SETA > Yorum |
İsrail'in Özrü

İsrail'in Özrü

Türkiye'nin diplomatik başarı hanesine eklenen koca bir artının yanında gerçekçi olmak adına Türkiye ile İsrail arasındaki bölgesel vizyon çatışmaları, İsrail-Filistin sorunu vb. yapısal problemler hesaba katılmalı.

Türkiye ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkilerdeki sessizlik cuma akşamı Washington'dan gelen özür açıklamasıyla bozuldu. İsrail 3 sene önce dilemesi gereken özrü, Obama'nın İsrail'i ziyaret etmesini beklermişçesine ancak 3 sene sonra Türk makamlarına ulaştırabildi. Obama'nın ricasıyla Başbakan Erdoğan'ı arayan Netanyahu, Türkiye'nin 3 talebini yerine getirmeye hazır olduğunu iletti. Daha önce İsrail tarafına "3 talep yerine getirilmeden konuşacak bir şey yok" mesajını ileten Başbakan Erdoğan ise taleplerin yerine getirilme taahhüdü ile birlikte normalleşmeye yeşil ışık yaktı.

Mavi Marmara saldırısı 3 sene önce olduğu gibi 3 sene sonra da açık bir suç iken sorulması gereken en can alıcı sorulardan birisi İsrail'in özür dilemek için neden 3 sene beklediğidir. İsrail'in "normal" bir devlet olmadığı gerçeği bir yana İsrail daha önce birçok defa Türkiye'ye normalleşme talebiyle yaklaşmış olsa da önce Netanyahu'nun ülke çapındaki sosyal adalet protestolarında dibe vuran popülaritesi, ardından Tal Yasası çerçevesinde gelişen tartışmalar ve en son olarak da seçim süreci bu konuda adım atılmasını engellemişti.

Özür önemli bir adımdır ve İsrail Türkiye tarafından gelecek her türlü iyi niyet göstergesine değer vermelidir.

İsrail'in suç ve ceza algısı değişmediğine göre değişenin İsrail'in iç dengeleri ve bölgesel dengeler olduğunu iddia etmek mümkün. Seçimden çıkan İsrail, kişisel egolara takılmadıkları müddetçe istikrar yakalayabilecek bir hükümet kurdu. Yeni hükümetin içindeki aşırı sağcı ve ırkçı unsurlar uluslararası camiaya "endişe sinyalleri" verirken, İsrail hükümeti açısından da kendisini siyasi ve finansal olarak göbeğinden bağlı olduğu Batı'ya kabul ettirme çabalarını gerekli kıldı. Filistin meselesinde hızlı ve sonuca götüren yapıcı adımlar atma temayülü olmayan Netanyahu hükümeti, "barışçıl" oldukları mesajını vermek için hem stratejik olarak gerekli hem de siyasi reklam için faydalı bir adım atarak Türkiye'den özür diledi.

DEĞİŞEN BÖLGE ÖZRÜ MÜMKÜN KILDI

Bölgedeki gelişmeler de İsrail'i özür noktasına taşıdı. Değişen ve İsrail'in dayandığı bölgesel sistemden kopma çabasındaki Mısır, Suriye'de günlerini sayan bir Baas rejimi ve İsrail için Baas sonrası belirsizlik, Arap Baharı ile sarsılan tanıdık otoriter sistem, fiyaskoyla sonuçlanan Gazze saldırıları ve bu esnada bölgede fiziken ve siyaseten büyüyen bir Türkiye. Bir gün bir Ortadoğu ülkesi olmaya ve zihnen bölgede yaşamaya karar verdiğinde anlamlı ilişki kurabileceği tek ülke olan Türkiye'yi ta 28 Şubat günlerine kadar götürebileceğimiz yanlış hamlelerle kaybeden bölgede yalnız bir İsrail.

Unutulmamalıdır ki normalleşme bahsi 28 Şubatvari bir yakınlaşmayı hatta iç içe girmeyi beraberinde getirmeyecek. Örneğin İsrailli subaylar genelkurmay koridorlarında elini kolunu sallayarak dolaşmayacak. Zira Türkiye-İsrail ilişkileri İsrail Mavi Marmara'ya saldırmadan önce de kopma noktasındaydı. Mavi Marmara son darbeyi vurup ilişkilerin kopmasını sağlamıştı. Bu sebepten bu özrün ilişkileri kısa vadede ancak Mavi Marmara saldırısından bir gün önceye götüreceği ve İsrail eğer ilişkileri 2008 Gazze saldırısından önceye götürmek istiyorsa bunun için atması gereken daha birçok adımın olduğu da not edilmelidir.

TÜRKİYE İSTEDİĞİNİ ALDI

Özür önemli bir adımdır ve İsrail Türkiye tarafından gelecek her türlü iyi niyet gösterges