Petrol fiyatları son dönemde baş aşağı giderken, üretici ülkelerin stresi de giderek artıyor. Siyasi gerginliklerin ve savaşların hüküm sürdüğü petrol yatağı Ortadoğu için de, malum bu böyle. Nitekim 2015 verilerine göre bölgedeki tüm üretici ülkeler, petrol bağlamındaki mali başabaş noktalarının altına epeyce inmiş durumda. Bu ise, söz konusu ekonomilerin bütçelerini çeşitli derecelerde vururken, bir yandan da ne büyüklükte mali tamponları olduğunu ve dolayısıyla ne kadar süre dayanabileceklerini sorgulatıyor.
Bu anlamda BAE, Kuveyt ve Katar gibi Körfez ülkelerini nispeten rahat bir gelecek beklerken, Irak, Cezayir, Bahreyn ve Libya gibi oyuncuların dayanak ve vakitleri az. Örneğin; Irak'ta bütçe dengesinin hızla zedelendiği dikkat çekiyor. Ülkede açığın finansmanı için geçtiğimiz yıl devlet bankalarından destek alınsa ve önlemler artırılsa da, olay sürdürülebilir bir zeminde ilerlemiyor. Bütçe açığının GSYH'ye oranı sadece son birkaç yıl içinde çift hanelere tırmanan Irak'a, bu resimde, yukarıda da adını geçirdiğim Libya, Bahreyn ve Cezayir gibi petrol üreticileri de eşlik ediyor.
Cari işlemler hesapları da henüz birkaç sene önceye kadar dengeye yakın olan ya da fazla veren söz konusu ülkeler, bugün ciddi açıklar müşahede ediyor. Bu ekonomiler arasında da, özellikle Libya'nın sert olumsuzluklar yaşadığı, veriler dâhilinde bir çırpıda görülüyor. Bu noktada, ülkedeki kaosun bunu tetiklediği de pek tabii ortada.
Öte yandan S. Arabistan'ın durumu ise, bazı zengin komşuları kadar rahat değil. Geçenlerde 2015 bütçe açığını rekor seviyede açıklayan Krallığın, milli gelirin %15'i kadar açık verdiği anlaşılıyor ki, bu o diyarlarda alışıldık bir durum değil. Şimdilik rezervlerine sığınan ülkenin hayatını bu halde idame ettirmesi ise, hesaplara göre bir elin parmağını geçmeyecek seneler kadar kısa olabilir.
YAPTIRIMLAR KALKMAK ÜZERE
Dolayısıyla S. Arabistan'ın bir yandan ekonomisini çeşitlendirici reformlara diğer yandan da bütçe ayarlamalarına gitmesi şart. Üstelik bir yandan da, bölgedeki menfaatlerini korumak için çaba harcamak ve bu yolda özellikle İran ile mücadele etmek gibi bir derdi varken… S. Arabistan'ın mücadelesi, eli kulağında olan yeni İran dönemi kapsamında bakıldığında, daha da zor bir görünüme bürünüyor. Nükleer anlaşma gereği işleyen süreç, İran'a uygulanan yaptırımları önümüzdeki günlerde kaldıracak. Böylece ülke, hasret çektiği petrol pazarlarına yeniden akmaya çalışacak.
Unutmadan; bahsettiğim ilgili ekonomik göstergelerde Ortadoğu'da nispeten az hırpalanma sergileyen petrolcüler arasında İran'ın olduğunu da ekleyeyim. Petrol şanslısı ülkenin, küresel fiyatları ne derece etkilemeye devam edeceği ise, pazarlara ne kadar hızlı girebileceğine bağlı olacak.
Son OPEC toplantısına dair Aralık ayında bu köşede kaleme aldığım “Ne Olacak Bu Petrolün Hali?” başlıklı yazıda, S. Arabistan'ın söz konusu İran etkisinden irrite olduğunu ve arz kesintisine yanaşmadığını uzun uzun anlatmıştım. Geçen hafta Krallığın, Avrupa'ya sattığı petrolün fiyatında indirime gittiği haberleri de, bu kapsamda İran'ı da hedef alan bir rekabeti andırıyor gibi...
KİM KAÇA ÜRETİYOR?
Üstüne üstlük, daha önce de belirttiğim üzere petrol ihracatçıları için küçük de olsa bir ümit olarak orada bir köşede duran OPEC bağlamında da, işler giderek zorlaşıyor. Bildiğiniz gibi kartelde başı çeken S. Arabistan ile birkaç zengin arkadaşı, Venezuela, Nijerya, Libya gibi ülkeler can çekişse de kota meselesine sıcak bakmıyor. Bu noktada aslında, yeni fiyatları test ederken kendi tuzlarının maliyetler açısından daha kuru olduğunu söylemeyi ihmal etmeyeyim.
Nitekim özellikle Kuveyt, BAE, S. Arabistan gibi üreticilerde varil başı 10 doların hemen altı ve üstü ortalama üretim maliyetleri görülürken, Libya, Venezuela ve Cezayir'de bu rakamlar en az ikiye katlanıyor. Nijerya deseniz, maliyet 30 doların üzerinde. Dolayısıyla fiyatların, üreticileri maliyetler üzerinden vurma seviyeleri de farklılıklar sergiliyor.
OPEC'İN TANSİYONU
Yeniden konuya bağlayacak olursam; S. Arabistan ve diğer kota karşıtı ülkelerin canı böyle istemeye devam ettikçe, işlevinden giderek uzaklaşan OPEC içinde gerilimin artması da muhtemel. S. Arabistan'ın petroldeki gidişattan canı epeyce yanarsa bir kırılma yaşanabileceği ihtimali de, şimdi daha bir flu… Nitekim dışarıda ABD petrolü ve Rusya'yla didişen petrol devi, son günlerde İran ile çıkan tansiyon sonrası da siyah altın sahiplerinin umutlarını solduruyor. Zira son dönemde OPEC içinde zaten bir işbirliği sergilemeye yanaşmayan ikilinin, bundan böyle bir de hepten karşı karşıya gelme ihtimali var. Bu iki aktörün inatlaşması ise, köprüdeki diğer bazı oyuncuları suya düşürme riski taşıyor.
Ve sonuç olarak Ortadoğu ve OPEC bağlamındaki gelişmeler gösteriyor ki; petrolün gidişatı arkasında, ekonomiye girişin ilk konularından olan arz-talep dengesinin yanı sıra, bir de grafiklere dökülemeyecek karmaşıklıktaki jeopolitik dengeler yatıyor.
[Yeni Şafak, 15 Ocak 2016]