Kemal Kılıçdaroğlu malum ana muhalefet lideri. Gerçi siyaset yapmayı her şeye itiraz etmek zannettiği ve ülkenin yönetilmesine olumlu hiçbir katkısı olmadığı için o makamı siyaseten çoktan Devlet Bahçeli'ye kaptırdı ama hukuken hala ana muhalefet lideri. Öyle olunca da ülkenin gündemindeki her meseleyle ilgili bir yorum yapması gerekiyor. Rus sefiri suikasta uğramış ve hayatını kaybetmiş, koskoca ana muhalefet lideri konuyla ilgili açıklama yapmadan olur mu? Tabii ki olmaz. Şöyle buyurmuş Kemal Bey: 'Elçiyi öldürenden çok onu azmettirenleri bulmamız gerekiyor. Kim azmettirdi, kim silah verdi?' Kemal Bey'in kim silah verdi diye sorarken azmettiriciyi kastettiğini varsayıyorum. Yoksa ana muhalefet liderinin suikastçının polis olduğunu ve cinayeti polis silahı ile işlediğini bilmemesi mümkün değil. Bu Kılıçdaroğlu için bile fazla bir performans olurdu. Gelelim daha mantıklı olan esas soruya yani azmettiricinin kim olduğuna. Soru mantıklı olmasına mantıklı ama Kılıçdaroğlu'nun bu soruyu sorması hem çok geç hem de yersiz. Çünkü suikastçıyı kimin azmettirdiği ayan beyan ortada; FETÖ. Hem öyle bir ortadaki elçisini kaybeden Rusya bile bunun için Türkiye'yi sorumlu tutmadı. Bir başka ülkede elçisi öldürülen bir ülkenin vereceği tepkilerin hiçbirisini vermedi. Kemal Bey'in işin arkasında FETÖ olmadığına dair, hadisenin görünenden çok farklı olduğuna dair bilgi ve kuşkusu varsa bunu kamuoyuyla paylaşması anlamlı olurdu. Ana muhalefet lideri olarak hükümetin veya toplumun göremediği bir ihtimale dikkat çekmiş olurdu. Ama o da yok. Sadece iş olsun diye soru soruyor; 'kim azmettirdi?' Yazık!
KILIÇDAROĞLU'NUN HARİCİYE KARİYERİ
Malum Kılıçdaroğlu başarısız bir muhalefet lideri olmadan önce başarısız bir bürokrattı. Ancak ben başarısızlığın Kemal Bey'in kaderi olduğunu düşünmüyorum. Bürokrasinin farklı bir alanında, hariciyede çalışsa çok faydalı bir diplomat olurdu. Bakınız Rus sefir suikastından sonra yaptığı açıklamalara; 'Yakışmıyor Türkiye'ye, yakışmıyor. Hiçbir yabancının kendi ülkemizde bir suikasta kurban gitmesini istemiyoruz. Onları korumak Türkiye Cumhuriyeti'nin şerefidir. Yeteri kadar koruyamıyorsak ciddi sorun var' Evet, konuşan Türkiye'nin ana muhalefet partisi lideri değil de bir Rus diplomat olsaydı çok başarılı bir konuşma yapmış olurdu. Ülkesinin çıkarlarını iyi savunmuş, fail uluslararası bir terör örgütü olsa da, bir başka ülkenin topraklarında öldürülen elçisi için hesap sormuş olurdu. Ama kadere bakın ki konuşan Rus diplomat değil, Türkiye'nin ana muhalefet lideri.
GAYRI MÄ°LLÄ° MUHALEFETÄ°N ANLAYAMADIÄžI
Kılıçdaroğlu veya benzeri açıklamaları yapan diğer gayrı milli muhalefet odakları kendilerince siyasi rant arıyorlar. Ve oldukça ucuzcular. Emek sarfedip sahici bir siyaset yapmak yerine, ucuzculuk yapıp rant peşinde koşuyorlar. Şöyle basit bir mantıkları var; Ülkeyi AK Parti yönetiyor. O zaman ülkenin başına gelen her kötü olayda faili değil AK Parti'yi suçlarsam, yaşanan olay nedeniyle oluşan tepkiyi AK Parti'ye yönlendirirsem, seçmenler AK Parti'ye değil bana oy verirler. Evet ucuzcu bir yaklaşım. Daha da ötesi seçmeni tanımayan bir yaklaşım. Seçmenin siyasi zihni bu kadar basit değil. Seçmen öyle kolayca kandırabileceğiniz bir çocuk da değil. Gayrı milli muhalefet bunu bir anlasa siyaset üretmeye başlayacak. Siyaset üretince ülkeye faydası olacak ve millilik vasfını kazanacak.
[Takvim, 22 Aralık 2016].