SETA > Yorum |
Syriza Yunanistan'ın AK Parti'si Olur mu

Syriza Yunanistan'ın AK Parti'si Olur mu?

12 yıldır tek parti olarak hükümet olan, girdiği her seçimden oylarını artırarak çıkan AK Parti'nin başarısı, Syriza'nın bugün önerdiği seçim vaatlerini gerçekleştirmiş olmasından kaynaklanmaktadır.

Hafta sonu Yunanistan’da yapılan seçimlerden galip çıkan ana muhalefet partisi Syriza oldu. Sonuç şaşırtıcı değildi, çünkü Yunanistan uzun süredir ekonomik dar boğaza hapsolmuş durumda. Ekonomideki bu çöküşün, siyaseti belirleyeceği ve iktidarı tayin edeceği olasılığı yüksekti.

Bu nedenle Alexis Tsipras’ın liderliğindeki Syriza’nın seçimi kazanacağı bekleniyordu.

Bu beklentiye sebep olan iki temel gerekçe var: Birincisi Yunanistan’da 2010 yılında başlayan borç krizi. Yunanistan hükümetinin borçlarını ödeyememesinden kaynaklanan krizle birlikte, işsizliğin arttığı, memur maaşlarının ödenemediği, ağır vergilerin getirildiği, sağlık, eğitim gibi hizmetlerin verilemediği bir ekonomik yapıdan bahsediyoruz.

Diğer gerekçe ise, Syriza’nın vatandaşlara sunduğu seçim vaatleri. Bunlardan yoksulluk sınırı altında yaşayanlara ücretsiz barınma ve sağlık hizmeti verilmesi, zengin kesimin ödediği vergilerin artırılarak kaynak oluşturulması, gelire göre vergi indiriminin yapılması gibi seçenekler, Syriza’yı iktidara taşımış gibi görünüyor.

Ayrıca, ekonominin kötü gidişatından bunalan ve IMF, Avrupa Birliği ve Avrupa Merkez Bankası’nın oluşturduğu üçlü yapının Yunanistan’a dayattığı kemer sıkma politikalarından kaçmak isteyen seçmenler için Tsipras’ın önerileri can suyu oldu.

SYRİZA’NIN VAAT ETTİĞİNİ, AK PARTİ YAPTI VE YAPIYOR

2001’de yaşanan ekonomik krizin maliyetini yüklenen alt ve orta gelir sınıf, sosyal hakları savunan AK Parti’yi ilk seçimde iktidar yaptı. AK Parti’ye iktidar kapısını açan ekonomik eşitsizliğe karşı yükselen isyan, reformlarla yerini onay ve takdire bıraktı. 12 yıldır tek parti olarak hükümet olan, girdiği her seçimden oylarını artırarak çıkan AK Parti’nin başarısı, Syriza’nın bugün önerdiği seçim vaatlerini gerçekleştirmiş olmasından kaynaklanmaktadır.

2002’de AK Parti’nin iktidara gelmesiyle ekonominin özellikle kamu maliyesinin güçlenmesi sonucunda sosyal harcamalara ayrılan kaynak arttı. Syriza’nın devraldığı ekonomide ise, işler 2001 Türkiye’sinden çok daha kötü. Ayrıca, Yunanistan yüksek borçtan dolayı AB, IMF gibi kurumlara bağımlı.

Bu yüzden, Syriza’nın, Türkiye’de AK Parti’nin yaptığı gibi köklü reformlarla ulusal ekonomisini kurması biraz zor görünüyor. Çünkü birlik üyesi olan Yunanistan’ın, yardımını cömertçe kullandığı Avrupa Birliği’nin çizdiği yol haritasından çıkma lüksü yok. Ayrıca, AB’nin Yunanistan’da uygulattığı politikaların da bir çözüm getirmediği aşikâr.

Diğer yandan, Yunanistan’ın kendi ulusal ekonomi programını uygulaması için gereken şartlar ise yok. Yani, Syriza’nın sunduğu vaatler kulağa hoş geliyor ama uygulanması yakın zamanda pek gerçekçi görünmüyor. Bu nedenle, 2002 seçiminden AK Parti’nin galip çıkmasıyla başlayan dönemle, 2015 seçimini kazanan Syriza’nın bundan sonraki süreci bu noktada birbirinden ayrışıyor.

CHP HİÇ HEYECANLANMASIN...

Syriza’nın seçim başarısı Türkiye’de bazı partileri özellikle de CHP’yi heyecanlandırmışa benziyor.

Öyle ki, CHP lideri Kılıçdaroğlu’ndan sosyal yardımları iki katına çıkarma vaadi geldi. Bugüne kadar hükümetin sosyal yardım uygulamalarını “kömür-makarna siyaseti, yoksulluğu artırma ve sadaka kültürü oluşturma” ifadeleriyle eleştiren tavır tamamen değişmiş görünüyor.

Tabii bu durumda haklı olarak bazı sorular sormak lazım.

CHP lideri yıllardır ülkemizde sosyal yardımların artmasının yoksulluğu da derinleştirdiğini savundu.Bu durumda CHP iktidara gelirse ve söylediği gibi sosyal yardımları iki katına çıkarırsa yoksulluk da iki katına mı çıkacak?

Aynı şekilde yıllardır sosyal yardım alan kişilerin yardım karşılığında oylarını sattığını iddia eden bu zihniyet, vadettiği gelir dağılımını sağlama ve istihdam oluşturma iddialarından vazgeçerek “oy satın almaya mı” karar verdi?

Ayrıca CHP, oylarını yardım karşılığında AK Parti’ye verdiğini ileri sürdükleri fakir ve muhtaç kesimden hangi gerekçeyle oy isteyecek?

Bu konuda birçok soru sorulabilir, ancak ortada net bir durum var. CHP yine popülist davranarak, günübirlik söylemlerle politika yapıyor. Ancak söylemlerin vatandaşlara geleceğe yönelik bir umut vermediği ortada.

Sosyal yardımları arttıracağız derken bile, önceki siyasi söylemleriyle çelişiyor ve hükümetin en başarılı olduğu alanlardan birinde yeni bir vizyon oluşturamıyor.

Bu yüzden, küresel siyasette sol rüzgârının eseceğine yönelik yapılan yorumların Türkiye’de bir karşılığı olmadığının bilinmesi gerek.

[Yeni Şafak, 29 Ocak 2015]