Bir önceki yazımı şu cümlelerle bitirmiştim: "Terör örgütleri köşeye sıkıştıkça daha çok canımızı yakmak için uğraşacak. Ancak ne olursa olsun başaramayacaklar; ne olursa olsun Türkiye kazanmaya devam edecek." Ne acıdır ki yılbaşı gecesi İstanbul'da bir katliam yaşandı. Bizim ülkemizde, bizim vatandaşlarımıza yönelik menfur bir saldırı gerçekleşti. Alçakça bir terör saldırısı bu. Tekrar söylüyorum, hedefi devletimiz, milletimiz, birliğimiz ve dirliğimiz. Saldırının arkasında hangi terör örgütünün bulunduğunun da bir önemi yok esasında. Muhtemelen caniler DEAŞ mensubu. Türkiye, bugün itibariyle DEAŞ'la da, PKK'yla da, FETÖ'yle de mücadele ediyor. Her birinin hedefi konumunda. Son bir ay içinde bu üç örgütün de kirli ve kanlı yüzlerini görmüş olduk. Türkiye dışarıda, kendi sınırları dışında DEAŞ'a kök söktürüyor, hiçbir ülkenin başaramadığı ölçüde başarılı bir mücadele yürütüyor. DEAŞ bunu engellemek için İstanbul'a saldırıyor. Tıpkı PKK'nın Beşiktaş'ta ve Kayseri'de yaptığı gibi. Kısa vadeli hedef, Türkiye kamuoyunu demoralize etmek ve devlete sınır dışında yürüttüğü terörle mücadele programından vazgeçmesi için baskı yapmasını temin etmek. Asıl amacın ne olduğunu ise hepimiz biliyoruz, Türkiye'nin istiklaline, istikrarına ve istikbaline kastetmek! Teröre karşı bu millet dik durmasını bildi, biliyor. Terör örgütlerinin arkasındaki o şeytani akıl her seferinde yeni bir operasyona kalkışıyor. Terör örgütüne "git Fırat Kalkanı'nın hesabını İstanbul'da sor" diyor! Terör örgütünden nemalanan gayrı milli muhalefete ise "bu saldırıyı Türkiye'nin kültürel ayrım noktalarını siyasal çatışma unsuruna dönüştürmek için kullan" diyor! Nasılsa bu saldırı DEAŞ tarafından yılbaşı akşamı bir gece kulübüne yapılmış! Bu noktada terör örgütlerinin destekçilerine çok iyi bakmak lazım. Sadece bakmak değil, güvenlik gerekçesiyle sorgulamak da lazım. Saldırı haberi duyulur duyulmaz birileri organize şekilde sosyal medya hesaplarından şu mesajı paylaştı: "Bu olayın faili günlerdir Müslüman Noel kutlamaz diyen kişilerdir." Yılbaşı gecesi Ortaköy'de yaşanan DEAŞ terörü, toplumun bir kesiminde yılbaşı kutlamalarına ilişkin yıllardan beri var olan kültürel memnuniyetsizlikle ilişkilendirildi. Maksat elbette fırsattan istifade toplumun bir kesimini diğer bir kesimine karşı kışkırtmak! Oysa bugüne kadar bahse konu kültürel rahatsızlığın bırakın bir kitlesel şiddete, siyasal bir eyleme dönüşmesi dahi söz konusu olmamıştır. Gelin görün ki terör saldırısı da, ondan sonra devreye sokulan psikolojik harp hamleleri de bir bütünün parçaları. Tam da bu gerekçeyle kimileri bu terör saldırısından bir Alevi- Sünni çatışması devşirmenin derdine düştü. Yüzbinlerce takipçisi olan bir terör destekçisi "işletmecisi ve tüm çalışanları Alevi olduğu için, Noel baba kılığındaki Sünni Müslümanlar İstanbul'da silahla insanları taradı!" diye yazdı. Ne yazık ki bundan bir yıl önce HDP'lilerin DEAŞ saldırıları sonrasında ürettiği "katil devlet" söylemini bu kez CHP'liler üstlendi. "Bu iklimi kim yarattı? Yılbaşı kutlamasını kim hedef yaptı" diyerek devlet yetkililerini DEAŞ'la işbirliği yapmakla suçladı CHP'liler. Oysa aynı isimler Fransa'da yine DEAŞ bir gece kulübüne saldırdığında sadece kahroluyorlar, Fransa'ya başsağlığı diliyorlardı. ABD'de bir gece kulübüne saldırıldığında "istihbarat zafiyeti"nden bahsetmek akıllarına bile gelmiyor, sadece terörü lanetliyorlardı. Türkiye'yi terörle dize getirmek isteyenler beyhude bir uğraş içindeler. Elbirliğiyle hem teröristlerin hem de onların hamilerinin ve işbirlikçilerinin oyunlarını başlarına çalacağız.
[Sabah, 2 Ocak 2017].