Kekilli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uluslararası aktörlerin Libya'da yaşanan gerilime göz yumduğunu, Libya'nın doğusundaki milis güçlerin lideri General Halife Hafter'in başkent Trablus'u ele geçirmek için yeniden operasyon hazırlığında olduğunu ve Türkiye'nin başından beri ülkedeki meşru aktörleri desteklediğini söyledi.
Hafter'in 4 Nisan’da Trablus’a saldırısında 3 gün içerisinde Trablus’u ele geçireceğini söylemesine rağmen başarısız olduğunu hatırlatan Kekilli, uluslararası aktörler ve Türkiye tarafından tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin (UMH) Trablus'u tüm gücüyle müdafaa etmeye çalıştığını ifade etti. Kekilli, "Hafter, ramazandan sonra Gıryan’daki ana karargahını bütün silah ve lojistiği bırakarak terk etmek zorunda kaldı. Bu Hafter açısından oldukça büyük bir hezimet." diye konuştu.
Kekilli, Hafter'in Trablus’taki etkinliğini ciddi ölçüde kaybettiğine değinerek, "Hafter'le birlikte hareket eden Kani Taburu hala Trablus’un içine yönelik saldırılarını sürdürüyor ama Trablus’taki meşru aktörler Tarhuna halkıyla illegal Kani birliklerinin tasfiye edilmesi için müzakere ediyor." ifadelerini kullandı.
Trablus’un düşmesinin kısa vadede olası görünmediğine işaret eden Kekilli, ülkede kara savunmasında üstünlüğün meşru güçlerde, hava saldırılarında ise Hafter’e bağlı güçlerde olduğunun altını çizdi. Kekilli, şöyle devam etti:
"Hafter güçlerinin Çin yapımı insansız hava araçlarına (İHA) sahip olduğu, İHA'ların bir kalkışta 12 bomba bırakabildiği ve havada uzun süre kalabildiği biliniyor. Dolayısıyla Hafter’in askeri üssünden havalanarak İHA’ların Trablus'un üzerinde sürekli uçtuğu, sahadaki kaynaklarımızdan edindiğimiz bilgiler arasında. Bu durum, kara üstünlüğü kendilerinde olmasına rağmen Trablus’taki meşru hükümeti endişelendiriyor."
Kekilli, UMH'nin Hafter'in İHA'larını yok edecek hava savunma sistemlerinden yoksun olduğuna değindi.
Hafter'in Trablus’a yönelik bir kara saldırısına hazırlandığı yönünde genel kanaat olduğunu belirten Kekilli, "Olası bir kara saldırısı için Hafter'in Sudan ve Mısır’dan yaklaşık bin paralı asker temin ettiği yönündeki bilgileri sahadaki kaynaklarımız teyit ediyor." şeklinde konuştu.
"Libya'da Türkiye'nin pozisyonunda değişiklik yok"
Kekilli, Libya devriminin başından bu yana Türkiye'nin pozisyonunda bir değişiklik olmadığını vurgulayarak, "Türkiye her zaman Libya halkının ve halkı temsil eden meşru aktörlerin yanında yer almıştır." dedi.Türkiye'nin 2011’de Libya halkını temsil eden Geçiş Konseyi’nin, 2012’de ise seçimle iktidara gelen Milli Genel Kongre’nin yanında yer aldığını hatırlatan Kekilli, 2014’te de çatışmaların sona ermesi için Libya’da tüm taraflara çağrıda bulunulduğunu ifade etti.
Kekilli, ayrıca, Ankara'nın 2014'ün sonunda Birleşmiş Milletler (BM) kolaylaştırıcılığında başlayan müzakerelerde tüm taraflara müzakerelere katılma çağrısında bulunduğuna dikkati çekerek, "Türkiye, 2015’in sonunda bu müzakereler sonunda ortaya çıkan Libya Siyasi Anlaşması'nı desteklemiştir ve anlaşmadan doğan Başkanlık Konseyi’ni bütün küresel aktörlerle birlikte tanımıştır." dedi.
Roma’da 2015’in sonundaki konferansta Libya Siyasi Anlaşması ve Başkanlık Konseyinin bütün küresel aktörler ve Türkiye tarafından tanındığını hatırlatan Kekilli, "BM Güvenlik Konseyi de aldığı bir kararla Başkanlık Konseyi’ni Libya’da geçiş sürecini yönetmesi için yetkilendirdi ve bu kararı ortadan kaldıracak herhangi bir karar da alınmadı." diye konuştu.
"Uluslararası aktörler ikircikli tutum sergiliyor"
Kekilli, uluslararası aktörlerin Libya'da Başkanlık Konseyi ve ona bağlı UMH'yi resmi olarak tanımalarına rağmen ikircikli tutum sergilediğini de savunarak, şu değerlendirmelerde bulundu:"Türkiye bütün dünyayla birlikte alınan karardaki pozisyonunu değiştirmedi. Ancak burada pozisyon değiştirenler illegal bir biçimde bir darbe sürecine öncülük eden, Hafter'in Bingazi, Cufra ve güneydeki operasyonlarına sessiz kalan ve Hafter Trablus'a girmek istediğinde BM Güvenlik Kurulunu kitleyen, Hafter'e uluslararası silah ambargosuna rağmen silah yardımı yapanlardır. Pozisyon değiştirenler 2015 yılında varılan mutabakatı çiğnedi. Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Fransa ve ABD kendi sözlü ve yazılı onaylarına rağmen illegal darbeci Hafter'i destekliyor."
[AA, 26 Temmuz 2019]