Nefesler tutuldu herkes Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'nin referandum dayatmasının akıbetini bekliyor. Barzani yaptığı her açıklamada 'kararlılığını' vurguluyor. Türkiye ise referandumla bölgenin bir istikrarsızlık sarmalına daha girmesine müsaade etmeyeceğini en kesin ve kati biçimde ifade ediyor. Askeri, siyasi ve ekonomik yaptırımlar gündemde.
Tüm bölgesel ve küresel aktörler birbiri ardına görüş bildiriyor, referandumun yanında veya karşısında pozisyon alıyor.
Ama HDP'nin sesini duymuyoruz.
Evet onlar da görüş açıkladı, HDP sözcüleri de konuştu ama kimse HDP ne düşünüyor diye merak etmiyor. Gazeteler kerhen bir kenarda yer verdiler HDP'nin görüşüne. Ama çoğu televizyon haber bültenlerinde yer ayıracak kadar bile önemsemedi HDP'nin görüşünü.
İktidar eleştirisi yapmaya pek meraklı, otoriteye karşı, sözde muhalifler hemen kolaycılığa kaçıp hükümet HDP'yi kuşattı onun için sesi çıkmıyor diyeceklerdir. HDP konuşsa bile medyanın korkusundan HDP'nin görüşlerini topluma yansıtmadığını iddia edeceklerdir.
Böyle söylerler ama kendileri de inanmazlar. Onlar da teröre destek çıkan, sözcülük yapan, dağa cephane taşıyan, kendini patlatarak sivilleri öldüren canilerin taziyesine giden HDP'nin artık Türkiye için söyleyecek sözü kalmadığını bal gibi biliyorlar. Biliyorlar ama bunu söyleyemezler onun için iktidarı, baskıyı, mahkemeyi hatta OHAL'i bahane ederler
SİYASETÇİLER İÇİN İBRET DERSİ
HDP'nin bugün geldiği nokta, yani Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'nin referandum oldu bittisi konusunda bile görüşleri merak edilmeyen, kamuoyuna söyleyecek sözü olmayan bir aktör olmak, siyaset yapan ve yapmak isteyen herkes için ibretlik bir durum.
Demekki onun bunun parlatmasına, koltuk çıkmasına, dolmuşa getirmesine güvenerek siyaset yapmamak gerekiyormuş. Kimse bir siyasetçiyi kara kaşı kara gözü için desteklemez. Yaptığı soğuk şakalara 'mizahın gücü' diye övgü düzmez. Eline bağlama verip türkü söyletmez. Medya, iş dünyası, uluslararası güç odakları eğer bir siyasetçiyi olağanın ötesinde destekliyorsa mutlaka bir çıkarları vardır. Ve o çıkar siyasetçinin savunduğu dava ve görüşlerle çoğu zaman taban tabana zıttır. Bu sebepsiz ve abartılı desteğe bakıp ellerini ovuşturan, yüzü gülen, rüzgarı arkamıza aldık bu iş bitmiştir diye düşünen siyasetçiler bilerek veya bilmeyerek zokayı çoktan yutmuştur. Çünkü o hormonlu destek siyasetçi kullanışlı olduğu müddetçe vardır. Son kullanma tarihi geçince eline bağlama verip ekranda ilk mektep müsameresi yaptıranlar adını bile anmaz olurlar.
Merkez sağı toparlamak, Türkiye'nin Makron'u, medyanın yeni gözdesi olmak; kuvveden fiile geçmek; Erdoğan'sız bir Türkiye'yi sandıkta değil de başka mahfillerde kurmak isteyenlere duyurulur.
[Takvim, 24 Eylül 2017].