Virüsün Aralık 2019'da Çin'de ortaya çıkmasından sonra diğer ülkelere yayılması küresel ölçekte yaygın bir panik havasına neden oldu. Başta ABD olmak üzere 'refah toplumu' kategorisinde sayılan pek çok ülkeden dramatik görüntüler geliyor. Bazı yerlerde marketlerin yağmalanması, askerlerin kısıtlı ölçülerde yiyecek dağıtması, uzun ilaç kuyrukları ve şehirlerin karantina altına alınması görüntüleri var. Bom boş sokaklar, hayaleti andıran kent manzaraları ve evlerine kapanmış insanların sosyal medyadan süreci takip etmeleri en yoğun rastlanan manzaralar arasında. Bir bilim kurgu filminden alınmış kesitler değil bunlar. Hepsi şu anda yaşanıyor. Hem de tüm küre sathında. Orson Welles'in 1938 yılında CBS radyosundan Dünyalar Savaşı tiyatrosunu yayınladığında bunu gerçek zanneden Amerikalıların uzaylıların saldırısına uğradıklarını varsayarak şehirlerden kaçışını hatırlatan anlar gündelik yaşamın farklı anlarında ortaya çıkabiliyor.
Dinamik bir çaba
Koronavirüsünün böylesine korkutucu olmasının arkasında Çin'in ardından İtalya ve İran'da da gerçekleşen yüksek ölüm oranları ve virüse karşı henüz tedavi edici bir ilacın üretilememiş olması bulunuyor. Dünya Sağlık Örgütü desüreci pandemi (salgın) olarak tanımlayarak meselenin ciddiyetini ortaya koydu. Böyle bir tablo içinde Türkiye'de şu ana kadar henüz iki vaka tespit edilmiş olması Aralık ayından bu yana virüs karşısında gösterilen çabanın bir sonucu olarak okunabilir. Yaklaşmakta olan krizin ilk belirtilerinin yok sayılmayarak ciddi önlemlere başvurulması Türkiye'yi salgınla mücadele konusunda bir adım öne çıkartmış durumda. Bu açıdan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın süreci "küresel soruna karşı ulusal mücadele" ifadesiyle tanımlayarak sorunla mücadele konusunda gerekli çalışmaları ve açıklamaları yapması oldukça yerindeydi. Tıbbi adımların dışında ağırlıklı olarak paniğe kapılmamadan temkinli hareket etmek ve basit önlemlere uymak birinci adım olarak öne çıkıyor.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında 12 Mart'ta yapılan toplantıdan Korona virüsüyle mücadele konusunda çıkan kapsamlı kararlar da aynı hassasiyetin bir sonucu. Eğitimden kültürel aktivitelere ve kamu çalışanlarının yurt dışına çıkış işlemlerinden spor müsabakalarına uzanan farklı alanlarda erteleme veya tatil yapılması bilgisi toplantının ardından kamuoyu ile paylaşıldı. Bu gelişmenin yansıması olarak ülke genelinde toplu yapılacak aktivitelerin ertelenmesi ve iptali konusunda pek çok önlem açıklaması yapıldı.Türkiye işi sıkı tutmaya devam ediyor.
Sağlık Bakanı Koca
Şu ana kadar geçen süre içinde Türkiye'nin diğer ülkelerle kıyaslandığında çok daha başarılı bir aşamada olmasının arkasında ise Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın gösterdiği performansın önemli bir yeri var. Bakan Koca 10 Mart'ı 11 Mart'a bağlayan gece 00.30'da basın toplantısı düzenleyerek Türkiye'deki ilk koronavirüs vakasını kamuoyu ile paylaştı.
Gecenin o saatinde basın açıklaması yapmasının gerekçesini ise Koca "şeffaflık" olarak değerlendirdi. Burada Bakan'ın yaptığı şeffaflık vurgusu oldukça yerinde ve önemlidir.
Çünkü Aralık 2019'da virüsün Çin'de çıktığı ilk andan itibaren bugüne kadar Türkiye açık toplum olmanın bir sonucu olarak bir taraftan gerekli önlemleri aldı, diğer taraftan da her türlü gelişmeyi kamuoyu ile paylaştı.Toplumun Koca'yı sık sık basın açıklaması yaparken görmesi bu yaklaşımın pozitif bir sonucu oldu.
Başkanlık sisteminin sağladığı altyapı sayesinde kararların hızlı bir şekilde alınması, kriz yönetiminde önemli bir başarı sağladı. Bakan Koca düzenli basın açıklamaları yaparak kamuoyunun ihtiyacı olan iletişim akışını birinci elden karşıladı ve böylece başta terör örgütleri olmak üzere kirli mihraklar tarafından dolaşıma sokulan yalan içeriklerin yaygınlaşmasını ve yerleşmesini engellemiş oldu. Manipülatif içerikler bazen etki etse de gerçek bilginin paylaşılmasıyla arka plana itilmiş oldu. Dolayısıyla salgına dair göstergelerin yok sayılmaması, ciddiye alınması ve alınan kararların pratiğe aktarılmasıyla kriz yönetimi ve kriz iletişimi bakımından başarılı bir sınav verildi.
Bilim Kurulu'nun imaj deÄŸeri
Algıların gerçeklerden daha hızlı şekilde yayıldığına ve kabul gördüğüne dair bir kabul vardır. "İmaj her şey susuzluk hiçbir şeydir" yaklaşımı da bu bakış açısından doğmuştur. Fakat gerçekliğin algısı üretilebildiğinde bunun etkisi hiç kuşkusuz çok daha belirleyici olabilir.
Bakan Koca'nın etkili ve samimi bir şekilde yönettiği Koronavirüsüyle mücadele sürecinde kamuoyu ile paylaştığı "bilim kurulu" vurgusuna bu bağlamda yeniden bakmak gerekir. Bilim kurulu 26 kişiden oluşan gerçek bir takım. Kamuoyu bu kurulun adına daha önce Bakan'ın yaptığı açıklamaların satır aralarında rastlamıştı. Fakat kurulun adı virüsle mücadele sürecinde kamuoyunun çok daha fazla dikkatini çekti. Zor zamanlardan geçilen bir dönemde sorunların çözümü noktasında alanında uzman bir ekipten yararlanılması toplumun yaşadığı tedirginliği rahatlatan bir etkiye sahip oldu. Güveni ve inancı arttırdı.
Sonuçta virüsün yayılma hızı ve alanı göz önünde bulundurulduğunda sadece diğer ülkeler için değil Türkiye için de zorlu bir mücadele devam ediyor. Şu ana kadar gösterilen yönetim başarısı ve kararlılık bundan sonraki süreç için bir teminat niteliğinde.
[Sabah, 14 Mart 2020]