2013 Mart ayı ABD’nin Irak’ı işgalinin 10. yıldönümü olarak dünya gündeminde yer aldı. Üzerinden 10 yıl geçen ve çok sayıda insanın ölümüne neden olan Irak’ın işgalinden askeri strateji uzmanları, diplomatlar ve siyasetçiler birçok dersler çıkardı. Dünya basını ise geride bıraktığımız haftada, son 10 yılda yaşananları anlama gayreti ile bölgedeki gelişmeleri kaydeden birçok fotoğraf, makale ve analize yer verdi.
Irak’ın ABD tarafından işgali Ortadoğu’da yeni bir süreç başlattı. Geride kalan bu 10 yıllık süreç, hepimizi “yasal müdahale” sorusuna tekrar cevap aramaya sevk etti. Suriye’de yaşanan gelişmeler akabinde, Irak örneği üzerinden birçok Suriye okuması yapıldı. ABD’nin Suriye’ye müdahale konusunda isteksiz davrandığı bir dönemde Irak tecrübesi birçok Amerikalı analistin gündemindeydi. Suriye’ye müdahale fikri, Amerika’nın ulusal hafızasına 2003 Mart’ta gerçekleşen ABD’nin Irak’ı işgali ve altı ay sonrasında George Bush’un “Görev Tamam” konuşmasını getirdi. Bu bağlamda, ABD’nin Suriye’ye müdahaleye isteksiz davranmasında Irak’ta ve Afganistan’da yaşadığı acı tecrübenin rolü olduğunu söyleyebiliriz.
IRAK İŞGALİNİN BİLANÇOSU
İşgalin gerçekleştiği Mart 2003’ten bu yana ülkede çıkan çatışmalarda ve düzenlenen saldırılarda en az 112 bin sivilin öldüğü açıklandı. Resmi olmayan kaynaklarda bu rakamı 1 milyona kadar çıkartanlar var. 4-5 milyon Iraklı ülke içi ve dışı göç yapmak zorunda kaldı. Ülkede yaşanan ölümlerin çoğunluğuna ABD’nin müdahalesi sonrasında gerçekleşen etnik ve mezhep kökenli saldırılar neden oldu. Bunca insan kaybının tek seferlik bir kayıp olmadığının altını da çizmek gerekiyor. Bu savaşın ağır faturasının ülkenin her yılı ve nesline etki etmesi kaçınılmaz görünüyor. Pek çok kişi Irak’ın birkaç sene öncesine kıyasla daha güvenli olduğunu düşünüyor ya da düşünmek istiyor. Ancak medyaya yansıyan gelişmeler, Irak’ın henüz istikrara kavuşamadığını gösteriyor. Bunun son örneği, işgalin 10. yıldönümünde Bağdat’ta gerçekleşen bombalama eylemlerinde görüldü. Kentin ağırlıklı olarak Şiilerin yaşadığı bölgelerine bomba yüklü araçlarla düzenlenen saldırılarda en az 56 kişi öldü, 160 kişi yaralandı. Bu bombalama olayları da gösterdi ki, Irak halen siyasi ve sosyal karmaşa içerisinde ve bu durum ülkede mezhep ve etnisite üzerinden belirlenen fay hatlarında gerilime yol açmaya devam ediyor.
Irak halkı, Saddam Hüseyin’i deviren işgalden bu yana şiddet çıkmazı, bu çıkmazın getirisi olan gelecek kaygıları ve soru işaretleriyle karşı karşıya kaldı. Gelinen noktada olumlu gelişmeler yok değil; özellikle Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ve Güney Irak’ın Şii bölgelerinde nispi bir istikrardan söz etmek mümkün. Ülkenin kuzeyinde gözle görülür bir ekonomik büyüme gerçekleşti. Bu büyümenin büyük çapta petrol ekonomisine ve fiyatların yükselmesine bağlı olduğunu belirtebiliriz. Ancak Bağdat’ta büyük problemler devam ediyor. Bunlar arasında en ciddi olanı, ülkenin bir süredir mezhep çatışmalarına yol açabilecek gelişmelere şahit olması. Şii kökenli Başbakan Nuri El-Maliki, Sünnilere ayrımcılık uygulamakla itham edilirken, bazı El-Kaide bağlantılı radikal İslamcı grupların Şii toplumuna yönelik şiddet uygulamala