Dünya ekonomisi 2014 yılını performans ayrışmalarıyla geride bıraktı. Bu ise, politika ayrışmalarını da beraberinde getiriyor. Zaten farklı noktalara gelinmesinde de, benimsenen farklı politika kombinasyonları etkili olmadı mı?
Son dönemde ise, para politikası üzerine çevrilen bir dünyayla başımız döner oldu. Sadece geçen 3 ayda politika gevÅŸeten Merkez Bankası sayısı, 20’yi geçti. Büyüklük anlamında düÅŸünürsek, dünya ekonomisinin yaklaşık yarısını açıklayan bir gruptan bahsediyoruz. Kullanılan politika araçları ile bu araçların boyut ve etkileri farklı olsa da, küresel ekonomide hatırı sayılır bir kitlenin para politikasından medet umduÄŸu ortada. Bu noktada, bir kısım ülke için, petrol fiyatlarının da bir fırsat oluÅŸturduÄŸu malum.
Öte yandan FED ile dünyanın merkezine yerleÅŸen ABD ise, ayrıştığı nispeten pozitif görünümle sıkılaÅŸtırma telaşında. Ve adı silinmiÅŸ olsa da, “sabrın” dolma hızı, ekonomi ajandalarının 1 no’lu maddesi olmaya devam edecek. ABD’de göstergeler “aceleye mahal yok” derken, umuyoruz ki FED; “bindik bir alamete” modunda ilerlemez.
Bu baÄŸlamda sonbahardan önce esmesinin makul olmayacağı görünen FED faiz rüzgârı; ABD ekonomisine yön vermekle kalmayıp, dünyanın bir bölümünü üÅŸütmeye de namzet. Bu nedenle, ilgili karara kadar geçecek süre, pek çok ekonomi için kritik bir aralık. Malum, özellikle geliÅŸmekte olan ülkeler, bunun sancısını yaşıyor ve yaÅŸayacak.
Bununla birlikte, FED’in baÅŸ koyduÄŸu yoldaki acelesi kadar, dünyayı saran geniÅŸletici politikalara da ÅŸöyle bir bakmak gerek. Zira piyasaları ÅŸaÅŸkına döndüren ilgili hamleler, bir yandan fırsatlar yaratırken, diÄŸer yandan da çeÅŸitli riskler doÄŸurma potansiyeline sahip.
Tüm bunlar ise, bizi ÅŸu gerçeÄŸe vardırıyor: Para politikası üzerine “aşırı” kurulu bir modelle ilerlemek ne saÄŸlıklı, ne de mümkün. Bu da, maliye politikalarında uyum ile yapısal reformlardan da destek almak anlamına geliyor. Ve ekonomiye can veren aktörlerin güveninin de, bu taÅŸlarla inÅŸa edilecek binanın temeli olduÄŸunu unutmamak gerek. Bu dinamikleri göz ardı eden ülkelerin baÅŸarısızlığına, dünden bugüne ÅŸahit deÄŸil miyiz?
Dünyada hal böyleyken, Türkiye’ye yansımalar ise kaçınılmaz... Global ekonominin, gerek mal gerekse finansal piyasalar kanalıyla bize de olumsuzluklar bulaÅŸtırdığı bir dönemden geçiyoruz. Oysa; konjonktür güçlü büyüme senaryolarını zorlasa da, uzun vadeli ve akılcı bir bakış açısı benimsemek durumundayız. Nitekim büyümeye giden yolun düz olmadığı ortada: Türkiye’nin yeni patikalar bulmaya, yeni denizler aÅŸmaya ihtiyacı var. MeÅŸakkatle çıkılacak tepelere muhakkak gözünü dikmeye.
En önemlisi ise, ilerlerken dikkati dağıtacak engellerden ve yavaÅŸlatacak bağımlılıklardan kurtulmaya. Ve aslında bunların hepsi, birbirine entegre. Kararlı ve planlı olmak ÅŸartıyla; yapacak çok ÅŸey, alacak uzun bir yol var. Günü deÄŸil; yılları, on yılları kurtarmak adına…
Ve eÄŸrisiyle doÄŸrusuyla, bu yola dair konuÅŸacak da çok ÅŸey var. Ä°ÅŸte köÅŸemiz bu gayeyle, bugün DÜNYA’daki hayatına baÅŸlıyor. Ben ise, bundan böyle her Pazartesi, haftaya sizlerle “merhaba” diyecek olmanın mutluluÄŸu içindeyim.
[Dünya, 23 Mart 2015]