-
Koronavirüs salgını Almanya’da nasıl seyrediyor?
Koronavirüs, hayvanlarda yaygın olarak görülen bir virüs türü. Virüsün 4 alt türü var. Ender olarak hayvanlardan insanlara bulaşabiliyor. Hayvanlardan insanlara bulaştığında oluşan hastalığa “zoonoz” deniyor. Koronavirüsün insandan insana bulaşabilen türünün ilk örnekleri 2003 yılında ortaya çıkan SARS ve 2012 yılında Suudi Arabistan’da ortaya çıkan MERS salgınlarında görüldü. Şu anda gündemde olan tür ise SARS ve MERS salgınlarındaki türden farklı, daha önce tanımlanmamış yeni bir tür. Yeni ortaya çıkan bu koronavirüs türüne verilen isim “2019-nCoV”. Hastalardan elde edilen numunelerdeki virüsün elektron mikroskobu ile çekilen ilk fotoğraf görüntüsü Çin Hastalıkları Kontrol ve Önleme Kurumu (CCDC) tarafından 27 Ocak 2020’de yayınladı. Fotoğrafta da görüldüğü üzere virüsün yüzeyinde onu kaplayan bir halka görülüyor. Bu kısım “taç” anlamına gelen “korona” kelimesi ile ifade ediliyor. (AA)Almanya’da laboratuvarların test kapasitesine yönelikse farklı veriler var. Başta günlük 12 bin olduğu iddia edilen test kapasitesi RKI tarafından haftalık 160 bin olarak açıklandı. Ancak bu testler sadece acil durumda olan ve semptom gösteren hastalara uygulanıyor. Uygulamalar eyaletten eyalete değişiklik gösteriyor. Ancak test kaynakları sınırlı olduğu için testler Koronavirüs semptomları gösteren, riskli bölgelerde bulunmuş veya enfekte birisiyle temasa geçmiş kişilere uygulanıyor. Virüse karşı aşı bulma çalışmaları Almanya’da da devam ediyor. Tübingen’de bulunan CureVac isimli ilaç şirketi yaz dönemine kadar Koronavirüs aşısının insanlarda test edilecek düzeye geleceğini açıklamıştır. Aynı şirket Trump’ın 1 milyar dolar önererek aşının öncelikle ABD için üretilmesi teklifini ise reddetmiştir.
-
Almanya’da ölüm oranları neden düşük?
Tablo 1. Almanya Sağlık Sistemi ve Vaka Sayısına İlişkin Veriler
Kaynak: “Montgomery: Es ist Höchste Zeit, den Arztemangel Ernsthaft zu Bekampfen”, Alman Tabipler Birliği, 31 Aralık 2018 https://www.bundesaerztekammer.de/ueber-uns/aerztestatistik/aerztestatistik-2018, (Erişim tarihi: 22 Mart 2020); Robert Koch Institut, https://www.rki.de/DE/Home/homepage_node.html, (Erişim tarihi: 22 Mart 2020).Almanya’da virüs ilk etapta genç nüfusta yayılmaya başlasa bile Alman nüfusunun dörtte biri 60 yaşının üstünde. Virüsün yayılmasıyla ölüm oranları artabilir. Ancak şu aşamada Almanya’da virüse yakalananların yüzde 70’i 20-50 yaş aralığında. Almanya’nın mesafeye alışkın sosyal yaşam kültürünün ve yaşlıların çoğunlukla çocuklarından ayrı yaşamalarının da virüsün yaşlı nüfusa yayılmasını azalttığı düşünülüyor. Ayrıca Almanya’da 28 bin yataklı ve solunum cihaz donanımlı yoğun bakım ünitesi bulunuyor. Bu Avrupa ortalamasının bir hayli üzerinde. Almanya’da Koronavirüse bağlı ölüm oranlarının düşüklüğüne dair spekülasyonlar da yapılıyor. İtalyan uzmanların iddiasına göre Almanya’nın virüsten ölenleri sayma metodu sayıyı düşük gösteriyor. Bu iddialara göre Almanya’da ölüm sonrası tanı testi yapılmıyor. Karantinada bulunan ve başka hastalıkları da bulunan kişilere Koronavirüs tanısı konulmamışsa virüsten ölseler bile bu tespit edilemiyor. Bu da Koronavirüsten ölenlerin sayısının düşük görünmesine neden oluyor. Ancak RKI bu iddiaları reddetmekte ve ölülere sonradan yapılan testlerin “belirleyici” olmadığını belirtmektedir.
Grafik 1. Almanya’da Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı (Milyon)
Kaynak: “Bevölkerung - Zahl der Einwohner in Deutschland nach Altersgruppen am 31. Dezember 2018”, statista, (Eylül 2019), https://de.statista.com/statistik/daten/studie/1365/umfrage/bevoelkerung-deutschlands-nach-altersgruppen, (Erişim tarihi: 22 Mart 2020).
-
Alman hükümeti Koronavirüse karşı nasıl bir mücadele stratejisi izliyor?
Ayrıca krizin vurduğu işletmeler için de 500 milyar avroluk bir “kurtarma bütçesi” Pazartesi Mecliste oylanacak. Kabine ayrıca 156 milyar avroluk bir borçlanma bütçesi oluşturdu. Mağduriyetleri önlemek için kısa çalışma ödenekleri yürürlüğe sokuldu. Ancak planlanan yardımların çoğu kredi yardımını öngördüğü için sıcak parayla yürüyen orta ölçekli pek çok işletme iflasın eşiğine geldi. Bunun üzerine 10 ve üstü çalışanlı orta ölçekli şirketlere 15 bin avro sıcak para desteği verileceği açıklandı. Almanya büyük şirketlere de iflas durumunda bazı hisselerin devlete devri karşılığında sermaye yardımı yapacak. Bu ise geçici de olsa şirketlerin kamulaştırılması anlamına geliyor.
Normalde Almanya’da şansölyeler geleneksel Noel tebriki dışında halka seslenmiyor ancak Merkel ilk kez halka seslenip “İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük krizi yaşıyoruz” diyerek halktan da iş birliği ve yardım istedi.
-
Alman kamuoyu Koronavirüs krizine nasıl tepki verdi?
WhatsApp ve sosyal medya üzerinden, hem farklı adreslerden Almanya’da da –Türkiye’dekine benzer biçimde– dedikodu, söylenti şeklindeki yalan ve uydurma haberlerde artış gözlendi. AB Dış İlişkiler Servisi bu haberlerin Rusya’dan yayıldığını iddia etti. Alman istihbaratı Koronavirüse dair yalan haber ve mesajları izlediklerini duyurdu ama açıktan Moskova yönetimini suçlamadı. Diğer yandan Alman elitleri arasında toplanma ve hareket özgürlüğü gibi demokratik hakların askıya alınmasının olası riskleri de tartışılmaya başlandı. Ancak bazı kesimlerde salgınla mücadelede zaruri bir önlem olarak bu özgürlükleri kaldırmayı ancak Merkel göze alabileceği ve bunu başardığı yorumları yapılıyor.
-
Koronavirüs krizinin siyasi sonuçları ne olacak?
Virüs krizinin en büyük kaybedeni AB ve AB siyaseti oldu. Kurucu ülke İtalya’ya talep ettiği halde maske bile verilmedi. Yardım Çin’den geldi. Bulgaristan’ın yardımına da Türkiye ve Çin koştu. Bu gelişmeler son dönemde hiçbir krize ortak cevap veremeyen ve zaaf gösteren AB’nin geleceğini ciddi oranda etkileyecek. Bunun yanı sıra kamuoyunda Çin düşmanlığının (Sinofobi) artması da bekleniyor. Bazı kesimler bunun Çin’den bağımsızlaşmak için bir fırsat olduğunu iddia ediyor. Ancak Çin’in göz ardı edilemeyecek ticari ve teknolojik bir güce dönüştüğü düşünüldüğünde Almanya’nın Çin’le kontrollü bir iş birliği izleyeceği öngörülebilir. Artan Çin düşmanlığının son tahlilde tüm yabancı unsurlara karşı nefrete dönüşme ve Müslüman karşıtı ırkçılığı tetikleme ihtimali de göz ardı edilmemelidir.