SETA > Köşe Yazıları |
Benim De Kaygılarım Var

Benim De Kaygılarım Var

Tutuklananın kimliği değil, suçun niteliği üzerinden konuşmalıyız.

Hükümet karşıtı medyada birkaç gündür bir telaş var. Hemen hemen aynı ifadelerle MİT TIR'ları davasının CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na uzanma ihtimalinden duydukları rahatsızlığı tekrarlayıp duruyorlar. Meseleyi önce 'yandaş' basın gündeme getirmiş ama o zaman ciddiye almamışlar.

Ne de olsa 'yandaş' basın hep böyle ipe sapa gelmez, uçuk kaçık şeyler yazarmış. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan da aynı konuya değinince kaygılanmışlar. Türkiye için üzülmüşler, demokrasimiz için dertlenmişler...' Bu girizgahtan sonra kimisi sağdan yaklaşıyor; 'AK Parti'nin 16. Yılı kutlanıyormuş.

16 yıllık AK Parti iktidarının geldiği nokta burası olmamalıymış.

Ana muhalefet liderini tutuklayan ülke görüntüsünü Türkiye ve AK Parti hak etmiyormuş.' Sağdan yaklaşmanın bir başka versiyonu da topu Cumhurbaşkanı'nın çevresine atmak;

'Cumhurbaşkanı bu konuda kendisini yönlendirenleri dinlemezse iyi olurmuş.

Bu kişiler hem Cumhurbaşkanı'nı hem de ülkeyi bir felakete sürükleyebilirlermiş.' Hızını alamayan bir tanesi HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğundan almış meseleyi;

'Kılıçdaroğlu da tutuklanırsa AK Parti'nin 1 Kasım 2016 seçimlerinde yarıştığı iki partinin genel başkanı tutuklu olacakmış. Zaten Demirtaş'ın tutukluluğu Türkiye için ağır bir yükken, bir de üstüne Kılıçdaroğlu'nun tutukluluğu kaldırılamazmış. Maazallah ülke iç savaşa sürüklenirmiş.' Demirtaş'ın tutuklandığı süreçte dokunulmazlıkların kaldırılması için CHP'nin de destek verdiğini hatırlatsak bir faydası olur mu acaba? Siyasetin dokunulmazlıkları kaldırdığı yargının da gereğini yaptığını söylesek?

Kimsenin tutuklanmasını, hele bir siyasetçinin, ana muhalefet liderinin tutuklanmasını istemem. Ancak eğer bir hukuk devletinde yaşıyorsak ve bu halin devam etmesini istiyorsak meseleyi konuşacağımız zemin bu olmamalı.

Tutuklananın kimliği değil, suçun niteliği üzerinden konuşmalıyız. Tutuklamayı sanki siyaset kurumu bizzat Cumhurbaşkanı yapıyormuş gibi tutuklanmamalı çağrısında bulunmak yerine ortada bir suç var mı yok mu ona bakmalıyız. Ancak muhalif kalemler Enis Berberoğlu'nun tutukluluğuna bile bu açıdan yaklaşmıyorlar ısrarla. Berberoğlu'nun gazeteci olduğundan ve iyi bir aile babası olduğundan bahsediyorlar. Hepsi doğrudur, lakin konuşmamız gereken mesele MİT TIR'ları davasıdır. Şimdiye kadar 'Bu dava boştur' diyene rastlamadım.

'MİT TIR'larının durdurulması rutin bir güvenlik uygulamasıdır, FETÖ faaliyeti değildir' diyen çıkmıyor. Ya da 'TIR'ların durdurulmasının bir FETÖ kumpası olduğu çıktıktan davada gizlilik kararı verildikten sonra Enis Berberoğlu'nun eline geçen görüntüleri yayınlanması için Can Dündar'a vermesinde bir sakınca yoktur' diyen de yok. Enis Berberoğlu'nun tutukluluğu da meselenin Kılıçdaroğlu'na uzanma ihtimali de somut hukuki zeminde ele alınmıyor. Çünkü herkes pekala biliyor ki hukuki zeminde konuşacaksak ortada milli güvenliği ve çıkarı tehdit eden kasten yapılmış vahim bir eylem var. Bu görüntüler devletin güvenliği açısından gizli kalması gereken görüntülerse, bunları yayınlayan kişi (Can Dündar) hüküm giymiş ve yurtdışında kaçaksa, görüntüleri yayınlayan kişiye ulaştıran diğer kişi (Enis Berberoğlu) tutukluysa, bu görüntülerin yayınlanma sürecinde yer alan kişilerin eyleminin karşılığı ne olmalı? Ülkenin güvenliğini tehdit eden bu görüntülerin yayınlanmasına mahkeme kararına rağmen bile isteye aracılık eden kişiler hakkında hukuk ne karar vermeli?

Şahısları, kimlikleri, meslekleri bir kenara bırakıp bu somutlukta yaklaşmak lazım meseleye. Suç tanımlı, suçun cezası tanımlı... Mahkeme eğer önüne dosya gelirse suça, suçun tanımına, delillere bakacak ve bir karar verecek. Eğer ortada bir suçlu varsa cezalandıracak.

Cezalandırılan kişinin kimliği, ona olan yakınlığımız veya uzaklığımız, mesleği gibi detaylar da ikincil meseleler olarak kalacak. Somut gerçekliği ortaya koyduktan sonra şahsi temennilerimize, korkularımıza, kaygılarımıza sıra gelir. İşin o kısmına gelince ben de kaygılıyım. Ama Kılıçdaroğlu'nun yargılanması ihtimali değil ülkenin ana muhalefet liderinin böyle bir işe girişmiş olma ihtimali beni kaygılandırıyor.

[Takvim, 16 Ağustos 2017].