SETA > Yorum |
Freedom House ve CIA'in Yapmadığı

Freedom House ve CIA'in Yapmadığı

Freedom House sadece kurucuları tarafından seçilmiş akıllıca bir isim. Yani gerçekten de bir özgürlük evi değil. Hele kimin özgür kimin özgür olmadığına karar verecek nihai ve bağlayıcı bir merci hiç değil.

Türkiye’de derecelendirme yapan uluslararası kuruluşlara gereğinden fazla itibar gösterilir. Standard&Poor’s veya Fitch gibi kredi derecelendirme kuruluşları malum dış yatırımcılar tarafından takip edilir de siyasi derecelendirmelere biraz fazla önem veriyoruz sanki...

Geçtiğimiz hafta Freedom House’ın basın özgürlüğü raporuyla geçti. Yattık kalktık statümüzün “kısmen özgür”den “özgür olmayan”a düşüşünü konuştuk. Bir gazeteci abimizin deyimiyle mezkur raporun Türk basınında bu kadar geniş yer bulması bile raporun sağlıksızlığını ortaya koymakta. “Türk basını özgür değil” diyen bir rapor Türk basınında günlerce tepe tepe kullanılıyor ve bizden hâlâ rapora ÖYS (veya son olarak nasıl isimlendiriliyorsa, ben ÖYS’de kaldım) sonuçları gözüyle bakmamız bekleniyor.

Farkında olmayan vardır belki, Freedom House (Özgürlük Evi) sadece kurucuları tarafından seçilmiş akıllıca bir isim. Yani gerçekten de bir özgürlük evi değil. Hele kimin özgür kimin özgür olmadığına karar verecek nihai ve bağlayıcı bir merci hiç değil. ABD merkezli ve Amerikan yönetimiyle, Washington DC’nin bilindik simalarıyla bağlantılı ve tek işi derecelendirme olmayan bir kuruluş. Amerika’nın fiyaskoyla sonuçlanan “demokrasi ihracı” politikasının aktif uygulayıcılarından bir kuruluş. Bu uygulamayı da “özgürlük aşkına” yapan değil, ABD yönetiminin örtülü operasyonlar için para aktardığı ve Nikaragua’dan İran’a kadar geniş bir coğrafyada ABD dış politikasının aracılığını yapan bir kurum.

ÖZGÜRLÜK HEYKELİ DEĞİL

Sitesinde kendi hakkında yazdığı “bağımsız ve özgürlükleri yaymaya çalışan bir gözlem kuruluşu” ifadesi de ciddiyetle yaklaşılabilecek bir ifade değil. Freedom House’ın beslendiği National Endowment for Democracy’nin kurucularından Allen Weintein’in Washington Post mülakatında söylediği gibi bu kuruluşların bugün yaptıklarını 25 sene önce CIA örtülü bir şekilde yapıyordu. Hayır, yaptıkları çalışmanın ve indekslemenin salt bir siyasi operasyon olduğunu söylemiyorum. İndekslemelerine vahiy edasıyla yaklaşanların yanıldığını, Freedom House’ın siyasi hesaplamalarının ve karanlık diyebileceğimiz bağlantılarının da olduğunu söylüyorum. Bir yönetim kuruluna göz atın ne demek istediğimi anlayacaksınız.

İndeksleme tarzında da sorunlar olduğunu birkaç örnekle açıklayayım. Öncelikle kullandıkları dataların eski olması, 2014’ün Mayıs ayında yayınlanan bir rapor için büyük bir sorun. Buna gazeteci kategorisinde değerlendirdikleri insanların kendi beyanlarını esas aldıklarını da eklediğimizde tablonun sorunlu hali daha net bir şekilde ortaya çıkıyor. Malum radikal sol cenahta herkes gazetecidir. Taksim’de bir yürüyün sağınız solunuz radikal solun gazete ve dergilerini satmak isteyenlerle doludur. Bu hesaplamaya göre örneğin hayatı tüm uluslararası standartlara göre terörist faaliyetler üzerine kurulu olan bir DHKP-C’li veya MLKP’li elinde patlayıcı maddeyle tutuklandığında gazeteci kategorisinden Freedom House’ın listesine giriyor.

ALAN MEMNUN, SATAN MEMNUN

Gerçek şu ki Türkiye’ye dışardan nasıl bakmak isteniyorsa öyle bakılıyor. Türkiye’de gazeteciler serbest mi bırakılmış, beyanın aksine gazeteci olduğunu söyleyen patlayıcı taşıyan bir militan mıymış bunların Türkiye’ye “Gece yarısı Ekspresi” gözlüğüyle bakmak isteyenler için bir geçerliliği yoktur.

Gelelim sorunun Türkiye’ye bakan tarafında. Allah rızası için bir muhalif çıkıp “tamam basın özgürlüğünde sorunlar olabilir, ama Freedom House da fazla abartmış” diyemez miydi? Bizde de yurtdışından birisi hükümeti suçlasa da biz de saçmalıklar kervanına katılsak diye fırsat kollayanlar var. Daha acısı bunların bir kısmı raporda Türkiye’nin suçlandığı bazı olayların gerçek müsebbibi paralel yapılanmadır. Bu zaviyeden bakarsak Freedom House’ın paralellere notu oldukça düşük olmuştur.

Bu alıcısı ve satıcısı hazır fasit bir daire. Biz bu fasit daireye gereğinden fazla itibar ettiğimiz müddetçe de bu daire otoriter bir dille Türkiye’ye parmak göstermeye devam edecek.

[Akşam, 4 Mayıs 2014]