Kelimenin tam anlamıyla bugün büyük gün. Yaklaşık bir asırlık bir hasret bitiyor. Ayasofya, müminlerin bayramı olan cuma günü ibadete açılıyor. Şimdi küçük yavruların, uzun bir aradan sonra, uzak diyarlardan çıkıp gelen annelerinin boynuna sarıldığı gibi müminler Ayasofya'ya koşup gidecekler. Şüphesiz; secdeler gözyaşlarıyla ıslanacak. Herkes farklı bir koku, farklı bir lezzet alacak. Herkes kabınca bir hâl yaşayacak. Yaşananlar dile gelemeyecek kadar güzel olacak…
Bugüne, İstanbul'un yeniden fethi demek doğru olmaz! Çünkü İstanbul düşmandan kurtarılmadı. İstanbul zaten özgür, hür, temiz Müslümanlarındı. Türkiye'nin zihnini işgal eden, aşağılık kompleksi ve Batı hayranlığı yüzünden, Ayasofya ibadete kapalıydı. Dolayısıyla bugün, sadece Ayasofya'nın ibadete açıldığı gün değil, aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde, zihni işgalden kurtuluş günüdür.
Zihni işgalden kurtuluşun, düşman işgalinden kurtuluş kadar büyük anlam ve sonuçları vardır. Nasıl ki İstanbul'un 1453'teki fethi ve Ayasofya'nın Cami olması, dünya ve Türk tarihinde çok önemli bir dönüm noktası olduysa, bugün de Ayasofya'nın tekrar ibadete açılması çok önemli bir dönüm noktasıdır. Bu kutlu kararın Türkiye'nin küresel ve bölgesel konjonktürde etkinliğinin arttığı günlere denk gelmesi tesadüf değildir. Türkiye, Koronavirüsü ile mücadele sürecinde, tüm dünyanın ittifakla en başarılı olarak andığı ülkelerden birisi oldu. Diğer yandan ise Suriye'de, Libya'da, Kuzey Irak'ta Doğu Akdeniz'de kendi milli çıkarları ve güvenliği için sınır ötesi hareketler gerçekleştiriyor. Milli güvenliğini ve çıkarlarını gözetmek için dört beş farklı cephede mücadele sürdüremeyen bir ülke, dünyadan gelebilecek olası tepkilere aldırmadan kendi zihin işgalini sonlandırıp Ayasofya'ya tekrar müminler ile buluşturamazdı. İnsan hayatına mukaddes bilip, insan sağlığını önemsemeyen; yeterli sağlık hizmetleri üretemeyen; her insanın sağlık hizmetine ücretsiz erişimini hedef olarak benimsemeyen bir ülke, emin olun diğer alanlarda da başarılı olamazdı!
Bugün, Ayasofya'yı yeniden cami yapan ve Müslümanlar ile Ayasofya'yı kavuşturan faktörler, aynı anda dört beş cephede sınır ötesi harekât yapmamızı ve Koronavirüs sürecinde en başarılı ülkelerden biri olmamızı mümkün kılan faktörlerdir. Tam da bu nedenle Ayasofya'nın tekrar ibadete açılması, 1453'te İstanbul'un fethedilip Ayasofya'nın kutlu ve temiz bir mabet olması kadar büyük sonuçlar doğuracaktır.
Ne mutlu bize, tüm bunlara şahit oluyoruz. Ne mutlu bize, tüm yaşananların karınca kararınca bir parçası oluyoruz. Ne mutlu bize, tüm bunlar yaşanırken uzaktan ve hatta belki de öfkeyle izleyenlerden değil, eliyle, diliyle, aklıyla, gönlüyle, düşüncesiyle doğru yerde olanlardanız.
Seni çok özlemiştik Ayasofya iyi ki kavuştuk.
[Takvim, 24 Temmuz 2020].