SETA > Köşe Yazıları |
Kılıçdaroğlu Kendini Hala Hesap Uzmanı Zannediyor

Kılıçdaroğlu Kendini Hala Hesap Uzmanı Zannediyor

Başkalarının maliye dosyalarını, dekontlarını, hesap özetlerini, kredi kartı ekstrelerini inceleyince kazanmıyorsunuz. Siz siyaset yapınca kazanıyorsunuz…

Gezi Parkı Şiddet Eylemleri, 17-25 Aralık Müdahalesi, 15 Temmuz Darbe Girişimi ile başlayan Türkiye'yi diz çöktürme çabası yeni bir safhasına girmişken; Yeni operasyon ekonomi üzerinden çekilirken; Cumhurbaşkanı Erdoğan son operasyona da hodri meydan çekmişken; Yabancı yatırımcının kaçmasından da, kredi notunu düşürmenizden de, doların yükselmesinden de korkmuyorum, elinizden geleni ardınıza koymayın demişken; "Bana milletim yeter" deyip milleti dolar bozdurmaya çağırmışken; Millet Erdoğan'ın çağrısına karşılık verip seferberlik başlatmışken; Ve milletin seferberliği neticesinde dolar düşmeye başlamışken... Evet bunların hepsi olurken, Kılıçdaroğlu Erdoğan'ın bozdurduğu dolarlara kafayı taktı. Önce millete dolar bozdurma çağrısı yapan Erdoğan neden dolarını bozdurmuyor dedi. Sonra Cumhurbaşkanının çoktan dolarını bozdurduğu ortaya çıkınca da dekontu isterim dedi. Dekont da ortaya çıktı ama bu sefer de kendisi kontrol etmek istedi. Beyefendi kendini hala hesap uzmanı zannediyor. Hatta hesap uzmanı değil maliye müfettişi zannediyor. Hatırlatalım; Sayın Kılıçdaroğlu siz ana muhalefet liderisiniz, maliye müfettişi değil. Erdoğan bu mücadelede de milleti arkasına alınca, millet ona destek verince, dolarını bozdurup doların ateşini düşürünce siz yine kaybettiniz. Siz başkalarının maliye dosyalarını, dekontlarını, hesap özetlerini, kredi kartı ekstrelerini inceleyince kazanmıyorsunuz. Siz siyaset yapınca kazanıyorsunuz, siz halk sizi destekleyince kazanıyorsunuz; halkın desteğini arkanıza alıp Türkiye'nin sorunlarını çözünce kazanıyorsunuz.

TENZİLİ RÜTBE
Kılıçdaroğlu bu tavrı ile ana muhalefet liderliğinden fiilen düşmüştür. Partisi AK Parti'den sonra en çok milletvekiline sahip parti olabilir. Kendisi de partinin genel başkanlığına devam edebilir. Siyaset üretemedikten sonra rakamların ve makamların siyasi arenada karşılığı yoktur. Tıpkı Kılıçdaroğlu ve CHP'nin durumunda olduğu gibi. Resmen ana muhalefet olmaya devam edersiniz ama

  • Terörü destekleyen AB'ye yalvarırsanız
  • Tüm ülke ekonomik bağımsızlık seferberliği başlatmışken dekont peşine düşerseniz
  • Darbeci FETÖ'cülere destek olursanız
  • Mitinglerde FETÖ'cüleri alkışlatırsanız
  • Toplum hiç olmadığı kadar "millet" olmaya yaklaşmışken ülkeyi böldürmem diye kampanya yaparsanız
  • Türkiye'nin yönetim sistemi sorunu çözülürken, katkı vermediğiniz gibi HDP ile kol kola girip sokağı adres gösterirseniz...
Resmen ana muhalefet olsanız bile fiiliyatta etkisiz eleman olursunuz. Siyasete etki edemediğiniz gibi en başta kendi partinizden itirazlar yükselir. Tam olarak bugünkü CHP'nin durumu...
YENİ TÜRKİYE'DE MHP DE VAR
MHP ise ana muhalefet olmadığı halde takip ettiği yapıcı siyaset ile o boşluğu dolduruyor. Sadece Cumhurbaşkanlığı sistemine verdiği destek veya daha öncesinde 15 Temmuz duruşu değil genel olarak milli meselelerde hükümetin yanında yer alması MHP'ye siyasette kazandırıyor. Bugün son bir umut MHP'yi ayartmak için cumhurbaşkanlığı sistemine geçilirse MHP'nin eriyeceği propagandası yapılıyor. Hesap tutarsa MHP de bu propagandaya kanıp, sistem değişikliğini desteklemekten vazgeçecek. Ama tutmayacak... MHP ülkenin önünü tıkamanın değil açmanın, köstek değil destek olmanın ülkeye faydasının yanında partiye de faydası olacağını görmüş durumda. MHP bu tutumuyla ama muhalefet ama iktidar olarak, ama destek ama eleştiri ile, güçlü ve yeni Türkiye'de yer alacağını söylüyor.

[Takvim, 8 Aralık 2016].