Seçim kampanyaları son 19 güne girdi. Cumhur İttifakı da Millet İttifakı da 14 Mayıs seçimlerini kazanacağı özgüveniyle propaganda ve mitinglerini sürdürüyor. Anket şirketleri her iki ana ittifakın da "biz kazanacağız" söylemine uygun anketleri kamuoyu ile paylaşıyor. Bu da seçim yarışını daha iddialı ve gergin hale getiriyor. CHP çevrelerindeki "yeter artık" öfkesi ile "geliyoruz" umudu birbirine karışarak hesap sorma duygularını kabartıyor. Cumhur İttifakı çevresinde ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sahadaki enerjisi ile muhalefetin ülkenin güvenliğini ve bütünlüğünü tehlikeye atacağı kaygısı birleşiyor. Adayların miting sayısının artacağı önümüzdeki üç haftada duygusal temponun daha da yükselmesi beklenmeli. Vaatlerin, siyasi polemik ve suçlamaların tam bir patlama yaşaması kuvvetle olası.
***
Kendi seçmenini konsolide eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Millet İttifakı adayı Kılıçdaroğlu, kararsız seçmeni ikna etmenin yollarını ve söylemlerini arıyor. Erdoğan eser siyasetine ağırlık vererek her gün neredeyse üç, dört açılış ve temel atma töreninde konuşuyor. Bu mitinglerde icraatlarını anlatmak kalmıyor muhalefetin vizyonsuzluğunu ve ülkenin geleceğinin terör örgütlerine bırakılamayacağını vurguluyor. Kılıçdaroğlu videolarla yurtdışından para getireceğinden bahsederek İmamoğlu ve Yavaş üzerinden sağ seçmene ulaşmaya çabalıyor. Üzerinde ittifak edilen husus, 14 Mayıs seçimlerinin kaderini kararsız seçmenin belirleyeceği. İki adayın taraftarlarının seçim günü kendi yanlarında olmasını beklediği dip dalga işte bu kararsız seçmenin tercihiyle oluşacak. Peki kararsız denilen, aslında tercihini anketçilere açıklamayan, bu sessiz seçmenin kararı nasıl oluşacak? Bu belirleyici karar kimlik, ekonomi, güvenlik ve liderlik konuları etrafındaki kanaatlerin bir sentezi ile netleşecek. Seçim akşamından önce tam olarak kestirmemizin mümkün olmayacağı kararsız seçmen tercihi ülkemizin geleceği hakkında rasyonel bir tercih olacak. Anketçilerin ölçemediği oyun, yani tercihini sandıkta gösterecek sessiz seçmenin çoğunluğunun Erdoğan'ı destekleyeceğini tahmin ediyorum.***
2019 seçimlerinin aksine kimlik konuları ve ülkenin geleceğine dair kaygılar bu seçimlerde etkili olabilir. Kılıçdaroğlu'nun "Kürtlere terörist muamelesi yapılıyor" iddiası ve "Ben Alevi'yim" açıklaması zaten gündemde olan kimlik meselelerinin tartışıldığı ortamı genişletti. Muhtemelen Kılıçdaroğlu bu açıklamaları ile "Teröristlerle birliktesiniz" eleştirilerini karşılamayı ve İyi Partililerin sıklıkla ifade ettiği sağ seçmende kendisinin Alevi kimliğine yönelik çekinceyi ortadan kaldırmayı hedeflemiş olabilir. Ancak daha önce söylense belki Kılıçdaroğlu lehine çalışabilecek bu açıklamalar beklenen etkiyi oluşturmuyor. Hatta Kılıçdaroğlu'nun açtığı kimlik tartışması Cumhur İttifakı için yeni bir fırsat oluşturuyor. Cumhur İttifakı "ayrımcılık" suçlamasını sadece reddetmekle kalmıyor. Hem muhalefeti kimlik konularını kışkırtmak ile suçluyor hem de Kürt ve Alevi kimlik haklarını genişleten tarafın AK Parti iktidarı olduğunu vurguluyor.***
Bence Kılıçdaroğlu, PKK ve FETÖ'nün kendisine verdiği desteğin seçmen nezdindeki olumsuz etkisini küçümsüyor. Bu defa iki terör örgütünün muhalefete açık desteği Cumhur İttifakı'nın eleştirilerinin önüne geçiyor. Ayrımcılık içermeyen güvenlik kaygıları söylemi zannedilenin aksine etkili oluyor. HDP (YSP) desteğini kaybetmemek için terörle mücadelede sessizliğe bürünen ve kayyum uygulamasını kaldıracağını söyleyen Kılıçdaroğlu sessiz seçmenden ciddi bir tepki alabilir. Son sözüm seçim akşamına dair... Sandıklara, seçmenin oyuna sahip çıkmak partilerin ve adayların görevi. Ancak seçim gecesi netleşen milli iradeye iktidar ve muhalefet herkesin teslim olması da o kadar önemli. Ülkemizi istikrarsızlaştıracak her türlü antidemokratik eylem milletimiz tarafından cezalandırılır.[Sabah, 25 Nisan 2023].