Bu analizde Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)-Suudi Arabistan ekseninin Ortadoğu’daki demokratik halk hareketlerine özellikle Libya’daki meşru hükümete karşı izledikleri darbeci siyaset ele alınmaktadır. 2011’de Tunus ve Mısır devrimleriyle başlayan ve Arap Baharı olarak nitelendirilen Ortadoğu’da “demokratikleşme süreci”nin asıl taşıyıcılarının başında Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) hareketi gelmiştir. Libya’da Kaddafi rejiminin yıkılmasından sonrası dış aktörlerin müdahalesi dolayısıyla ülkede siyasi istikrarsızlık ortaya çıkmıştır. Otoriteryen ve despotik yönetim anlayışına dayalı eski bölgesel düzenin devamını savunan BAE ve Suudi Arabistan Ortadoğu’daki demokratikleşme hareketleri karşıtı revizyonist ve müdahaleci bir dış politika yürütmektedir. Veliaht prensler Muhammed bin Zayed ve Muhammed bin Selman’ın yönetime gelmeleriyle birlikte yayılmacı ve irredentist bölgesel siyaset izlemeye başlayan bu iki petrol zengini ülke Libya sahasında Hafter’e her türlü desteği sağlayan aktörlerdir.
Bugün Hafter’in yürüttüğü operasyonlar sonucu Libya iç savaşı küresel ölçekte ses getiren bir krize dönüşmüştür. Birleşmiş Milletler dahil uluslararası kamuoyunun meşru kabul ettiği Ulusal Mutabakat Hükümetini sadece Türkiye ve Katar gibi birkaç devlet desteklerken BAE, Suudi Arabistan, Mısır, Fransa ve Rusya gibi bölgesel ve küresel güçler gayrimeşru aktör olan Hafter’in yanındadırlar. BAE ve Suudi Arabistan’ın veliahtları Libya Siyasi Anlaşması’nın meşruiyetini yitirmekte olduğu bu dönemde Doğu Akdeniz’de yer altı kaynakları bakımından zengin ve stratejik konumu etkin bir meşru Libya hükümeti yerine tek adam despotizmine dayalı bir askeri otorite için sınırsız destek vermektedir.
Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da demokratik yönetimlerin artması durumu BAE ve Suudi Arabistan rejimleri için ciddi bir tehdit ortamının oluşmasına neden olacaktır. Libya iç savaşında da pek çok uluslararası hukuk kuralını ve insan hakları ilkesini ihlal eden bu iki devlet gayrimeşru siyasetlerine kılıf olarak ileri sürdükleri Müslüman Kardeşler başta olmak üzere “radikal” İslami gruplarla mücadeleyi ön plana çıkarmaktadır. Onlar için Hafter bu mücadelelerinde güvenilir bir ortaktır..