Artık Macron'un iktidarda kalması imkansıza yakın. Merkel zaten gidiyor. Brexit oylaması sonrası May hükümeti bile düşebilir. Her yerde aşırı sağ ve sol tepkisel oylarla yükselirken Avrupa'nın başkentlerini istikrarsızlık bekliyor. İngiltere kimseyi şaşırtmadı. Zaten hepimiz bekliyorduk. Ancak Fransa ve Almanya Avrupa'nın motoruydu. AB siyasetini en fazla önemseyen iki ülke... Geleceklerini AB'ye bağladıkları için çok fazla alternatif planları da yok. Ne yapacaklarını bildikleri de yok. Şimdiye kadar alıştıkları ve çok faydalandıkları dünya sistemi çöküyor. Kendi başlarının çaresine bakmak zorundalar. Ama ne dış ne iç siyasetleri buna imkân verecek nitelikte değil. Amerika'nın kuyruğunda gitmenin sınırları bitti. Toparlanıp güvenlik ve dış politikaya yatırım yapmak lazım. Ancak iç karmaşalar bu haldeyken ikisi de hiçbir alana yeni yatırımlara girişemez. Fransa'da Macron'un iktidara gelmesiyle yalancı bir bahar yaşanmıştı. Aşırı sağ yerine küreselci bir ismin gelmesi AB'yi kurtaracak sandılar. Halbuki Macron kendisi de tepkiselliğin doğurduğu bir isimdi. Siyasette yeni bir hava doğurup Fransa'daki tepkileri dikkate almak yerine son gaz Merkel çizgisine yerleşti. İşte o gün kendi kaderini mühürlemiş oldu. Bundan sonra ancak zaman kazanır. Ama ne kadar direnebileceğini göreceğiz. Kemer sıkma politikası çöktü bile. Bu taviz yenilerini getirecektir. Göstericiler sonuç alabildiklerini gördüler. Bundan böyle hep daha fazlasını talep edecekler. Macron butalepleri karşılasa da talepler bitmeyecek. Kellesini alana kadar devam edecekler. Öyledir. İktidar çökmeye başladı mı karşı tarafın ne isteğinin bir anlamı kalmaz. Tepkinin sebepleri ikinci plana itilir. Başarı şehvet getirir. Sınır tanımaz. Macron için acıklı bir durum. Ama seçildiği günlerdeki küstahlığına saysın. Bir sohbet esnasında etrafına şirin görünmek için Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sataşmıştı. "Fransa Cumhurbaşkanı olmak zor iş. Toplantılarda Erdoğan'a katlanmak zorundayım" demişti. Allah büyük. Kendisine halkı bile iki yıl katlanamadı. Halbuki Erdoğan 16 yıldır burada. Seçim üstüne seçim kazandı. Senin gibi küreselcilere yaranmak adına halkını terk etmedi. Boyun eğmek yerine yerli ve milli siyaseti yarattı. Ancak bunu yaparken Batılılar gibi dışlayıcı bir milliyetçilik ve yabancı düşmanlığına da savrulmadı. Kapsayıcı bir dil kurdu. 3 buçuk milyon mülteciye rağmen bunu başardı. Bir bakın şöyle. Kimler geldi? Kimler geçti? Sen de onlardan biri olacaksın. Erdoğan'la toplantıya katılmak senin sicilindeki tek başarı olarak bile kalabilir. Torunlarına anlatırsın. Merkel bu şansa daha uzun süre sahip olanlardandı. Şimdi o da gidiyor. Hristiyan demokratlar parti içinde lider değişimiyle dinamizm yaratma peşinde. Ancak bu da çok başarılı olacak gibi değil. Fransa içine doğru çökerken Almanya aşırı sağcılara teslim olma yolunda uygun adım gidiyor. Biz mi? Biz sizin halinizi seyrediyoruz.
[Sabah, 9 Aralık 2018].