SETA > Yorum |
Çözüm Süreci ve Ekonomi

Çözüm Süreci ve Ekonomi

1980'li yılların başından beri ülkenin en can yakıcı meselesi olan Kürt meselesi ekonomik anlamda yalnızca Doğu ve Güneydoğu Bölgesi'ni değil tüm ülkeyi olumsuz etkilemiştir. Son 30 yılda, başta eğitim, sağlık ve bayındırlık yatırımları olmak üzere gerekli alanlara ayrılması gereken kaynakların askeri harcamalara aktarılması ülkeye çok büyük yük getirmiştir. Bu nedenle, özellikle de 1990'lı yıllarda gerçekleşen yüksek enflasyon, dış borç, yüksek bütçe açığı ve cari açık nedeniyle iç ve dış şoklara karşı dirençsiz hale gelen ekonomi kırılgan bir yapıya bürünmüştür.

1980'li yılların başından beri ülkenin en can yakıcı meselesi olan Kürt meselesi ekonomik anlamda yalnızca Doğu ve Güneydoğu Bölgesi'ni değil tüm ülkeyi olumsuz etkilemiştir. Son 30 yılda, başta eğitim, sağlık ve bayındırlık yatırımları olmak üzere gerekli alanlara ayrılması gereken kaynakların askeri harcamalara aktarılması ülkeye çok büyük yük getirmiştir. Bu nedenle, özellikle de 1990'lı yıllarda gerçekleşen yüksek enflasyon, dış borç, yüksek bütçe açığı ve cari açık nedeniyle iç ve dış şoklara karşı dirençsiz hale gelen ekonomi kırılgan bir yapıya bürünmüştür.

Bununla beraber, bölgede yıllar önce başlatılan kalkınma projelerinin tamamlanamamış olması hem milli geliri azaltıcı bir etki yapmış hem de kişi başı milli gelirin daha düşük seviyede gerçekleşmesine neden olmuştur. Diğer yandan, bölgenin riskli görülmesi nedeniyle hükümetlerin yoğun teşvik politikalarına rağmen yatırımlar düşük kalmıştır. Bu da, bölgenin yüksek işsizlik oranlarıyla karşı karşıya kalmasına ve yüksek miktarda göç vermesine neden olmuştur.

TÜRKİYE EKONOMİK GÜÇ MERKEZİ OLACAK

Bölgenin siyasi ve ekonomik istikrarsızlığının ülke ekonomisine bir başka olumsuz etkisi de ülkenin uluslararası görünümünde olmuştur. Piyasayı yönlendirme gücü çok yüksek olan kredi derecelendirme kuruluşları tarafından, Türkiye'nin kredi derecelendirme notu uzun süre yatırım yapılamaz seviyede tutulmuştur. Yatırım yapılabilir seviyenin altında not verilen Türkiye'ye yatırım fonların girişi engellenmiş ve alınan borçlara ödenen yüksek faizlerin de ülkeye maliyeti ağır olmuştur.

Yıllarca ülkenin en önemli meselesi olan Kürt meselesinde çözüm sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve barış ile sonlandırılması ülkede sağlanan ekonomik istikrarın devam etmesine katkı sağlayacaktır. Türkiye'nin son 10 yıllık süreçte siyasette yakaladığı istikrar ve güven ortamı, ekonomik istikrara önemli katkılar sağlamıştır. Bu yüzden, son 9 yılda ülkeye 110 milyar dolar doğrudan yabancı yatırımın gelmesinin yanı sıra Türkiye'nin 2012'de yabancı yatırım açısından en cazip 13. ülke olmasını sağlamıştır. Çözüm sürecinin de devreye girmesi ile yatırım ortamının iyileşmesine, bölgede yıllarca atıl kalan kaynakların ve potansiyelin harekete geçmesine ve ülke görünümünün iyileşmesine katkı sağlayacaktır. Hatta bazı kredi derecelendirme kuruluşları, bu anlamda not artırımı için olumlu sinyaller vermiştir.

Diğer yandan, yatırımcıların başta Ortadoğu, Afrika ve Kuzey Afrika bölgelerine yakın olma arzusu ve doğal olarak bu ülkelere ticaretlerini artırma istekleri, bu bölgeye doğrudan yabancı yatırımların miktarında önemli miktarda artışa neden olacaktır. Bölgede gerçekleştirilecek ekonomik dönüşüm, bölge kaynaklarının verimli kullanımına, barış ve güven ortamının kalıcılığına da destek sağlayacaktır. Bu süreçte bölgede, istihdam imkânları sağlamanın yanı sıra tarımda, hayvancılıkta ve turizmde de ciddi ilerlemeler kaydedilecektir. Bölgenin mevcut potansiyeli ve bölgeye verilen teşvikler yeni yatırımcıları çekeceği gibi mevcut yatırımcılarında yatırım miktarını artıracaktır. Buna bağlı olarak bölgenin zenginlikleri ülke ekonomisinin kalkınmasında kilit rol oynayacaktır.
Çözüm süreci ile birlikte yeni teşvik sisteminin devreye girmiş olması yatırımlara ve istihdama sağlayacağı önemli katkı yanı sıra, bölge illerini cazibe merkezi haline getirecektir. Son dönemde teşvik başvurularının bu bölgede yoğunlaşması da bunun habercisidir. Bölgeye yapılacak olan yatırımların artışı beraberinde göç sorununa çözüm olacak ve bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltacaktır. Bu sayede, önemli ekonomik potansiyellere sahip olan bu bölgede çok sayıda il önemli cazibe merkezi haline gelecektir. Ülkenin Doğu ve Güneydoğu illeri başta Diyarbakır ve Mardin olmak üzere birçok il göz kamaştıran iller arasına girecektir.

K.IRAK'IN ÖNEMİ ARTACAK

Bölgenin çözüm süreci ile normalleştirilmesi Türkiye'nin enerji sektöründeki jeopolitik konumunu ve stratejik önemini de güçlendirecektir. Türkiye'nin enerji kaynaklarına sahip olan ülkeler ile olan ilişkileri ve bulunduğu konumu stratejik bir öneme sahiptir. Bugün Kuzey Irak'ın dünyaya açılması ve petrollerini Avrupa'ya taşınması ucuz ve güvenilir bir şekilde ancak Türkiye sayesinde gerçekleşecektir. Bu anlamda Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu Bölgesi adeta dünyanın enerji kaynakları merkezi için geçiş kapısı konumundadır. Çözüm süreci ile birlikte bölgede sağlanacak olan barış ortamı orta ve uzun vadede enerji alanındaki yatırımların artmasını sağlayacaktır. Türkiye dünya enerji piyasasını etkileyebilecek konuma gelecektir. Bu durum, Türkiye ekonomisinin enerjideki dışa bağımlılığı azaltması açısından da önem arz etmektedir.

Bu nedenle, Türkiye'nin bölgede büyük güç olmasının ve 2023 yılı için belirlenen ekonomik ve sosyal hedeflere ulaşmanın önünde en büyük engel olan Kürt meselesinin çözülmesi hem Türkiye'nin geleceği hem de uluslararası alanda politik arenada elinin güçlü olmasına önemli katkılar sağlayacaktır.


[Sabah Perspektif, 5 Mayıs 2013]