Arap Baharı’yla birlikte Kuzey Afrika ve Ortadoğu coğrafyasında yaşanan gelişmeler, laiklik tartışmalarını da beraberinde getirdi. Arap dünyasında, demokrasi zemininde laikliğin uygulanıp uygulanamayacağı halen cevabı aranan güncel sorular arasında yer alıyor. Türkiye’de de hali hazırda tartışılan bu konu hakkında SETA Dış Politika Direktörü Talip Küçükcan NTV canlı yayınında değerlendirmelerde bulundu.
Laikliğin tek bir tanımlaması ve uygulaması olmadığını belirten Küçükcan, “Arap gözüyle laikliğe baktığımızda, onların en çok gördükleri yakın coğrafyalarındaki laiklik uygulamaları. Arapların Anglosakson laiklik anlayışı ve uygulamalarıyla pek fazla ünsiyetleri ve yakınlıkları olmadı. Ama en yakınlarında kimi gördüler Tunus’ta; Fransız tipi laikliği gördüler. Cezayir’de kimi gördüler; benzer bir şekilde katı bir laikliği gördüler. Türkiye’de özellikle 1950’li, 60’lı yıllardan 80’lere kadar çok katı bir laiklik gördüler. Dolayısıyla, Arap dünyası Anglosakson tipi bir laiklik görmüş olsaydı, böyle bir laiklik anlayışı çok daha sıcak karşılanabilirdi. Ama özellikle Anti-clerical, zaman zaman din karşıtı, din özgürlüklerini yasaklayan bir laiklik anlayışı söz konusu olduğunda, Araplardan ve İslam dünyasından böyle bir laikliği hemen kucaklaması beklenemez.” değerlendirmesinde bulundu.
Fransa’da burka, başörtüsü veya diğer dini sembollere karşı ciddi bir mesafe konulduğunu hatırlatan Küçükcan, bu uygulamaların Arap dünyasında lanse edilirken abartıldığını, zaman zaman altı kalın çizgilerle çizilerek İslam karşıtlığı üzerinden transfer edildiğini hatırlatarak, bu türden uygulamaları Arap dünyasının benimsemesinin zor olduğunu ve dolayısıyla bu içerikte bir laiklik anlayışına mesafeli olacaklarını değerlendirdi.
Arap dünyasına laiklik anlatılırken hak ve hürriyetler, çoğulculuk, din, vicdan ve ibadet özgürlükleri gibi daha farklı kavramlar üzerinden gidilebileceğine dikkat çeken Küçükcan, Arap dünyasının buna yabancı olmadığını hatırlattı. Mısır’da 10 milyona yakın Kıpti’nin yaşadığını belirten Küçükcan, Mısır’ın gayrimüslimlerle tecrübesinin Türkiye’den daha zengin olduğunu, yine bir başka bölge ülkesi Lübnan’ın neredeyse Ortadoğu’nun tüm din ve mezheplerini barındırdığını ve dolayısıyla Ortadoğu’nun çoğulculuğa çok yatkın ve çoğulculuğu içinde barındıran bir bölge olduğunun altını çizdi. Küçükcan, siyasal altyapı ve kurumlarının oluşturulması durumunda, Arap dünyasının laikliğe hazırlıklı olduğunu, böyle bir tecrübe ve geleneğin Arap dünyasında var olduğunu yorumladı.