Avrupa Birliği'nin pek çok aktörüne kıyasla Rusya'ya doğalgaz ve petrolde yüksek oranda bağımlı olmayan Çin ihtiyaç duyulan enerjinin büyük bölümünü dışarıdan tedarik etmektedir. Uygulanan dış ticaret politikasının getirisi olarak dünyanın en büyük döviz rezervlerine sahip ülkesi olan Çin enerji arz güvenliği için çeşitlendirme yoluna gitmiştir. Çip krizi daha çözüme kavuşturulamamışken enerji krizi nedeniyle otomotiv sektöründe yaşanabilecek üretim yönlü yeni bir karmaşa fiyatların daha da artmasına neden olabilir.
Yeşil enerji, iklim ile uyumlu tüketim ve temiz enerjinin yaygınlaştırılması gibi birçok eylem planını devreye alan Avrupa Birliği enerji kriziyle mücadele ediyor. Petrol, doğalgaz ve kömür gibi doğal kaynakların fiyatları geçmiş yıllara kıyasla hızla artarken elektrik üretimi daha maliyetli hale geliyor. Ukrayna Savaşı nedeniyle Rusya'ya uygulanan yaptırımlara tepki olarak Rusların doğalgaz akışını yavaşlatması fiyatları yukarıya taşıyor. Rüzgâr ve hidroelektrik kaynaklarından elde edilen enerji arzının düşmesi de fiyatların günler içerisinde katlanmasına neden oluyor.
Tüm sektörleri etkiledi
Almanya'da 14 kat, Fransa'da 10 kat ve Avusturya'da 9 kattan fazla artan elektrik üretim maliyetleri sanayi, tarım ve hizmet gibi neredeyse bütün sektörleri negatif etkiliyor. Özellikle halkın günlük yaşamına yansımaya başlayan kriz enerji faturalarının karşılanamaz hale gelmesine sebep oluyor. Örneğin İngiltere'de vatandaşların ortalama yıllık 6600 sterlini aşması beklenen enerji faturası toplam gelirin yüzde 22'den fazlasını oluşturuyor. Enflasyonun diğer ürünlerde de fiyat artışlarını beraberinde getirmesi toplumsal olayların kapısını Avrupa genelinde aralayabilir. Asya'da ise durum daha farklı bir altyapıya işaret ediyor. Çin, Japonya ve Güney Kore gibi büyük ekonomiler enflasyon ve enerji kriziyle mücadelede daha başarılı performans sergiliyorlar. FED ve Avrupa Merkez Bankası parasal sıkılaştırmaya ağırlık verirken Çin Merkez Bankası tersine bir politika izleyerek talebi canlı tutmaya ve faiz indirimlerine gidiyor.
Enerji neden önemli?
Enerji ulaşım, sanayi, havayolu, iletişim, tarım ve diğer alanlar başta olmak üzere birçok sektörü kapsayan önemli bir girdi. Küresel ticaretin yüzde 30'dan fazlasını oluşturan enerji ülkeler için vazgeçilmez ürün. Ticareti ve üretimi kolaylaştıran enerji hanelerin elektrik ihtiyaçlarının karşılanmasına da büyük katkı sağlıyor. Dünya ticaretine konu olan 6 bin ürünün daha az maliyetle ve daha hızlı bir şekilde üretimine katkı sunan enerji kaynakları birçok ülkenin dış ticaretinin de büyük kısmını oluşturuyor. Avrupa Birliği ülkeleri ise genel itibariyle enerjiyi dışarıdan ithal eden aktörler. Enerji fiyat artışlarına karşı hassas bir konumda olan AB pandemi ile mücadele ederken enflasyonist baskıyla karşı karşıya kaldı. Ardından gelen enerji krizi ise hem maliyet hem de para politikasını etkiledi. Karar alıcılar genel fiyat artışlarının önüne geçmek için sıkı para politikasını devreye alamadı. Aşırı yükselen enerji fiyatları da üretimi ve hanelerin yaşam maliyetlerini derinden etkiledi. Örneğin doğalgaz fiyatlarının ortalama 10 kattan fazla artması petrol varil fiyatının 1000 dolar olmasına benzer bir etki yarattı.
AB'nin hareket alanı kısıtlı
Avrupa Birliğinde yüzde 36 seviyesinde bulunan üretici enflasyonu ürünlerde fiyat artışlarının süreceğine işaret ediyor. Farklı birlik ülkelerinde daha yüksek seviyede olan üretici enflasyonu enerji fiyatlarındaki artış nedeniyle üretimi daha da maliyetli hale getirebilir. Pandeminin ortaya çıkardığı sorunları henüz çözememiş olan Avrupa Birliğinin yeni bir fiyat baskı dalgasına maruz kalması sosyal huzursuzluğun artmasına da neden olabilir. 2023'de birçok birlik ülkesinde seçimlerin olduğu göz önüne alındığında ise hükümetlerin değişim ihtimalinin yüksek olduğu görülüyor. Almanya ve İtalya'da haneleri tasarrufa teşvik eden uygulamalar protestolarla karşılaşırken Ukrayna Savaşı ve Rusya yaptırımlarının sürüyor olması, Avrupa Birliğinin hareket alanını kısıtlıyor. İstihdamı korumak için önceliklerini belirleyen Avrupa Merkez Bankası da süreci yönetmede gerekli aksiyonları geç alıyor ve avronun sene başından itibaren dolara karşı yüzde 20'den fazla değer kayıp etmesi bunun önemli göstergeleri arasında bulunuyor.
2023 ne getirecek?
Özellikle döviz kurları, enerji ve tedarik gibi farklı alanlardan gelen fiyat artış sarmalı düşük büyüme oranlarıyla süreci daha maliyetli hale getiriyor. Küresel durgunluk ihtimali artarken istihdam dışına çıkabilecek olanlar 2023'te birliğin daha fazla problemle mücadele edebileceğini gösteriyor.
Avrupa Kıtası genelinde yaşanılan nehir sularındaki azalma, aşırı sıcaklar ve iklim değişikliğinin neden olduğu diğer doğa olayları enerji krizinin şiddetini artırabilir. Rüzgâr ve hidroelektrikten enerji üretiminin de azalmasına sebep olan doğa olayları doğalgaza olan ihtiyacı artırıyor. Ancak Rusya'nın uyguladığı politika nedeniyle gerekli doğalgazı ithal etmek mümkün değil. Cezayir, Norveç ve ABD gibi alternatif kaynaklardan doğalgaz ithal edilmeye çalışılsa da altyapı henüz oluşturulabilmiş değil. Kömürün doğaya zarar verdiği gerekçesiyle geri plana itildiği dönemler geride kalırken ülkelerin artan enerji fiyatlarına karşı gerekli önlemleri alamadığı görülüyor. Enerji arz güvenliği açısından Avrupa Birliğinin maruz kaldığı krizler silsilesi imalat sanayi üretimine ciddi tehdit oluşturuyor. Bu durum teknoloji ve otomotiv gibi sektörleri negatif yönde etkileyebilir. Çip krizi daha çözüme kavuşturulamamışken enerji krizi nedeniyle otomotiv sektöründe yaşanabilecek üretim yönlü yeni bir karmaşa fiyatların daha da artmasına neden olabilir.
Çeşitlendirme politikası
Dünyanın en büyük enerji ithalatçılarından biri olarak Çin farklı aktörlerden petrol ve doğalgaz satın almaktadır. Rusya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Angola, Irak, İran ve Venezüella başta olmak üzere birçok aktörden enerji ithal eden Çin enerji kaynak alım ülkelerini çeşitlendirmiştir. Avrupa Birliğinin pek çok aktörüne kıyasla Rusya'ya doğalgaz ve petrolde yüksek oranda bağımlı olmayan Çin ihtiyaç duyulan enerjinin büyük bölümünü dışarıdan tedarik etmektedir. Uygulanan dış ticaret politikasının getirisi olarak dünyanın en büyük döviz rezervlerine sahip ülkesi olan Çin enerji arz güvenliğini sağlamak için çeşitlendirme sağlamıştır. Hem tedarikte hem de kaynakta sağlanan çeşitlilik günümüzde yaşanılan enerji krizinden etkilenme derecesini düşürmüştür. Ancak iklim değişikliği nedeniyle nehirlerde yaşanılan su azalmaları Çin bölgesel ticaretini ve barajlardan elde edilen elektrik üretimini etkilemektedir. Latin Amerika, Avrasya, Afrika ve Güney Doğu Asya bölgelerinden enerji ithal eden Çin'in benimsediği politika küresel enerji şoklarına karşı koruma sağlarken fiyatların aşırı derecede artmış olması ucuz üretimi zorlaştırmaktadır. Bu durum dış ticarette yakalanan maliyet avantajının azalmasına ve Çin ürünlerinin daha pahalı hale gelmesine neden olabilir. Mevcut eğilimde Çin mallarına olan talebin küresel düzeyde düşmesine ve dış ticaret odaklı kalkınma modelinin işlevine zarar verebilir.
Dış yatırım politikası
Çin'in yaşanılan enerji krizinden daha az etkilenmesinin bir diğer nedeni de uygulanan dış yatırım politikasıdır. 2000'li yılların başından itibaren yurtdışına 2,1 trilyon dolardan fazla yatırım yapan Çin enerji, ulaşım ve emlak gibi sektörlere yoğunlaşmıştır. Bu yoğunlaşmanın bir sonucu olarak 432 milyar dolarlık enerji yatırımı dünyanın farklı ülkelerine yapılmıştır. Suudi Arabistan, Brezilya, Kanada, İran, Nijerya ve Rusya en fazla enerji yatırımı yapılan ülkeler arasında yer almaktadır. Farklı kıta ve aktörlere yayılan enerji yatırımları ithal edilen enerji kaynak ülkelerine göre dizayn edilmiştir. Böylelikle enerji arz çeşitliliği kuvvetlendirilmiş ve devasa döviz rezervleriyle enerji ithalatında istikrar sağlanmıştır. Sonuç itibariyle Avrupa Birliği ve ABD enerji fiyat artışlarından ciddi anlamda zarar görürken süreç Çin'i daha az etkilemiştir.
[Star, 17 Eylül 2022].