Şimdiden söyleyelim. CHP’li belediye başkan adaylarının bir sonraki seçim kampanyasının en önemli başlığı, kendi yönettikleri şehirlerden mültecileri nasıl gönderdikleri üzerine şekillenecek.
Hatta, “şehirlerimizi mültecilerden temizledik” diyerek seçmenden oy isteyecekler. Kampanyalarının odağına, “şehrimizi mültecilere teslim etmedik” sloganını yerleştirecekler.
CHP’nin kazandığı yerlerde mültecilerle ilgili olacak olanı anlatayım. İyi Parti’nin kazandığı ilçeleri de buraya dâhil edebiliriz.
Uzun süredir, CHP ve İYİ Parti’nin genel başkanları başta olmak üzere, siyasetçileri ve adayları, mültecilerle ilgili Avrupa ırkçı radikal sağının yabancı düşmanlığı ve göçmen karşıtlığına benzer bir söylem kullanıyorlar.
Önceki seçim kampanyalarında, “Suriyeli mülteci almak vatana ihanettir” sözünü bile kullanıldılar.
Bu yerel seçimlere gidilirken, İYİ Parti’nin Fatih Belediye Başkan Adayının seçim afişleri “Fatih’i Suriyelilere Teslim Etmeyeceğim!” şeklindeydi.
CHP’nin seçim kampanyasında mültecilerle ilgili vaatleri hızlı bir şekilde uygulamaya kondu.
CHP’nin seçilen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, “Belediye bütçesinden Suriyelilere bir kuruş vermeyeceğim. İkinci olarak hiçbir Suriyeliye iş yeri açma ruhsatı vermeyeceğim. Çünkü Suriyeliler Bolu’ya yerleşsinler, Türkiye’de kalsınlar istemiyorum. Suriyelilerin Bolu’ya yerleşmesinden yana değilim. Suriyelilerin iş yeri açamaması için her türlü olumsuz tavrımı ortaya koyacağım” vaadinde bulunmuştu.
Mazbatasını alarak, göreve başlayan Tanju Özcan’ın ilk işi ve resmî yazısı mültecilerle ilgili oldu. Bolu’da “yaşamakta olan herhangi bir yabancı uyruklu kişiye Belediye Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nden ayni ve nakdi yardım yapılmasını” yasakladı.
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi’nin verilerine göre Bolu’da 2.015 Suriyeli ikamet ediyor. Yani aslında Türkiye’nin birçok ili ile karşılaştırıldığında bu sayı yüksek bir rakam değil.
Mültecilerle ilgili yerel yönetimlerde karar alanlar, Bolu belediye başkanı ile sınırlı kalmayacak. Önümüzdeki günlerde diğer CHP’li ve İYİ Partili belediye başkanları da benzer uygulamaları yapacak.
Adana, Mersin, Antalya, İzmir ve Ankara gibi illerin belediye başkan adayları da Tanju Özcan kadar kaba bir şekilde ifade etmeseler de, mültecilerle ilgili kampanyalarında çeşitli vaatlerde bulunmuşlardı.
Özcan’a tepki çok yoğun olduğu için diğer belediye başkanları, daha ince çalışılmış ve sofistike yöntemlerle göçmenleri şehirlerinden uzaklaştıracaklar.
Özcan ve diğer CHP’li belediyeler sadece yardımları kesmekle kalmayacaklar. Seçildikleri şehirlerde mültecilerin hayat alanı daraltarak onları başka şehre göçe zorlayacaklar.
Göçe zorlanan mülteciler de daha çok AK Partili belediyelerin olduğu şehirlerde yoğunlaşacaklar.
Böyle bir tabloda, mültecilerle ilgili süreç yönetilmediği durumda yeni sorunlar ortaya çıkacak. Mültecilerle ilgili, “devletten maaş”, “öncelikli hastane”, “puansız üniversite”, “Türk öğrencilerden fazla burs”, “vergisiz iş yeri” ve “bedava TOKİ evi” gibi manipülasyonlara yenileri eklenecek.
Mültecileri göçe zorlayacağı için CHP’li belediyelerin yönettiği şehirlerde mülteci sayısı azalacak. Şehirlerinde göçmen sayısı azalan CHP’liler de “mülteci sorununu CHP çözdü. Bakın bizim yönettiğimiz şehirlerde hiç sorun yok” diyerek toplumun karşısına çıkacaklar.
Bu söylemlerini, “AK Parti’nin yönettiği şehirlerde mülteci sorunu olur” algısı ile destekleyecekler. Bunun üzerinden kamuoyu oluşturacaklar.
Bazı gazeteciler, sanatçılar ve sivil toplum örgütleri CHP’nin bu yaklaşımını meşrulaştırmaya şimdiden gönüllüler. Bazıları, Bolu Belediye Başkanı'nın icraatlarını çoktan alkışladı bile.
Mülteci ve göçmen karşıtlığı bu yaklaşımlarla körüklenecek. Bir sonraki seçim stratejilerini de bu yaklaşım üzerinden şekillendirecekler.
Dolayısıyla, CHP’li belediyelerin “mültecisiz şehir” projesine ve yaklaşımına karşı tedbir alınmalı.
Bu planla ne amaçlandığı şimdiden görülmeli.
[Türkiye, 13 Nisan 2019].