Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemlerini satın alması basit bir savunma sanayi alışverişi olmanın ötesinde anlamlar taşıyor. Bir süredir müttefiklerimiz bizi ittifak ilişkilerimizi kullanarak cezalandırmaya çalışıyorlar.
Müttefik olmanın bir gereği olarak yerine getirdikleri yükümlülükleri sanki bir lütufmuşçasına sunarak, yeri geldiğinde bu yükümlülükleri artık yerine getirmeyerek Türkiye'yi köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar.
Türkiye yaşadığı güvenlik kaygıları nedeniyle bir süredir ihmal ettiği bir alana el attı ve etkin bir hava savunma sistemi kurmak istedi.
Öncelikli hedefimiz müttefiklerimizin ürettiği ve kullandığı sistemler oldu.
Ancak müttefiklerimiz şu sıralar Türkiye'nin düşmanı olan terör örgütlerini silahlandırmakla meşgul oldukları için bize hava savunma sistemi satmaya yanaşmadılar.
Türkiye de hedefine önce Çin'i sonra Rusya'yı koydu. Çin'den hava savunma sistemi satın alınması teknoloji transferinde yaşanan anlaşmazlıklar sonucunda son aşamada iptal edildi. Şimdi ise Rusya'nın S-400 hava savunma sistemlerini almaya çok yakınız.
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg bu konuyla ilgili açıklama yapmış ve Türkiye'ye S-400'leri alma kararıyla ilgili kızgın olmadıklarını ve Türkiye'nin bu kararına saygı duymak zorunda olduklarını söylemiş. Kızgın olsalar ve saygı duymasalar da neticenin değişmeyeceğini bildikleri için bu türden açıklamalar yapıyorlar.
Çünkü Türkiye 90'ların Türkiye'si değildir. Türkiye için NATO ittifakı önemlidir ancak birinci öncelik NATO'nun değil Türkiye'nin çıkarlarıdır.
KEŞKE SİZ DE KATILMASAYDINIZ MURAT YETKİN
Murat Yetkin Hürriyet'teki köşesinde görev süresi dolmak üzere olan sevilmeyen ABD Büyükelçisi'nin veda daveti izlenimlerini yazmış. Davetin şimdiye kadar gördükleri arasında en hafif tabirle en buruk veda daveti olduğunu söylüyor. Bass'ın veda davetine siyasilerden, bürokrasiden ve askeriyeden katılımın olmaması nedeniyle davet buruk geçmiş.
Yetkin'in dikkatini çeken bir husus ise davete 'iktidara yakın' basın organlarından kimsenin katılmamasıymış. Yetkin bu rahatsızlığını büyükelçiye de bildirdiğini ifade ediyor. İyi de yapmış, sağ olsun, var olsun, eksik olmasın...
Ama...
Keşke daha fazlasını yapsaydı. Davete kendisi de katılmasaydı. Hem ayrımcılığa maruz kalan meslektaşları ile hem de ülkesi ile dayanışma örneği göstermiş olurdu.
YANDAŞ IMF
IMF Türk ekonomisinin çok güçlü toparlandığı kaydederek Türkiye'yle ilgili büyüme beklentilerini arttırdı. 2017 için büyüme tahmini % 2.5'ten % 5.1'e yükseltildi.
Hatırlar mısınız, Haziran ayında Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) büyüme rakamlarını açıkladığında, bu rakamlar muhalifler tarafından şişirilmiş, hormonlu, balon olmakla itham edilmişti. Şimdi IMF'nin büyüme beklentileri de aynı istikamette olduğuna göre muhalifler ne yapacaklar?
Biz haksızlık etmişiz deme erdemini mi gösterecekler, yoksa IMF'yi de 'yandaş olmakla' mı suçlayacaklar?
BİR YANDAŞ DA SIRBİSTAN'DAN
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic şimdiye kadar ülkesinde ağırladığı hiçbir konuğun Cumhurbaşkanı Erdoğan kadar yoğun bir program yapıp çok çalışmadığını ifade etmiş.
Buyurun bir yandaş da Sırbistan'dan!
CEVABI BELLİ SORU
İdlib Operasyonu'nun ülkenin güvenliği için gerekli olduğunu söyledikten sonra 'gelen her şehidin sorumlusu Erdoğan'dır' demek, tutarlı bir zihnin ürünü olabilir mi?
[Takvim, 12 Ekim 2017]
.