SETA > Köşe Yazıları |
Tarzınıza da Hayatınıza da

Tarzınıza da Hayatınıza da...

Nankörler çünkü ülkenin son 15 yılda yaşadığı demokratik dönüşümü görmeden baskı altında olduklarını iddia ediyorlar. Tıpkı 15 Temmuz'da tıpkı 15 Temmuz'da kendilerini de kurtaran vatan nöbetlerinin ülkeyi otoriterleştirdiğini iddia ettikleri gibi.

Ülkemiz, farklı terör örgütlerinin çok boyutlu saldırısı altında.

Uluslararası destek alan terör örgütleri düzenledikleri saldırılarla ülkemizdeki siyasi istikrarı ve toplumsal barışı hedef alıyor.

Terörün amacı belli; topluma diz çöktürmek, ekonomiyi baltalamak, siyaseti tıkamak.

Ancak çok çok şükür terör hedefine ulaşamıyor.

Toplumda en ufak bir çözülme ve yılgınlık emaresi yok.

Farklı kesimlerden hemen herkes terörün toplumsal huzuru bozmak istediğini anlamış durumda.

Ona göre tepki veriyor ve terörün hedefine ulaşmasını kolaylaştıracak tepkilerden kaçınıyor.

Ekonomi belki sarsılıyor ama yıkılmıyor.

Kriz tellallarına rağmen Türkiye'nin ekonomik göstergeleri iyi.

Ülkemiz hala yabancı yatırımcı çekebiliyor.

Hepsinden önemlisi, ekonomik hayat tüm canlılığı ile devam ediyor.

İşsiz kalan da yok, iflas eden de.

Siyaset de hazırlıklı ve dayanıklı.

Kimsenin aklına en ufak bir siyasi kriz şüphesi gelmiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi liderliği, hükümetin yönetim kapasitesi ve muhalefet partisi MHP'nin desteği ile siyaset terör belasından etkilenmiyor.

Hatta terör saldırıları ve Kuzey Suriye'de devam eden Fırat Kalkanı Operasyonu devam ederken, meclis hız kesmeden anayasa değişikliğini müzakere ediyor.

Adeta işgal kuvvetleri Polatlı'ya gelmişken çalışmasına devam eden Birinci Meclis gibi çalışmaya devam ediyor.

Tüm bunlara rağmen azgın bir azınlık boş durmuyor.

Şımarıklar, hayattan kopuklar, nankörler...

Bunlar hakaret ifadeleri değil durum tespiti.

Şımarıklar çünkü ülkemiz beka mücadelesi verirken hayat tarzı paranoyası yaşıyorlar.

Tıpkı 15 Temmuz'da millet tankların önüne siper olurken bankamatik kuyruğuna girdikleri gibi.

Hayattan kopuklar çünkü insanların bire bir tecrübe ettikleri toplumsal barışa ve huzura rağmen bunların anlattıkları hayat tarzı masallarına inanacaklarını zannediyorlar.

Tıpkı 15 Temmuz meydanları dolduran milyonların kendilerinin "evinizden çıkmayın" çağrılarına itibar edeceklerini zannettikleri gibi.

Nankörler çünkü ülkenin son 15 yılda yaşadığı demokratik dönüşümü görmeden baskı altında olduklarını iddia ediyorlar.

Tıpkı 15 Temmuz'da tıpkı 15 Temmuz'da kendilerini de kurtaran vatan nöbetlerinin ülkeyi otoriterleştirdiğini iddia ettikleri gibi.

Sizden de, hayatınızdan da, tarzınızdan da, azgın şımarıklığınızdan da gına geldi.

Memlekete bir hayrınız yok bari mızmızlık yapıp kafamızı ağrıtmayın!

HDP'NİN STEPNESİ

Uzun süredir CHP'yi HDP'ye yaklaşmakla eleştirdik.

Eleştirilerimizin nedeni CHP düşmanlığı değildi. CHP ile HDP'nin milli irade karşıtı blok kurduğu, "beraber iyi salladık"larını söylediği, HDP'nin mitinglerine CHP teşkilatlarından otobüs kaldırıldığı bir vasatta ne gördüysek onu söyledik.

Şimdi CHP'den özür dileme vakti.

Bugün anlaşılıyor ki CHP'ye haksızlık yapmışız.

CHP, HDP'lileşmemiş başlı başına HDP olmuş veya çok sevdikleri kavramla söylersek HDP'nin stepnesi yani yedek lastiği olmuş.

Dokunulmazlıkların kaldırılması ile HDP milletvekilleri birer birer teröre yardım ve yataklık suçundan tutuklanınca onların bıraktığı boşluğu CHP dolduruyor.

Kahve kahve dolaşıp halkı kin ve düşmanlığa sevk eden, kışkırtma tohumları eken militanlara "laikliği savunan gençler" diyerek sahip çıkıyor.

Tıpkı hendek kazan teröristlere "hendeklerdeki arkadaşlar" dediği gibi.

Daha önce canlı bombaları üniversite öğrencisi ilan edip sözde eğitim hakkı eylemlerine destek verdikleri gibi.

Biz özrümüzü dileyelim gerisini de kendini Atatürkçü ve sosyal demokrat olarak tanımlayan CHP seçmenine bırakalım.

Bu CHP tablosu onların içine siniyorsa bize özür dilemek düşer.

[Takvim, 6 Ocak 2016].