Mavi Marmara sonrası bir Washington ziyaretinde, Türkiye ve Mısır uzmanı olduÄŸu farz edilen bir isimle ilginç bir tartışmamız olmuÅŸtu. Heyecanlı ve müstehzi bir ÅŸekilde, "bu ÅŸehirde Ä°srail'i yenebileceÄŸinizi mi düÅŸünüyorsunuz?" diye sormuÅŸtu.
Cevaben, "bu ÅŸehirde Ä°srail'i yenip yenmemek gibi bir sorunumuz olduÄŸunu zannetmiyorum. BildiÄŸim kadarıyla bu büyük bir Amerikan imtihanı.
Bu imtihanı geçip geçmeyecekleri de Amerikalıların sorunu" demiÅŸtik.
Müstehzi sualine aldığı cevaptan hoÅŸnut olmadığını hemen hissettirince ÅŸöyle devam etmiÅŸtik "Ä°srail'in OrtadoÄŸu'da yaÅŸadığını ve yaÅŸamak zorunda olduÄŸunu biliyoruz. Dolayısıyla Ä°srail yenilecekse Washington'da deÄŸil OrtadoÄŸu'da yenilecek." Tarihin cilvesine bakın ki, Obama Washington'da bileÄŸini bükmekte zorlandığı Ä°srail'in ya da Netenyahu'nun, OrtadoÄŸu'da Türkiye'ye 'yenilmesine' aracı olmak durumunda kaldı. Türkiye bu duruma 'Amerikalıların bileceÄŸi iÅŸ diyerek' kendi taleplerinin Ä°srail tarafından karşılanması boyutuna bakarak 'tamam' demiÅŸ oldu.
Yukarıda bahsettiÄŸim uzman aslında oldukça sıradan bir prototipe denk gelmektedir. Bu prototip eÄŸer bir düzeltme yapmamız gerekirse Türkiye'deki yerli refikleri gibi aslında 'eski Türkiye ve Mısır' uzmanıdırlar. Eski Türkiye'den eser kalmayınca, yeni Mısır ve OrtadoÄŸu ortaya çıkmaya baÅŸlayınca derin bir panik ve sancı içine gömüldüler. Fiilen yıllardır konforlu bir ÅŸekilde sürdürdükleri kerameti kendinden menkul uzmanlıkları da büyük ölçüde boÅŸa çıkmış oldu. Yeni aktörleri ve yeni denklemleri tanımadıkları gibi yıllarca bugünlerde olanlar olmasın diye diskur geliÅŸtirmiÅŸ olmanın sebep olduÄŸu prangalarla Washington-Tel Aviv hattında zihinsel olarak kıvranıp durmaktalar.
TÜRKÄ°YE'YÄ° DOÄžRU KONUMLANDIRMAK
Yıllarca, "OrtadoÄŸu ile konuÅŸmak istiyorsanız Washington'dan, Washington'la konuÅŸmak istiyorsanız Tel Aviv'den bir tercümanınız olmalı" tezini jeopolitik diye seslendirip durdular. 2003'te Irak tezkeresine "hayır" diyen Türkiye'nin büyük bir çıkmaza girdiÄŸi söylemiyle baÅŸlayan iddiaları son on yıldır hemen her kırılma noktasında boÅŸa çıktı.Türkiye'yi, ciddi ciddi, turizm kataloglarından devÅŸirme bir entelektüel derinlikle, bir köprü ülkesi zannedecek kadar tarih, sosyoloji ve jeopolitik yoksunu bu zihinlerin ÅŸaşılacak tek yanı ise özgüvenleridir. Büyük ölçüde sadece birbirleriyle ve Ä°ngilizce konuÅŸmaktan kaynaklanan keskin inançları, özellikle son beÅŸ altı yıl içinde, statükonun hem Türkiye'de hem de bölgede çözülme süreci karşısında allak bullak olmuÅŸ durumda. Solcu, seküler, ulusalcı ve saÄŸcı muhafazakâr zihinlerinde yıllardır Ä°srail'e dair büyüttükleri ne varsa bu dönemde hor gördükleri yeni aktörler eliyle un ufak edilip durdu.
Türkiye Ä°srail'le iliÅŸkileri koparıp ÅŸartlarını ilan ettiÄŸinde bunun ne kadar büyük bir yanlış olduÄŸunu dillendirenler, Ä°srail özür dileyip, iÅŸlediÄŸi suçu itiraf ederek, Türkiye'nin ÅŸartlarını kabul ettiÄŸini ilan ettiÄŸinde ise Türkiye'yi takdir etmek yerine Ä°srail'in ne kadar stratejik bir adım atarak neredeyse büyüklük gösterdiÄŸini seslendirmeye baÅŸladılar. Oysa Ä°srail'in Filistin'de fiziki iÅŸgalini derinleÅŸtirmekten baÅŸka hiç bir gündemi olmadığını ve 1990'ların sonundan bu yana iÅŸgalin dışındaki Lübnan'dan Gazze'ye, Arap isyanlarından Türkiye'ye kadar farklı baÅŸlıkların tamamında sınırsız ABD desteÄŸine raÄŸmen gerileyen Ä°srail'i görmek gerekiyor.
YENÄ° BÖLGEYÄ° ANLAMAK
2006'da Hamas'ın Ankara ziyaretiyle gerilen, 2008'de Golan tepeleri için Suriye-Ä°srail