SETA > Köşe Yazıları |
Kim in Derdi Ne

Kim’in Derdi Ne?

Kuzey Kore kendisine yönelik her hamle ve her kınamaya karşı nükleer denemeyle cevap veriyor. Ne kadar tehlikeli olabileceğini göstermeye gayret ediyor.

Kuzey Kore'nin derdi ne? Niye dünyaya böylesine meydan okuyor? Bu adamlar deli mi? Hepsi birden mi çıldırdı?

Aslında Kuzey Kore liderinin çok normal olduğunu söyleyemeyiz.

Adamın türlü türlü tuhaflıkları var gibi. Ama nükleer arayışının arkasında yatan sebep bir deli olması değil. Aksine aklıyla hareket ediyor olmasıdır.

Biliyor ki, nükleer silaha sahip olduğunda daha korunaklı olacak.

Kendi rejimini sürdürmenin ve ülkesini bir işgalden korumanın tek yolu nükleer silahlar.

Uluslararası kamuoyu Kuzey Kore liderini irrasyonel bir aktör olarak resmetmeye devam etse de, Kim her rasyonel aktör gibi kendisine en yakın güvenceyi elde etmeye çalışıyor.

Nükleer silahlar doğası itibariyle saldırgan ya da savunmacı değil caydırıcı silahlardır. Nükleer silahlarla saldırı işe yaramaz. Saldırdığınız coğrafyayı yok ettiğiniz için o saldırıdan mantıken hiçbir şey elde edemezsiniz. Mesela fethetmek istediğiniz bir ülkeye karşı nükleer silah kullanırsanız o ülkeyi fethetmenin bir anlamı kalmaz. Nükleer silahlar aynı şekilde savunma için de kullanışlı değildir. Bir ülke kendini nükleer silahlarla savunamaz. Bir kere kullanıldığında karşı taraftan da kullanılır ve hep beraber bir yok olmanın yolu açılmış olur. Yok olmak savunmada başarısız olmak demektir.

Bu nedenle nükleer silahlarla savunma hedefi de gerçekleştirilemez.

Caydırıcılık ise savunma ihtiyacı olmadan korunmadır. Yani silah kullanmadan varlığını sürdürmektir.

Karşı tarafa sen beni yok etmeye kalkarsan kendin de yok olursun tehdidini sunabilmektir. Böyle bir strateji için en uygun araçlar hep nükleer silahlar olmuştur.

Konvansiyonel silahlarla rakibinizi caydıramazsınız ve savunmaya geçmek zorunda kalabilirsiniz. Çünkü ne kadar güçlü olursanız olun rakibiniz size saldırma şansını deneyebilir. Çünkü konvansiyonel savaşların sonuçları savaş bitmeden belli olmaz. Liderler bu tür savaşlarda hep sürpriz başarı beklentisine kapılabilir. Ama ortada nükleer silahlar varsa sürpriz yoktur.

Kesin sonuç vardır. Bu sonuç kimsenin işine gelmez. Saldıran da savunan da kaybeder.

İşte bunu bilen Kuzey Kore Amerika üstüne geldikçe nükleer silaha sarılıyor.

Bunu tarihteki birçok örnekte gördük.

Amerika nükleer silahı olmayan Japonya'ya saldırdı ama nükleer silahı olan Sovyetler Birliği'ne saldıramadı.

Veya 1991 yılında ya da 2003 yılında Irak'ın nükleer silahı olsaydı Amerika böylesi bir maceraya giremezdi. Eğer nükleer silahı olsaydı Saddam bugün hala Irak'ın başında olurdu.

Devletler genelde bir önceki savaştan ders çıkarmaya gayret eder. Genelde bu derslerden yanlış sonuçlar çıkarırlar.

Ama nükleer silah dersi o kadar net ki, yanlış ders çıkarmak neredeyse imkânsız hale geliyor.

Bu nedenle Kuzey Kore kendisine yönelik her hamle ve her kınamaya karşı nükleer denemeyle cevap veriyor. Ne kadar tehlikeli olabileceğini göstermeye gayret ediyor.

Bu haliyle Amerika büyük bir Asya felaketini göze almadan Kuzey Kore'yi hizaya getiremez. İddia edildiği gibi Kuzey Kore Amerika'yı vuramaz ama Japonya ve Güney Kore'yi vurabilir. Tabii şunu da düşünmek lazım. Kuzey Kore bunu yaparsa kendisi haritadan silineceği için bu adımı atmak istemez. İğnesini kullanan arı gibi karşı tarafın canını yakar ama kendisi ölür. Bu nedenle de Kuzey Kore bombayı ilk patlatan taraf olmayacaktır. Bakmayın etrafta dolanan dedikodulara. Bu adam çılgın olduğu için her türlü saçmalığı yapabilir diyenler yanılıyor. Tarih onun gibi çok deli gördü. Hiçbiri kullanamadı bu silahı. Kuzey Kore lideri de durduk yere böyle bir şey yapmaz, yapamaz.

[Takvim, 05 Eylül 2017].