SETA > Yorum |

Libya Olayları Sonrası Amerika

Libya'da Amerikan büyükelçisinin öldürülmesiyle sonuçlanan olayların sonrasında herkes yaşananların Amerika'nın iç ve dış politikasında yaratabileceği muhtemel etkileri tartışıyor.

Olayın meydana geliş şekli ve zamanlaması Obama yönetiminin özelde Libya, genelde de Arap Baharı ile başlayan halk hareketlerine karşı tavrını ne şekilde etkileyecek, önümüzdeki günlerde olayın detaylarının ortaya çıkması ile daha iyi göreceğiz, ancak mesele şimdiden iç politika ve seçim kampanyaları arasında büyük bir kavgaya sebep olmuş durumda. Öncelikle 33 sene sonra bir Amerikan büyükelçisinin öldürülmesi ve olayın basına yansıyış şekli Amerika'da seçimlere 50 gün kala seçim gündemini uzun süre sonra yaşanan ekonomik problemlerden ulusal güvenlik meselelerine çevirmiş durumda. Her ne kadar Cumhuriyetçi aday Romney'nin acele yapılmış eleştirileri Amerikan kamuoyundan ve hatta Cumhuriyetçi Parti'den pek de olumlu olmayan tepkiler almış olsa da kampanyalar, son üç gündür gece gündüz Ortadoğu'daki başka ülkelere de sıçrayan gösteriler üzerinde duruyor. Özellikle tek dönem başkanlık yapabilmiş Demokrat bir başkan olan Carter ile Obama arasında paralellikler bulmayı önemli bir kampanya aracı kabul eden kimi Cumhuriyetçiler için bu durum, önümüzdeki günlerde gündeme getirilebilecek önemli bir seçim malzemesi. 1980 seçimlerinden de ekonomi öncelikli mesele olmasına rağmen birçokları açısından Carter'ın Tahran'daki büyükelçilikteki rehine krizi ve Kabil'deki büyükelçinin kaçırılması olaylarında etkili bir liderlik gösterememesi, seçmenlerin oy veriş biçimini etkileyen unsurlar arasında yer almıştı. Bu sebeple Cumhuriyetçi yorumcular olayların hemen sonrasında sık sık Carter dönemine atıfta bulunmaya ve Obama'nın sergilediğini öne sürdükleri zayıf liderliği eleştirmeye başladılar. Romney kampanyası, olayların başlamasının hemen ardından özellikle Kahire'deki büyükelçiliğin yaptığı açıklamayı hedefe alarak Obama yönetimini saldırganlardan yana tavır alırmışçasına davranmakta olduğu eleştirisini kamuoyunda dillendirmeye başlamıştı. Bu eleştiriler sonrasında hem Obama hem de Clinton'ın açıklamaya karşı aldığı mesafe belirli bir kafa karışıklığını da beraberinde getirdi. Ayrıca olayların meydana geldiği anda Kahire büyükelçiliğinden atılıp sonra silinen tweet'ler ve Libya'daki olaylar hakkında dışişleri bakanlığının yaptığı ilk açıklamalarda sadece bir kişinin öldüğüne dair verdiği haberler de dışişlerindeki bilgi akışı ve sosyal medya işleyişi konuşunda daha özel eleştirilerin de gündeme gelmesine sebep oldu. 11 Eylül'ün onbirinci yıldönümünde adaylar kampanyalara ara vermişken yaşanan bu gelişmeler sonrasında Romney kampanyasının eleştiriye hemen başlamış olmasının yarattığı tepkiye rağmen Cumhuriyetçilerin bir sonraki gün eleştirilerini sürdürmeye devam etmesi, meselenin artık resmen bir seçim konusu olduğu fikrini uyandırdı. Bu arada özellikle Libya'da yaşanan olaylar sonrası başlayan büyükelçiliklerin ve diplomatik kesimin korunmasında yaşanan zaaflara yönelik tartışmalar Cumhuriyetçi Parti'nin Obama'nın ulusal güvenlik politikalarına yaptığı en önemli eleştiriler arasında yer alan savunma bütçesinde yapılacak kesintileri de yeniden gündeme getirdi. Şimdiden bazı yorumcular, olayların Amerika'nın verdiği zayıf görüntüden kaynaklandığını öne sürmeye başladı. Olayın vuku bulmasının ardından bir anda sosyal medyada yayılan fotoğraflar ve medyanın meseleye eğilme biçiminin kamuoyunda dış politika konusunda ortaya çıkaracağı etki de bir başka merak konusu. Amerikan askerî ve diplomatik personelinin daha önceki yıllarda maruz kaldığı bu tip bazı olaylardan sonra dış politikada önemli kırılmalar gerçekleşmişti. Büyükelçinin son anlarının fotoğraflarının Amerikan kamuoyunda Somali'de 1993 yılında yaşanan ve Amerika'nın bölgeyi terk etmesine neden olan olaylardan sonraki kadar olmasa da bazı ciddi etkileri olabileceği bu aralar sıklıkla konuşuluyor. Obama ve yönetiminin olayların başından bu yana izlediği oldukça temkinli çizginin bir noktada son bulup bulmayacağı da bu cümlede tartışılan hususlar arasında. Zira Libya olayları sonrası Amerika'nın dış politikasında meydana gelecek bir revizyon Amerika'nın genelde Arap Baharı özelde de Suriye'de yaşanan olaylara karşı tepkisini şekillendirmede önemli bir rol oynayacak. Muhafazakâr bazı grupların Arap Baharı'na yaklaşımındaki olumsuz fikirlerini bir söyleşide Romney, Arap Baharı'nın 'Arap kışı'na dönüştüğü ve Amerika'nın bölgedeki güvenlik ve çıkarlarını tehdit etmeye başladığı sözleriyle dillendirmişti. Bundan sonraki dönemde özellikle de seçimler sonrasında şekillenecek Amerikan dış politikasında mesele Arap Baharı'na karşı oluşacak bir tavrı beraberinde getirme riski de taşıyor. Özellikle Suriye'deki olaylar dikkate alındığına bu tip bir tepkinin Esed rejimine olan uluslararası baskıyı da önemli bir şekilde etkileme tehlikesi de göz önünde bulundurulması gerekiyor.

Zaman (15.09.2012)

İlgili Yazılar
Hassas Bir Süreç
Yorum
Hassas Bir Süreç

Aralık 2024