Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın beklenen Birleşmiş Milletler konuşması gerçekleşti. Türkiye, Erdoğan'ın dilinden bir kez daha mazlumlara karşı sorumluluğunu yerine getirdi. Suriye'den Arakan'a, DEAŞ'le mücadeleden Katar krizine, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'nin referandum dayatmasında Birleşmiş Milletler ‘deki reform ihtiyacına kadar dünya gündeminde olan ve olması gereken tüm konulara dair görüşlerini açıkladı Erdoğan. Şüphesiz hepsi birinden önemli.
Ancak Türkiye'nin Birleşmiş Milletler ‘in yapısında reform yapılması talebinin ayrı bir önemi var. Çünkü bugün dünyanın odaklandığı tüm krizlerin çözümsüzlüğünün nedeni Birleşmiş Milletler ‘in mevcut yapısı. Daha etkin bir uluslararası sistemde bu krizlerin büyük bir çoğunluğuna daha etkin müdahale etme imkânı olacak.
Peki, dünya egemenleri Türkiye'nin 'Dünya Beşten Büyüktür' çağrısını duyacaklar mı? Tabii ki hayır. Duymak istemeyecekler ve duymayacaklar. Hatta çağrı sahibi Erdoğan'ı ve Türkiye'yi kuşatmak için ellerinden geleni yapmaya devam edecekler. Çemberi daraltmaya, böylelikle Türkiye'yi evcilleştirip artık bu meselelere 'burnunu sokmaz' hale getirmeye devam edecekler.
AMA NEREYE KADAR?
Belki onlarca yıl... Ancak önünde sonunda hakikatten kaçmak mümkün olmayacak. Dünyanın beşten büyük olduğunu herkes kabullenmek zorunda kalacak. Zülüm ile abad olunmayacağını, küresel adaletsizliğin yegâne hâkim olduğu bir dünyada kimseye rahat huzur olmayacağını anlayacaklar.
CHP'NİN KUZEY IRAK GÜNDEMİ
Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'nin referandum dayatması CHP'nin de gündemine girmiş. Şaşırtıcı bir şekilde Türkiye'nin milli menfaatleri ve güvenliğini önceleyen bir bakış açısı var CHP'nin bu konuda. Barzani eğer referandum ısrarından vazgeçmezse Türkiye'nin siyasi, ekonomik ve askeri bir dizi tedbir alması gerektiğini söylemiş CHP sözcüsü. Evet, yanlış duymadınız.
Türkiye'nin PKK'ya karşı yürüttüğü terörle mücadeleyi 'sarayın savaşı' olarak isimlendiren CHP Kuzey Irak'a askeri tedbir alınması gerekliliğinden bahsediyor. Eğer Hollanda meselesine dönmeyecekse 'maşallah' deyip tebrik etmek lazım. Hatırlayalım ne olmuştu Hollanda krizinde...
Hollanda Aile Bakanımıza insanlık dışı barbarca bir müdahale yapınca CHP önce tepki olarak Hollanda ile tüm diplomatik ilişkilerin kesilmesini önermişti. Hükümetin aldığı tedbirleri yeterince sert bulmayarak hükümeti eleştirmişti. Ama sonra ne olduysa aynı CHP krizde Türkiye'yi ve Erdoğan'ı suçlayan bir dil kullanmaya başladı.
Aslında ortada kriz filan olmadığını, hükümetin milliyetçi oyları konsolide etmek için hiç yoktan bir kriz çıkardığını söylemişti. Yani ilk söylediğinin tam tersi. Eğer Kuzey Irak konusunda da böyle olmayacaksa, bugün askeri dâhil her türlü tedbir alınmalı diyen CHP yarın yine 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' sloganının arkasına saklanarak pısırıklığı ve korkaklığı önermeyecekse tebrikler
İKİYÜZLÜLERİ İZLEYİN
Kış gelmeden Boğaziçi'ne doğru bir gezintide fayda var. Tavsiyem Boğaz'ın Avrupa değil Anadolu yakasını gezmeniz. Ama bu gezi biraz farklı olsun.
Boğazın güzelliklerini değil Avrupa yakasının gökdelenleri izleyin. Gözleriniz Avrupa yakasının gökdelenlerine baksın ama ikiyüzlüleri görün. Gezici, devrimci, sosyalist, endişeli muhafazakâr, medeniyetçi tüm ikiyüzlüleri aklınıza getirin Avrupa yakasının gökdelenlerine bakınca. Aslında kent, imar, mimari gibi bir dertlerinin olmadığını, bu hayati meseleyi de siyasi muhalefet için sömürdüklerini bir kez daha anlayın.
Bundan 15 yıl öncesine kadar yapılan gökdelenleri 'Avrupa Yakası' olarak kutsayanların, son 15 yılda İstanbul'un siluetine olan düşkünlüklerinin esas nedeni görün.
[Takvim, 21 Eylül 2017].