eden Demir mevcut Flaman hükümetinden sonra kurulacak yeni hükümete bu konuyu hükümet programına alması çağrısında bulunmuştur. Bu örneklerden de anlaşıldığı üzere Zuhal Demir’in Koronavirüs krizi esnasında takındığı ayrıştırıcı, ırkçı ve toplumun Türk kökenlilere bakışını olumsuz yönde etkileyebilecek tavrına aslında şaşırmamak gerekir.
- Belçika’daki Türk toplumu Koronavirüs krizine karşı nasıl bir tutum sergiledi?
Bunlara ek olarak Belçika’nın salgına hazırlıksız yakalanması ve ardından hastanelerde maske sıkıntısı çekildiğinin öğrenilmesiyle beraber Türk kökenli kadınların evlerinde bulunan dikiş makinalarıyla Koronavirüs salgınına karşı mücadele eden sağlık çalışanları için gönüllü olarak maske dikmeye başladıkları bilinmektedir. Ayrıca bazı Türk kökenli işletme sahipleri de piyasada buldukları maskeleri satın alarak sonrasında hastanelere bağışlamıştır. Koronavirüs nedeniyle ülke genelinde okulların tatil edilmesiyle eğitimleri yarıda kalan öğrenciler için Türk kökenli üniversite ve yüksekokul öğrencileri gönüllü olarak çevrim içi dersler düzenlemektedir. Bu dersler ile okuldan uzak kalan öğrencilerin eğitimlerini aksatmamaları ve mümkün mertebe eğitimden kopmamaları hedeflenmektedir. Eğitim kurumlarının sağlık ile ilgili bölümlerinde öğrenim gören bazı Türk kökenli öğrenciler de gönüllü olarak hastanelerde çalışarak buralardaki iş yükünü hafifletmek için çaba sarf etmektedir. Bu örnekler Türk kökenli vatandaşların Belçika toplumundaki diğer bireyler gibi bu zorlu günleri en az kayıpla atlatmak adına ellerinden geleni yaptıklarını göstermektedir.