SETA > Köşe Yazıları |
Türkiye Terör Kuşatmasını da Kıracak

Türkiye, Terör Kuşatmasını da Kıracak

Türkiye ekonomisinde yapılamayan, bu kez toplumsal yaşamda güvenlik korkusu oluşturularak Türkiye resmini, umutsuz ve karamsar bir şekilde gösterme çabası devrede.

Türkiye son yıllarda her alanda kuşatma altına alınmak isteniyor.

15 Temmuz darbe girişiminde başarısız olan güruhun, ekonomik darbe için döviz kurunu nasıl araç olarak kullandığını gördük. Fakat, bu kez de, yine beklemedikleri bir şekilde, hem hükümet düzeyinde hem de millet düzeyinde Türk Lirası'na sahip çıkma seferberliği yaşandı.

Halen dolar üzerinden devam ettirilen ekonomik kuşatma ile mücadele verirken, bu defa terör eylemi ile Türkiye'yi bu bölge ve coğrafya için çizdikleri kaotik bir ortam senaryosunu kabul etmesi için zorlamak istiyorlar.

Türkiye ekonomisinde yapılamayan, bu kez toplumsal yaşamda güvenlik korkusu oluşturularak Türkiye resmini, umutsuz ve karamsar bir şekilde gösterme çabası devrede.

Tam da yıllarca ekonomiyi, siyaseti, bürokrasiyi elinde tutan ve ülkeyi engelleyen vesayet sistemini tamamen ortadan kaldıracak, ekonomiyi güçlendirecek ve Türkiye'yi bölgesel güç haline getirmesi beklenen yeni sistemi konuşma, tartışma ve reform sürecine girilmişken.

Türkiye'nin bölgesel ve küresel ekonomide, siyasette ve dış politikada önemli ve güçlü aktör olma sürecinde tarihi bir dönüm noktasındayız.

Gerekli reformların en önemlisi olan yeni anayasa değişiklik teklifinin kamuoyuna açıklanmasının hemen akabinde, Cumartesi akşamı, İstanbul'daki terör saldırısıyla bir kez daha, Türkiye'yi terörle kuşatma altına almak istiyorlar.

Ve bu durumu artık alışkanlık haline getirdiler. Ne zaman Türkiye, büyük bir hamle gerçekleştirecek, dev bir projenin temel atma töreni veya anlaşması yapılacak, öncesinde hemen bir saldırı veya müdahale gerçekleştiriliyor.

ZOR BİR SÜREÇTEN GEÇİYORUZ
Gerçekten, ülke olarak, hem zor hem de farklı bir dönemden geçiyoruz. Öyle ki, Türkiye'yi siyasi ve ekonomik anlamda kuşatmak isteyenler, ortak bir tavırla birlikte hareket ediyorlar. FETÖ, PKK, DHKP-C ve DEAŞ'ın aynı anlayışı benimsediği ve ortak düşmanın Türkiye olduğu bir dönem.

İstanbul'daki terör saldırısında failin adı her ne olursa olsun, birbirlerinden bir farkı yok. Terörün arkasındaki karanlık güçlerin ortak düşmanı Türkiye iken, tek hedef de Türkiye'yi istedikleri gibi hizaya getirmek.

Türkiye'yi hizaya getirerek, bölgede devre dışında kalması planlanıyor. Çünkü, bölgedeki dengeler değişirken ve yeni haritalar çizilirken bölgenin ekonomide, siyasi istikrarda ve dış politikada önemli bir gücü olan Türkiye'den çok rahatsızlar. Bu yüzden de, belirlenen sınırlara çekilmemizi ve onların isteklerine göre pozisyon almamızı istiyorlar.

Saldırılarda İstanbul'un seçilmesi ise, hedeflerine ulaşmada stratejik öneme sahip. Çünkü İstanbul Türkiye ekonomisini sırtlıyor, sosyo-ekonomik gelişmişliğe öncülük ediyor ve tabi ki,uluslararası medyada görünürlüğü oldukça fazla. İstanbul'da terör saldırısı düzenleyerek, Türkiye algısını negatife çevirmek ve tabi ki toplumsal bir korku ağı oluşturmayı amaçlıyorlar.

Dolayısıyla, Türkiye'yi yaşanmaz ve güvenilir olmayan bir ülke olarak göstermenin en kolay yolu, İstanbul gibi büyük şehirlerde bir kaos çıkarmak.

TÜRKİYE'NİN TAVRI NE OLACAK?
Bölge ve bu coğrafya için çizilmiş bir senaryoyu kabul etmeyen,her türlü müdahalelere rağmen ayakta duran ve bu süreçte başarısız olan karanlık güçler, Türkiye'yi durdurmak için girişimlerine devam edecekler.

Üstelik bunu yaparken, ekonomik araçlar, medya, terör saldırıları gibi farklı her türlü araçları bugün ahlaksızca kullandıkları gibi, yarın da kullanmayı sürdürecekler.

Tüm bu kuşatma karşısında Türkiye'nin, boyun eğeceğini zannedenler var. Aynı zamanda, Türkiye'yi rol model kabul eden ülkelerde de yükselen bir soru: Acaba Türkiye, vaz mı geçecek?

Elbette ki hayır.

Bu girişimleri boşa çıkarmak için yapılacak olan, Türkiye'nin siyasette de, ekonomide de, toplumsal yaşamda da, kendisi için belirlediği hedefler doğrultusunda ilerlemek ve ümitsizliğe düşmemek.

Her alanda bizi güçlendirecek olan, 15 Temmuz'da olduğu gibi bundan sonraki her girişimde de “Biz” olarak davranmak.

Not: İstanbul'daki hain saldırıda şehit olan kardeşlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve yaralılara acil şifalar diliyorum.

[Yeni Şafak, 12 Aralık 2016].