SETA > Yorum |
Piyasaların Tercihi Erken Seçim mi Koalisyon mu

Piyasaların Tercihi Erken Seçim mi Koalisyon mu?

Kısa süreli olsa da sanki bir koalisyon kurulacağına dair bir hava oluşmuşsa da, 7 Haziran sonrasında ortaya çıkan tabloyla bir hükümet kurulmayacağı piyasalar tarafından satın alınmış durumda.

7 Haziran sonrasının baÅŸlıca gündem maddesi olan “erken seçim mi koalisyon mu” sorusu halen cevap bulabilmiÅŸ deÄŸil. Koalisyon konusundaki çıkmaz sokaklar, koalisyon olasılığının karşısına erken seçimi daha güçlü bir seçenek olarak öne çıkardı.

Çünkü siyasi partilerin hem seçim öncesi vaatleri hem de siyasete bakış açıları birbirinden o kadar farklı ki, bu durum koalisyon hükümetinin kurulması seçeneÄŸini zorlaÅŸtırıyor. Zaten Türkiye ÅŸartlarında koalisyonun sorunlu ve maliyetli olduÄŸu da tecrübeyle sabit.

Tabi ki, temsil etme açısından ülkenin iki büyük partisi olan AK Parti ve CHP'nin bir araya gelerek koalisyon kurması önemli ve deÄŸerli. Bu iki siyasi partinin dış politikadan eÄŸitime, sosyal politikadan ekonomiye dair derin görüÅŸ ayrılıkları olmasa, rahatlıkla koalisyonun ülkeye siyasi istikrarı yeniden getireceÄŸini söyleyebiliriz. Ancak iki partinin politik ve ekonomik konularda yadsınamaz derin doku farklılıkları var.

Dolayısıyla, teknik meselelerde farklı bakış açıları ve politika önerileri olan, özelleÅŸtirme, kamu maliyesi, yabancı yatırımlar, nükleer enerji, üretim ve sosyal yardımlar konusunda artı ve eksi kadar birbirinden ayrılan AK Parti ve CHP bir araya gelebilir mi?

Bir de bu mesele yalnızca teknik deÄŸil. En temel konularda birbirinden farklı düÅŸünen ve seçim öncesi tartışmalara bakıldığında kutuplaÅŸmanın gittikçe de arttığı iki farklı siyasi partiden bahsediyoruz.

DiÄŸer yandan, ideolojik ve uç partilerin gittikçe güçlendiÄŸi ve ayrıştığı bir dönem yaşıyoruz. Bu dönemde koalisyon yapmak hem zor hem de merkez parti olarak kabul edilen AK Parti ve CHP için siyasi açıdan çok maliyetli. Koalisyon sonrası yapılacak bir seçimde, iki partinin de olumsuz etkilenme olasılığı çok yüksek.

Ayrıca, koalisyonun baÅŸka bir maliyeti daha var. Koalisyon kurma sürecinde geçen zaman kaybına bir de devam eden ve baÅŸlatılması planlanan projelere iki partinin farklı bakışı yüzünden ülke ekonomisinin ödediÄŸi bedeli de koalisyonunun maliyetine eklemek lazım.

Peki, bu dönemde erken seçimin ekonomik anlamda maliyeti yok mu?

Tabi ki var, ancak olası bir seçimle birlikte iddia edildiÄŸi gibi 2015 yılını kaybetsek bile 2015 sonrasını kazanabiliriz. Türkiye ekonomisi son yıllarda Gezi, 17-25 Aralık ve son dönemde ortaya çıkan kaotik süreçte neler kaybetmedi ki. Koalisyon olduÄŸu takdirde önümüzdeki yılları da siyasi istikrarsızlıkla geçireceÄŸimiz sır deÄŸil.

Dolayısıyla, erken seçimin maliyetiyle koalisyon yüzünden oluÅŸacak ekonomik istikrarsızlık, ertelenen yatırımlar, ÅŸu andaki mevcut durum ve ülkedeki kaotik sürecin sebep olacağı siyasi belirsizliÄŸin maliyeti karşılaÅŸtırılınca, erken seçimin daha az maliyetli olduÄŸu açıkça görülecektir.

SURUÇ KATLÄ°AMI SONRASI KOALÄ°SYON OLASILIÄžI DAHA DA AZALDI

Bir de koalisyon olasılığının piyasalar tarafından nasıl algılandığı konusu var. Kısa süreli olsa da sanki bir koalisyon kurulacağına dair bir hava oluÅŸmuÅŸsa da, 7 Haziran sonrasında ortaya çıkan tabloyla bir hükümet kurulmayacağı piyasalar tarafından satın alınmış durumda.

Piyasalar koalisyon olsa bile, bu koalisyon hükümetinin 4 yılı tamamlayamadan

yeniden seçim yapılacağına ve seçim sonrasında istikrar geleceÄŸine dair varsayımında bulunuyorlar. Aslında piyasalar uzun dönemi satın alırlar. Olası bir AK Parti-CHP koalisyonunun ne kadar süreceÄŸi konusunda sürekli sorulan sorunun cevabı açık olmadığı için de, bu koalisyon seçeneÄŸi istikrar ve piyasa aktörleri için olumsuz bir durum oluÅŸturuyor.

Hele Suruç katliamıyla baÅŸlayan ve devam eden olaylara bakıldığında, içinde bulunduÄŸumuz durumun koalisyon ile sürdürülmesi çok zor görülüyor.

Ayrıca, bölgede siyasi dengeler deÄŸiÅŸiyor, enerji koridorları yeniden çiziliyor, uyuyan enerji aktörleri sisteme dahil oluyor. Böyle bir dönemde, siyasi istikrara sahip güçlü bir Türkiye'nin denklemden dışlanamayacağı ortada.

Son dönemlerde, ülkede kaos oluÅŸturma ve politik belirsizliÄŸi artırma çabasının Türkiye'nin bölgedeki ekonomik ve siyasi gücünü zayıflatma hedefine hizmet ettiÄŸini anlamak için de kahin olmaya gerek yok.

[Yeni Åžafak, 27 Temmuz 2015]