İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin yenilenme kararı ile birlikte hummalı bir seçim gündemi başladı. 43 günlük kampanya maratonunda iki ittifakın adayları B. Yıldırım ve E. İmamoğlu arasında kıyasıya bir yarış başladı. Her türlü söylem, taktik ve polemik seferber edilecek. Adaylar için kendi seçmenini tekrardan motive etmek birinci öncelik. Önceki seçime katılmayan 1,7 milyon seçmeni sandığa götürmek ve geçersiz oyları azaltmak 23 Haziran'da başarı için diğer kritik hususlar. Kürt seçmen ve Saadet Partisi'nin oyları da adayların yakın takibinde olacak. Karşı ittifakın seçmeninden oy alma gayreti ise zorlu ama kaçınılmaz bir çaba durumunda.
***
Bütün parti liderlerinin İstanbul'da kamp kurması kuvvetle muhtemel. Başkan Erdoğan da Bahçeli de, Kılıçdaroğlu da sahada olacak. Elbette, 23 Haziran seçimleri yerel bir seçim ve sadece İstanbul Büyükşehir başkanının seçimi ile sınırlı. Ancak gösterge değeri yüksek olduğu için bu seçimin kampanyasının siyasi hayatımızın en ilginç örneklerinden birisi olacağını düşünüyorum. Zira partilerin 31 Mart seçimlerinden aldıkları dersler çok taze. Bunlara göre İstanbul ölçeğinde kampanyalarını şekillendirecekler. Liderlerin tavrı, adayların ne kadar öne çıkacağı ve söylemlerdeki değişim ya da süreklilik en çok merak edilen konular arasında.***
23 Haziran seçiminde genel siyaset temaları (beka vb) önemli olsa da belirleyici olanın mikro seviyedeki taktikler savaşı olacağı açık. STK'lar, hemşehri dernekleri, dini gruplar ve diğer toplumsal kesimlere ulaşılacak. Seçimin yenilenme sebebi ilk başta sık konuşulacak. Demokrasiye ve sandığa sahip çıkma söylemi iki ittifakın da ana teması durumunda. İmamoğlu, mağduriyet söylemi ile bu konuyu işleyecek. Her türlü yolsuzluk vb iddiasını da "mazbatam gasp edildi" söyleminin içine yerleştirecek. Yıldırım ise sandıktaki organize usulsüzlüğe dikkat çekecek. Millet iradesine karşı kurulan tuzağın bertaraf edildiğini ve sandığın yeniden İstanbulluların önüne koyulduğunu hatırlatacak. İcraat ile yaşam tarzlarına saygıyı kendi kişiliğiyle ve kapsayıcı dili ile gösterecek.***
Her iki aday için de en kritik husus, seçmeninin motivasyonunu ve heyecanını yukarıda tutabilmek. Bu yönüyle 23 Haziran seçimleri tam bir moral kapışmasına sahne olacak. Karşı tarafın seçmenine kapsayıcı argümanlar kullanılacağı ve sembolik jestler yapılacağı aşikar. Daha önemlisi ise, karşı ittifakın sadık seçmeninin moralini bozmak, farklı argümanlarla baskılamak. Sözgelimi CHP cenahının bu seçimlerdeki hedeflerinden birisi de AK Parti seçmeninin moralini bozmak. Böylece İmamoğlu'nun açık ara kazanmasını sağlamak ve böylece erken seçim tartışması başlatmak. Yolu da, YSK'nin iptal kararını demokrasi tartışmasına çevirerek mağduriyet söylemi üzerinden moral baskı yapmak. İşadamlarını, sanatçıları ve sosyal medyayı bu yönde kullanması gibi... Kıyasıya rekabetin olacağı bu seçimde seçmeni seferber eden ipi göğüsleyecek. İstanbul'da 31 Mart'ta sandığa gitmeyen seçmenin çoğunluğunun daha önce AK Parti'ye oy verenler olduğu biliniyor. AK Parti cenahında çeşitli gerekçelerle moralsizlik yaymak, Millet İttifakı'nın bu dönemde en çok isteyeceği şey. Kampanyalar başlamışken olumsuzluk üzerinden gidenler karşı tarafa çalıştıklarının farkındadırlar herhalde.[Sabah, 10 Mayıs 2019].