Zorlu, Başbakan Dibeybe'nin 14 bakanla gerçekleştirdiği bu ziyaretin, özellikle İtalya ve Yunanistan başbakanlarının Libya ziyaretinin ardından gerçekleşmesinin, darbeci General Halife Hafter'i destekleyen ülkelere verilmiş bir mesaj olarak değerlendirebileceğini ifade etti.
Türkiye'nin 2011’de başlayan iç savaşın ardından ülkedeki istikrarın yeniden sağlanabilmesi için attığı siyasi, askeri ve ekonomik adımların, Cenevre Zirvesi'ne giden sürece büyük katkı sağladığını belirten Zorlu, "Türkiye’nin bu hamleleri olmasaydı bugün daha farklı bir Libya’yı konuşuyor olabilirdik." dedi.
"Türkiye’nin Libya’daki pozisyonu daha da kuvvetlenmiştir"
Zorlu, Dibeybe hükümetinin, Türkiye'nin Libya'da ortaya koyduğu ilkesel tutumla örtüştüğünü dile getirerek şunları kaydetti:"Dibeybe, Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Türkiye arasındaki ekonomik anlaşmaların devam etmesi gerektiğini söylemişti. Dolayısıyla gerek deniz yetki alanlarını belirleme anlaşması gerek diğer mutabık kalınan konuların meşruiyeti açısından Türkiye’nin Libya’daki pozisyonu daha da kuvvetlenmiştir. Ancak süreç hala devam etmektedir."
Libya'nın "mavi vatan" doktrinin en kritik öğelerden biri olduğunu belirten Zorlu, "Libya heyetinin ziyaretinin en önemli neticesi ve kazanımı, Doğu Akdeniz’deki dengeleri de etkileyen deniz yetki alanlarını sınırlama anlaşmasının geçerliliğinin en üst düzeyde dile getirilmiş olmasıdır." dedi.
Zorlu, ziyaret sırasında imzalanan anlaşmaların Türkiye-Libya ilişkilerinin stratejik gücü ve potansiyeli açısından sembolik bir özellik taşıdığına işaret ederek Türk inşaat sektörünün Libya'nın yeniden imarında önemli bir rol üstlenebileceğini belirtti.
Türkiye ile Libya arasındaki ikili ilişkilerin karşılıklı çıkarların ötesinde tarihsel ve kültürel dayanaklara sahip olduğunu hatırlatan Zorlu, "Bu tarihsel birikim ülkenin toprak bütünlüğünden yana tavır alan Türkiye’nin yakın gelecekteki önemli avantajları arasında olacaktır." ifadesini kullandı.
Zorlu, Libya’daki siyasi süreçte başarı sağlanmasının, komşuları Mısır ve Tunus için ekonomik açıdan oldukça önemli olduğuna değinerek "Türkiye-Libya ilişkilerinin ülkedeki siyasi çözüm temelinde ve belirli bir istikrar içerisinde ilerlemesi Türkiye-Mısır ilişkileri açısından da bir kaldıraç rolü üstlenebilir mi, bunu da gözden kaçırmamak gerek." diye konuştu.
"Türk şirketlerinin Libya'ya dönmesi ve mevcut çalışmalarda yoğun bir şekilde yer alması bekleniyor"
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi ve Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Güvenlik Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Murat Yeşiltaş, Libya'nın son dönemde girdiği siyasi sürecin artık bölgesel ve uluslararası aktörlerce kabul edildiğini ve desteklendiğini ifade etti.Yeşiltaş, son haftalarda özellikle İtalya, Fransa ve Yunanistan gibi Avrupa ülkelerinin başkent Trablus'a yoğun bir diplomatik atağa kalktığına işaret ederek Başbakan Dibeybe'nin, Hafter'in en önemli destekçilerinden Birleşik Arap Emirlikleri dahil çeşitli ülkelerle yoğun bir diplomasi trafiği içerisinde olduğunu dile getirdi.
Dibeybe'nin geniş bir heyetle gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretinin önemine dikkati çeken Yeşiltaş, "Bu ziyaret Türkiye-Libya arasında süregelen iş birliğinin daha da stratejik bir noktaya evirileceğini bize gösteriyor." dedi.
Yeşiltaş, Türkiye'nin Libya'daki rolüne değinerek şu değerlendirmelerde bulundu:
"Siyasi-stratejik noktada, Libya'daki yeni hükümet Türkiye'nin önemli bir aktör olduğunun ve bu aktörlüğünün diğer uluslararası aktörler tarafından da kabul edildiğinin son derece farkında. Avrupa ülkeleri ve ABD, Türkiye olmadan mevcut barış sürecinin ve siyasi sürecin sürdürülmesinin zor olduğunu düşünüyor. Libya hükümeti Türkiye'yi bu stratejik noktaya yerleştirmiş durumda."
Türkiye'nin Libya'daki etkinliğinin ekonomik boyutunun da son derece önemli olduğunu dile getiren Yeşiltaş, "Türk şirketlerinin Libya'ya dönmesi ve mevcut çalışmalarda yoğun bir şekilde yer alması bekleniyor. Libya hükümeti de buna hazır." ifadesini kullandı.
Yeşiltaş, Başbakan Dibeybe'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la yaptığı ortak basın toplantısında siyasi, stratejik ve ekonomik açıdan çok net mesajlar verildiğini ifade etti.
Türkiye-Libya İlişkilerinde Ulusal Birlik Hükümeti dönemi
Berlin merkezli düşünce kuruluşu Bilim ve Siyaset VakfI (SWP) Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Çalışmaları (CATS) Programında Misafir Araştırmacı Nebahat Tanrıverdi Yaşar, "Türkiye-Libya Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyinin ilk toplantısının yeni hükümet tarafından gerçekleştirilmesi Ulusal Mutabakat Hükümeti döneminde tesis edilen ilişkilerin Libya Ulusal Birlik Hükümeti tarafından da devam ettirileceğini gösteriyor." dedi.Türkiye’nin Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile 27 Kasım 2019’da imzaladığı deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşmasının, Ulusal Birlik Hükümeti tarafından da tanınarak yürürlükte kalmaya devam edeceğinin açıklanmasının önemine vurgu yapan Yaşar, şunları kaydetti:
"Bu açıklama bir süredir devam eden, 'Türkiye ile imzalanan anlaşmaların iptal edilmesi' yönündeki taleplere olumsuz cevap vererek bu tartışmaları aralık seçimleri sonrasında kurulacak hükümetin gündemine devretmiş oldu."
Yaşar, bu ziyaretin Libya Ulusal Birlik Hükümeti’nin Türkiye-Libya ilişkilerinde bir kırılmaya neden olmayacağı ve ikili iş birliği ile ticari ilişkilerin ivme kazanacağı mesajı verdiğini belirtti.
[AA, 13 Nisan 2021]