Korona salgını sürecinde hem Türkiye’de hem de dünyada normal dönemlerden çok daha fazla kamuoyu araştırması yayınlandı. Araştırmalar bu dönemde doğal olarak, ya telefonla ya da internet üzerinden gerçekleştirildi. Yüz yüze görüşmeler yapılamadı.
Son üç aylık dönemde siyaseti ve yönetimleri ilgilendiren kamuoyu araştırmalarında odak, hükûmetlerin ve liderlerin “görev onayı” ile ilgiliydi. Yani liderlerin koronavirüs salgını ile mücadeleyi nasıl yönettiklerine dair halkın destek düzeyini ölçen araştırmalar öne çıktı.
Birçok ülke liderine salgın döneminde desteğin arttığı görülünce, bu destek “bayrak altında toplanma etkisi” ile açıklandı. Siyaset biliminde “bayrak altında toplanma etkisi”; savaş, salgın ve doğal afetler gibi kriz durumlarında toplumun, ülke yönetimlerine desteğinin ya da güveninin artması üzerinden tanımlanır.
Bunlar, ilgili literatürün genel olarak söylediği hususlardır. Ancak benim “görev onayı” analizlerinde üzerinde duracağım nokta burası değil.
Son günlerde, gazetelerde ve ekranlarda bolca kamuoyu araştırması sonuçları açıklanıp yorumlanıyor.
Siyasi partiler ve liderlerle ilgili kamuoyu desteğinin birkaç hafta içindeki dalgalanmalarına bakınca, “kriz dönemlerinde borsalar bile bu kadar hızlı inip çıkmıyor” demekten insan kendini alamıyor.
Nisan ayında, Erdoğan’ın “görev onayı” ile ilgili toplumsal desteğinin çok yüksek çıkmasını, bazı siyaset analizcileri telefonla anket yönetiminin bir kusuru olarak yorumlamayı tercih etmişlerdi. Mayıs aynında da yine ayni kişiler, yine aynı şirketin, yine telefonla yaptığı araştırmanın sonuçlarını, Erdoğan’ın “görev onayı” düştü diyerek çok güvenilir buldular.
Kamuoyu araştırmalarını işim gereği yakından takip eden biri olarak, son günlerde bazı çevrelerin araştırma sonuçlarını, taktiksel yorumlama ile manipüle ettiğini belirtmem gerekir. Zaten bazı araştırmaların, daha soruların hazırlanması aşamasında hedefe odaklı sonuçları elde etmeye dönük özel dizayn edildiğini, açıklanan araştırmaların sonuçlarından kolayca anlamak mümkün.
Bir örnekle yazdıklarımı somutlaştırırsam ne demek istediğim daha iyi anlaşılır. Örneği; bilinçli olarak hükûmetin görev onayı ve desteğindeki son bir ay içindeki düşüş iddiaları üzerinden vermeyeceğim. Çünkü, mayıs arasında hükûmetin krizle mücadelesinde ya da siyasi duruşunda görev onayını düşürecek dramatik bir değişim olmadı.
Hadi hükûmet icraat makamı olduğu için bir ay içinde desteğinde artma ya da azalmanın hissedilir derece olabileceğini varsayalım.
Peki ya muhalefet!..
Bir anket şirketinin aylık periyotlarla yayınladığı “Türkiye’nin Nabzı” araştırmasına göre, nisan ayında İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in beğeni oranını 40,8 olarak açıklandı. Yine aynı şirketin yaptığı araştırmaya göre, mayıs ayında ise bu oranın 3,5 puan gerileyerek 37,5’e düştüğü söylendi.
Bir kez daha vurgulayayım, araştırmanın hata payı, ya da bu sonuçların ne kadar gerçeği yansıtıp yansıtmadığı ile hiç ilgili değilim. Çünkü başka bir tartışmanın konusu.
Sorun sonuçların taktiksel yorumlanma biçiminde.
Muhalefeti destekleyen medyada, Akşener’in beğeni oranının düşmesinin nedeni olarak; “Erdoğan’ın tuzağına düşerek, PKK’nın terör eylemlerini kınaması” ve HDP ile ilgili “Biz HDP’yi PKK’nın yanı başında, onun uzantısı olarak konumlandırıyoruz” şeklindeki sözleri gösterildi.
Ardından da, Akşener ve İyi Parti’nin ancak Millet İttifakı içinde ve HDP ile sorun yaşamayan bir çizgide ilerlemesi hâlinde değerli olduğu vurgulandı. Böyle bir yaygın yorum üzerinden de alttan alta “bir daha Millet İttifakı’nın geleceğine zarar verecek açıklamalardan uzak dur” mesajı verilmeye çalışıldı.
İyi Partililerin aynı hatayı tekrar yapması hâlinde Akşener’e ve partisine karşı, yeni kurulan partilerin öne çıkarılacağı mesajı da yine aynı araştırmanın sonuçları yorumlanırken araya sıkıştırıldı.
Önümüzdeki dönemde siyasal alanı yeniden şekillendirmeye dönük özellikle muhalefet kanadında ve medyasında bolca anket yayınlanmaya devam edecek. Yakın bir dönemde seçim olmadığı hâlde, sık sık yayınlanan bu anketler özellikle muhalefetin konsolidasyonu ve yeni kurulan partilerin öne çıkarılması gibi belirli amaçlara matuf olarak yorumlanacak.
Dolayısıyla, hem son dönemdeki sıkça yayınlanan anketlere hem de yayınlanacak olanların sonuçlarına ve yorumlanmasına bu zaviyeden bakmak gerekir…
[Türkiye, 9 Haziran 2020].