Enerji gibi yeraltı kaynakları bakımından nispeten şanssız kabul edilen Türkiye, son yıllardaki enerji hamleleri, büyüyen savunma sanayisi, stratejik konumu, Asya ve Afrika'daki potansiyelini kullanarak bu şanssızlığını şansa dönüştürebilecek mi? Yeni dönemin en önemli tartışma konularından biri de bu olacağa benzemektedir.
Nitekim iktisadi ilişkiler noktasında, tıpkı ABD, Avrupa ve Japonya'nın zamanında kalkınırken yaptığı gibi, bugün de BRICS üyeleri Çin, Hindistan, Rusya ve diğer dev ekonomik bloklar büyürken, etraflarında yeni birer refah halkası, yeni refah rotaları oluşturma çabasındadır. Bretton-Woods X, adım adım yerini bunlar gibi yeni bölgesel versiyonlarına bırakmaktadır.
Örneğin, tıpkı ABD (dolara dayalı yeni bir küresel sistem) ve Japonya'nın (yan sanayii oluşturma) bir zamanlar yükselirken yaptığı gibi, Çin de bugün büyürken, kendi etrafında yeni bir refah halkası oluşturma çabası ve iddiasındadır. Çin'in BRI (Kuşak ve Yol Girişimi) refah rotası projesi iddiası buna güzel bir örnektir. Bu yeni girişim "yeni bir refah kuşağı iddiası" ile geçtiği coğrafyalar ve rotalar etrafında refah halkası oluşturmayı hedeflemektedir.
Bu örnekler, şüphesiz Türkiye için de önemli tecrübeler sunmaktadır. Türkiye de BRI girişimini destekleyen ülkelerden biridir. Nitekim, Doğu-Batı ulaşım ve ticaret koridorlarının açılması ve tam kapasite çalışması, Türkiye gibi stratejik bir konuma sahip ülkeler açısından çok daha değerlidir. Orta Koridor ve BRI girişimi, Türkiye'nin Orta-Asya, Güney Asya ve Uzak Asya'ya erişimini de daha kolay kılacaktır.
Çin'in BRI girişimi, Türkiye'nin Orta Koridor projesini de içermektedir. Bu noktada bir çakışma söz konusu olsa da Türkiye, tüm BRI içinde farklı coğrafya ve bölgeler ile ikili girişimlerini uzun zamandır sürdürmektedir. Henüz yeterince fayda sağlanamıyor olsa da Türkiye'nin bu özgün adımları, uzun vadede yine Türkiye'nin kendi etrafında bir "refah halkası" oluşturma girişimlerine de ciddi katkılar sağlayacaktır.
Dahası, Çin, Hindistan ve Rusya gibi BRICS ülkelerinin Asya'da dengelenmesi ve Türkiye'nin de bu geniş bölgede, kendi merkezli yeni bir refah halkası oluşturma gayreti yeni dönemde daha çok önem de kazanacak gibidir. Özellikle de 2008 sonrası, ABD hegemonyasının zayıflamaya başlaması bu noktada bir başka önemli veridir. Devamında da ABD uzun vadeli stratejilerinin merkezine Asya-Pasifik'i ve Çin'i koymaya başladı. Bu doğrultuda da Çin'in dengelenmesi konusu bugün politika süreçlerinde öncelik kazanmaktadır.
Riski Yayma
En büyük ticaret ortaklarımız AB, ABD ve hatta Ortadoğu ülkeleri ile zaman zaman yaşanan (çoğu politik) sorunlar da farklı coğrafyalar ile de ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesinin ve ilişkileri çeşitlendirmenin önemini hatırlatmaktadır. Örneğin, 2010'da başlayan Arap Baharı gibi politik çalkantılar, 2008'deki Küresel Finansal Kriz, 2018'in ticaret savaşları, 2020'nin pandemi dönemi ve hatta 2022'nin Ukrayna Savaşı ekonomik, finansal ve ticari risklerin dağıtılmasının, çeşitlendirilmesinin önemini hatırlatan kritik birer hatırlatıcı oldu.
Bir başka örnek olarak da Çin'in Batı'ya (temelde ABD) ek olarak Asya'daki bölge ülkeleri ile de gelişen ve derinleşen ve karşılıklı faydaya dayanan ilişkileri, 2008'deki küresel finansal krizden ve hatta 2018'in ticaret savaşlarından fazla etkilenmemesinin de temel nedenlerinden biri idi. Çin'in Batı yerine (veya Batıya ek olarak) bölge ülkeleri ile gelişen ve derinleşen karşılıklı faydaya dayanan ilişkilerinin getirdiği pozitif tecrübeden Türkiye'nin de edineceği tecrübeler var şüphesiz.
Türkiye'nin bu doğrultuda, iş-birliklerini çeşitlendirme, kendi bölgesinde ve yakın hinterlandında, yeni bir refah halkası oluşturma çabalarına daha fazla odaklanmasında ciddi faydalar bulunmaktadır. Türkiye'nin olası yeni küresel ve bölgesel, hatta ulusal risklerle mücadele için de ekonomik ilişkilerini daha güçlü tutma ve (iktisadi ve finansal) riski yayma bilinci ile hareket etmesinde faydalar bulunmaktadır.
Türkiye'ye iş birliklerini çeşitlendirme ve uzun vadede rekabet noktasında avantaj kazandırabilecek iki önemli kaynağı da genç ve dinamik insan kaynağı ile stratejik konumudur. Bu iki avantajı fırsata dönüştürmenin yolu da yeni potansiyellerin sıkı takibi, karşılıklı faydaya dayanan ikili iyi ilişkiler, yeni teknolojilerde sağlanacak üstünlük, inovasyon, girişimcilik kültürü ve Ar-Ge'ye yatırım gibi yerinde adımlardır.
Suriye'nin kuzeyi, Kafkasya, Afganistan, Ukrayna, Orta Asya ve hatta Irak'ın kuzeyinin istikrara kavuşturulması, yeniden inşası, barış ve huzurun tesisi sürecinde, bu uluslar-üstü bakış açısının benimsenmesi; yol almayı kolaylaştıracak ve çözümleri de daha kalıcı hale getirecektir.
Türkiye Merkezli Yeni Bir Refah Halkası
Bu doğrultuda da yeni yüzyılda sınırların pek bir öneminin kalmadığı; ancak, ulusların sınırlarına da saygı göstererek, bu sınırları birer sınırlama olarak anlamsız kılan ortak ekonomik, siyasi, kültürel havzalar oluşturmak, halkları kaynaştırmak ve iş-birliklerini artırmak, karşılıklı kazanımları pekiştirmek gerekmektedir. 21. yy'ın gerçekleri de bunu gerektirir.
Türkiye'nin de yeni yüzyılın fırsatları tükenmeden, yeni bir uluslar-üstü medeniyet projesi, kendi merkezli yeni bir refah halkası, karşılıklı saygı ve kazanıma dayanan güçlü ve yeni ekonomik, politik ve kültürel ilişkiler ağı kurma sürecine daha fazla ağırlık vermesi önemli faydalar sağlayacaktır. Nitekim, dünya da değişmektedir. Ekonomik ve ticari ilişkiler, siyasi ve kültürel etkiler; iş ve sosyal yaşama dek her alanda ışık hızıyla dönüşüm yaşanmaktadır.
Etnik kimliklere dayanmayan, karşılıklı haklar ve kazanımlar üzerine oturtulmuş uluslar-üstü bu yeni medeniyet projesi; Türkiye'nin yakın coğrafyasındaki sorunlarını da uzak coğrafyalar ile kazan-kazana dayalı iktisat politikaları açmazını da çözüme kavuşturabilecek potansiyel kalıcı bir çıkış yoludur.
Küresel ekonomide, bugün üretimi satın alacak pazarlar ve müşteri sorunu yoktur aslında. Değerlendirilmesi gereken fırsatların da sınırlı bir sayısı yoktur. Her şeyden önce, bu noktayı iyi kavramak gerekmektedir. Asıl sorun, kaliteli üretim ve fırsatların zamanında değerlendirilmesi gereğidir. Yeni iş birliklerinin de bu Türkiye merkezli yeni bir refah halkası bilinciyle ve karşılıklı faydaya dayanan bir esasla gerçekleştirilmesi, yürütülmesi önemlidir.
[Sabah, 22 Ekim 2022].