Seçimler değil ancak gündemi erken geldi. Her vesile ile erken seçim isteyen muhalefet cenahı, cumhurbaşkanlığı adayı arayışında. İlk tur için ortak aday ya da her partinin kendi adayını çıkarması seçenekleri tartışılıyor. CHP ve İP genel başkanları partilerinin cumhurbaşkanı adayı olduklarını daha sık ima ediyorlar, hatta partililerine açıktan söyletiyorlar. Kılıçdaroğlu ya da Akşener'in halihazırdaki adaylık imalarını Millet İttifakı'nın ortak adayının kim olacağı konusundaki pazarlıkta elini güçlendirme hamlesi olarak görüyorum.
Yani her iki genel başkanın da tavşan aday mı, gerçek aday mı olduğunu uzun bir süre bilemeyebiliriz. Muhalefet ittifakın türünü ve ortak programını belirlemekten uzakta. HDP'yi konumlandırmak temel sorun, küçük partileri pek dert etmiyorlar gibi. CHP "üç paydaşlık" kavramı ile muhalefet partilerini "söylem, eylem ve işlemde" ortak bir zemine çekmek istiyor. Muhalefet partilerinin program farklılıklarını bir kenara bırakarak bir araya gelmesi fikri giderek daha sık konuşuluyor.
"Ortak bir parlamenter sisteme dönüş" çerçevesi belirlenmesi yeterli görülecek. Muhalefetin tüm kesimlerinin paylaştığı bir siyasi program oluşturmayı denemeleri şaşırtıcı olur.
Erdoğan Neden Sahada?
2023 seçim kampanyasının "erken" başladığının diğer bir göstergesi de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sahaya inmesi ve seçimlerden bahsetmesi oldu. Gerçi salgın sebebiyle şehir gezilerini azaltan Erdoğan'ın, yaz ayları ile birlikte sahaya inmesini seçim gezileri olarak görmek tam doğru değil. Erdoğan'ın gezileri hem açılış hem yapılan hizmetleri anlatma hem de milletin tepkilerini ve taleplerini hissetme amaçlı. Cumhurbaşkanlığı sisteminin üç yıllık performansını ve değerlendirmesini sahada yapmak niyetinde. Bu gezilerle toplumun farklı kesimlerine hitap edecek mikro projeleri belirlemek istiyor. Elbette en önemlisi, AK Parti'yi iki yıllık bir seferberliğe başlatma arzusunda. Erdoğan için önümüzdeki iki yıl, seçmene ulaşan etkin icraat ile 2023 seçimlerinin kritik öneminin anlatıldığı bir dönem olacak.
Nitekim Erdoğan önceki gün kullandığı "2023 seçimleri çok önemli hale gelmiştir" cümlesini dün Diyarbakır'da genişletti: "2023'e giden süreçte bizi ağır imtihanların beklediği anlaşılıyor. Ülkemize yönelik yurt dışı mahreçli planların yeniden devreye alındığını görüyoruz. Başını CHP'nin çektiği her kesim dozunu her gün biraz daha yükselttikleri nefret söylemleriyle bu kirli planlara destek veriyor."
'Ağır İmtihanları' Aşmak İçin...
Peki, Erdoğan "ağır imtihandan" ne kastediyor? 2013 ile 2016 arasındakine benzer bir süreç mi bekliyor? PKK ve FETÖ gibi terör örgütleri ile mücadelede başarılı olan Türkiye yeni ne gibi tehditlerle karşılaşabilir? "Erdoğan'ı muhalefeti destekleyerek devireceğiz" diyen bir aklın seçim döneminde harekete geçebileceğini mi düşünüyor? Seçim dönemleri demokrasiler için zor zamanlardır. 2020 başkanlık seçimlerinde Trump-Biden yarışmasının Amerikan demokrasisini ne kadar hırpaladığını hatırlamak bile yeterli. Özellikle Türkiye gibi uzun süredir çevresindeki türbülans ve krizlerle uğraşan bir demokrasi için 2023 seçimleri elbette kritik bir tarih. O halde Erdoğan'ın "Türkiye'nin uluslararası konumunu yükseltmek" için uyguladığı politikalardan rahatsız olanların seçim döneminde yeni planlar peşinde olması pekâlâ mümkün. Afrika ve Doğu Akdeniz'den Kafkaslar, Karadeniz ve Orta Asya'ya kadar birçok dosyada aktif dış politika hamleleri yapan Ankara'nın kazanımlarını tahkim etmemesi için uğraşanlar elbette olacaktır. Cumhuriyetin ikinci yüzyılını karşılayacak 2023 seçimlerinin "ağır imtihanlarla" sınanmaması için siyaset kurumuna önemli görev düşüyor.
[Sabah, 10 Temmuz 2021].